Üç aydır maç yok, depar atmak yok, nabzı yükseltmek yok, nefes nefes kalmak yok, ekstra idman hiç yok, tek bir hazırlık maç oynamak yok, halı sahada bile oynanmadı. Karar alındı her şey bitti geçti de...
Üç aydır maç yok, depar atmak yok, nabzı yükseltmek yok, nefes nefes kalmak yok, ekstra idman hiç yok, tek bir hazırlık maç oynamak yok, halı sahada bile oynanmadı. Karar alındı her şey bitti geçti dendi hoop, haydi sahaya. Galatasaray'ın kalecisi Muslera'nın bacağının kırılmasında bile etkisi var bu gelişatın, gidişat ne olacak o zaten belli. Hiç kimse hazır değil, hakemler de. Testlerde en verimli şekilde koşan hakem Mete Kalkavan'a bile koşmuyor, yer alamıyor, yakından takip edemiyor deniyorsa varın gerisini siz düşünün. Maçları izliyorum seyircisizliğin de olumsuz çok etkisi var. Bir isteksizlik, bir mecburiyet, ligler bitse de eve gitsek diye endişeli boş bakışlar var hepsinde. Maç bitse de eve gitsek denirdi değişti artık, gelecek haftalara bakacağız denirdi. Kafada bitirmişler ligi, seneye bakıyorlar. Gazeteci büyüklerimden, kardeşlerimden eleştiri alıyorum, yazıyorlar, yazsınlar, gocunmam, hakemlikten alışkınım, kaşarlandım. Diyorlar ki, 'Hep profesyonel futbolcuları, hakemleri yazıyorsun, emekçi kargocuları, kuryeleri hiç yazmıyorsun' diyorlar, yazıyorlar. Hayretler içinde kalıyorum. Avazım çıktığı kadar 'Yok daha neler' diyesim geliyor. Açınız google'a bir girin de görün neler yapmış bu fani adamcağız. Alınmam, gücenmem saygı duyarım ama işin aslı hiç de öyle değil. Toplumu, halkı, ahaliyi, milleti düşünüyorum bana ne profesyonel futbolculardan, onları kendi dernekleri düşünsün. Bana ne hakemlerden dernekleri, federasyonu, kurulları düşünsün. Konu şu, seyirci dediğin vatandaş her yere girip çıkıyor maske takmaz, ellerini yıkamaz, salya sümük hapşırır, sokakta sigara içer. Ama maça gidemez, niye bulaşır diye. Peki tribün boşsa sahada niye maç oynanır, anlamsız, saçma, itirazım tam da buna. Amatör maçlar oynanmasın diye de çaba gösterdim, iptal edildi, doğrusu da bu, ilgilenmiyorsun diyenlere ithaf olunur. Garip uygulamalar var İzmir'deki Altay maçı öncesi Akhisarspor kafilesinde korona pozitif teşhisi konanlar oldu. Teknik Direktör Yılmaz Vural da dahil, üzüldüm. Maç iptal edilmedi, oynandı. Olayı hafife alarak hemencecik şöyle dediğinizi duyar gibiyim, 'üç beş kişide görüldü diye maç mı ertelenir yok daha neler'. Peki olayı şu taraftan bakalım. Akhisarspor kafilesi maça gelirken kaza geçirseydi mesela. Ölen yok ama 2'si kafa travması geçirdi yoğun bakımda 3'ünün eli kırıldı, 1'inin omzu çıktı, 2'sinin ayak tarak kemiği çatladı, 2'sinin de aşil tendonu koptu. Ne olacaktı o zaman. Maç yine de oynanacak mıydı, böyle bir şey olmadı ama ya olsaydı. Ertelenecekti garanti. Peki koronanın bundan ne farkı var, virüs gizli, sinsi, ufacık diye mi bu uygulama. İlla makro olay mı olması gerek. Kafaya koydular maçları tamamlayacaklar, buyurun saha sizin, o vakit. Malatyaspor - Göztepe maçını izledim. Göztepe'nin muhteşem taraftarı ve adı sayesinde maçları kazandığı o kadar aşikar ki. Sanki sahada sarı-kırmızılı başka takım oynuyor. Göztepe'nin gol kazandığı penaltı kararı yanlış penaltı değil, hakemin vermediği penaltı ise tam bir penaltı. Beto'nun tayming hatası VAR'a gitmişti penaltı kararı verilmişti, hatırlarsanız geçen yıl. Verilen penaltı değil, verilmeyen ise penaltı, hakemler de hazır değil. Erzurumspor - Eskişehirspor maçını izledim bizim İzmirli hakem Yiğit Arslan çok etkilenmiş hatta biraz abartmış. Çok hassassın maske ve eldiven tak öyle çık ya da maçlara çıkma o zaman. Futbolcular yanına yaklaşmak isteyince vebalılar gibi sanki hemen oradan uzaklaşıyor, o kadar net belli oluyor ki. Madem öyle sosyal mesafeye önem veriyorsan kart göstermek için niye ayağına kadar, ısrarla düdük çalarak çağırıyorsun ki. Maç bitiyor yenik takımın futbolcusu da dahil tebrik ve teşekkür etmek elini uzatıyor, ama eli havada kalıyor, hocamız önlem alıyor da ondan, el teması olmayacak yani. Sonra dirseğini uzatıyor. Oldu mu şimdi. Kaleciler eldivenini çıkarmadan tokalaştı diye bozuluyordunuz ya koronadan önce bu ne biçim insani ilişki. Hakem zeki ve akıllı olur derdi merhum hocaların hocası Halil Erdoğan hocam. Elini sık o kardeşlerimizin havada kalmasın. Aklını kullan zeki ol, sık eli ağzına burnuna götürme elini yeter. Talimat ver maç bitince 4. hakemin su getirsin hemen orda elini, ağzını, yüzünü, alnını, burnunu yıka kime ne? Su da iç ki çakmasınlar o zaman. Olmayacak şey, o el havada kalmaz, düşmanın olsa sıkılır, bilmem anlatabildim mi ? Dikkatimi çekiyor teknik adamlar maske takmıyor, yardımcı ekipmanı maskeli, ne alaka? Dip dibeler oysa. Göztepe'nin hocası İlhan Palut akredite sahaya giriş kartını çapraz takıyor, maske takmıyor. Göztepeli öncü olur, farkını belli eder. İlla talimat mı olması gerek. Bir tek Fatih Terim'de gördüm maske, hatam varsa düzeltin. TFF, 2.Lig ile 3.Lig için bu hafta karar verecek, oynansın mı oynanmasın mı diye. Yine profesyonel futbolcuları düşünüyorsun diyecekler var, yine yapamıyorum işte. Bu liglerin alanı daha geniş, halkla daha iç içeler, bir başlarsa çorap söküğü gibi gider, bizden uyarması. Yine çok özledik, para kazanmamız gerek diyenleri duyar gibiyim, önce sağlık, önce can. Vefat edince kefenin cebi yok malumunuz. Siz hiç yoğun bakıma girdiniz mi? Ruhen, bedenen, manen kimse hazır değil ısrarla tamamlanmak istenen maçlara. Disiplin kurulu da dahil buna. Adı lazım değil üç büyüklerden birinin futbolcusu hakemin mübarek anacağına küfür eder. Hem kitabi hem de yaşanmışlık olarak 7 maç ceza gerekirken, 3 maç verilir, kulübü de para cezasını en aza indirir. Bir de alnından öpseydiniz bari, sizin anneniz yok mu, sizi de bir ana doğurmadı mı? Korona çok şeyi değiştirdi, değiştirecek ama genel konularda kafalar hep aynı, değişmiyor, sabit.