Geçen haftanın en çok konuşulan konusu Avrupa Parlamentosu genel kurulunda gerçekleştirilen Yunan Adalarında İnsanı Durum toplantısında Türk bayrağını yırtan Yunan ırkçı milletvekili Ioannis Lagos old...
Geçen haftanın en çok konuşulan konusu Avrupa Parlamentosu genel kurulunda gerçekleştirilen Yunan Adalarında İnsanı Durum toplantısında Türk bayrağını yırtan Yunan ırkçı milletvekili Ioannis Lagos oldu. Türkiye’de bir şeylere tepki göstermek isteyen birçok kesimin farklı şekillerde tepki gösterdiği vekilin suç dosyasının bir hayli kalabalık olduğu da ortaya çıkmıştı.
Yunanistan'da iki kez tutuklanan ve hapis yatan Lagos hakkında "suç örgütü kurma, yönetme ve örgüte üye olma" nedeniyle soruşturma yürütüldüğü anlaşıldı. Lagos, geçmişte aynı zamanda şantaj, haraç toplama, kadın ticareti, çek senet tahsilatı ve ruhsatsız silah kullanmakla da suçlanmıştı.
Dünyanın her yerinde aşırılıklar gösteren isimler var. Ülkemizde de Suriyeli sığınmacılar başta olmak üzere ‘milli’ meseleler konusunda adı tepki olan birçok eylem gösteriyor. Bu eylemleri ciddiye alıp almamak ise bizim elimizde.
Ülkesinde bile ciddiye alınmayan, sicili bozuk bir kişinin bu derece ciddiye alınıp gündem yaratılmasının manası yok. Dikkat çekip gündeme gelmek için mücadele eden kişilerin ekmeğine yağ sürmemek lazım.
Yunan ırkçı vekile CHP’den Vatan Partisi’ne, Azerbaycan’dan farklı siyasi partilerin gençlik kollarına dek toplumun farklı kesimlerinden ve dış ülkelerden tepkiler geldi. Belediyelerin sosyal medya hesaplarından ardı ardına yapılan açıklamalarla herkes bir anlamda görevini yapmış oldu. Belediyelerin sosyal medya hesapları demişken ayrı bir parantez açmak lazım. Belirli günler ve haftalar formatında paylaşım yapan yerel yönetimlerin sosyal medya hesaplarının ciddi bir biçimde yönetilmeleri şart. Kemal Sunal’ın doğum gününden Adile Naşit’in ölüm gününe, Dünya Kız Çocuk Günü’nden nazar duasına kadar o kadar alakasız paylaşımlar yapılıyor ki birçok sosyal medya hesabını takip eden biri olarak hayretle izliyorum.
SOSYAL MEDYA
Birçok belediye de farklı belediyelerin hesaplarını takip ettiğinden muhtemelen belediye başkanlarının baskısıyla akıllarına gelen her konuda tebrik, anma gibi mesajlar paylaşılıyor. Belediye başkanının imzasının ve adının yer aldığı paylaşımlar ciddiyetten uzak bir görüntü sergiliyor.
Yunan vekilin ırkçı eylemine en anlamlı (!) tepkilerden biri de Buca Belediyesi’nin AK Partili Meclis Üyesi Mustafa Solmaz’dan gelmiş. Solmaz, Avrupa Parlamentosu'nda Yunan vekilin Türk bayrağını yırtması olayı sonrası İzmir’deki Homeros Bulvarı’nın isminin değiştirilmesini teklif etti.
Solmaz, "Avrupa Parlamentosu’nda Türk Bayrağı’na yapılan hakareti burada kınıyorum. Yunanlılar bizi çok iyi tanırlar. 1922 yılında büyük önder büyük Atatürk Yunanlıları 9 Eylül’de denize döker. O zaman Türkler Atatürk’ün ayaklarına Yunan Bayrağı’nı sererler. O büyük insan, ‘bayrak bir milletin şerefidir, simgesidir’ der ve bayrağı alır yaverine verir. Biz böyle bir milletiz. Bu millet o parlamentoda Türk Bayrağı’nı yırtan Yunanlı’nın mutlaka müsait bir yerine iade edecektir" ifadelerini kullandı.
Sözlerini "Biz demokrasiye inanan bir milletiz. Biz Konak Tüneli’nin Buca’ya bakan tarafında Homeros diye Yunanlı bir bilim adamının adını verdik. Ben onu da araştırdım. Nedir bu bilim adamı? Homeros bir hikayedir. O Homeros ismini değiştirelim Nazım Hikmet, Atatürk, Bülent Ecevit, Ahmet Piriştina yahut da Necip Fazıl, Ziya Gökalp yapalım. Ama Homeros olmasın. Benim her geçtiğimde kanıma dokunur. O Yunanlı’nın da bu millet bir gün yakasına yapışacaktır."
Öz be öz İzmirli olan Homeros’un böyle abuk bir eylemden dolayı kentten silinmek istenmesine anlam veremedim. Bu tepkiyi görünce Hollanda’yı protesto etmek için portakal bıçaklayan kitle aklıma geldi.
Ülkesinde bile ciddi alınmayan ırkçı vekili bu kadar da büyütmemek lazım. Yunanistan-Türkiye ilişkileri siyasilere rağmen halklar nezdinde değerli, kıymetlidir.