Evet öncelikle çöp çevre demek. Sağlık demek!
Çöp ile baş edebilmek; medeniyet demek.
Çöpü dönüştürüp yeniden kullanmak; çağdaş, modern, kültürlü toplumlar, temiz kentler demek.
Fakat diğer...
Evet öncelikle çöp çevre demek. Sağlık demek!
Çöp ile baş edebilmek; medeniyet demek.
Çöpü dönüştürüp yeniden kullanmak; çağdaş, modern, kültürlü toplumlar, temiz kentler demek.
Fakat diğer yandan çöp; hammadde, işçilik, yeniden kullanım ve tesisleşme boyutları ile tamamen mali, iktisadi ve sosyolojik konulardır.
Atık yağlardan mazot, kauçuk- araç lastiklerinden şıngıl döşeme, metallerin hemen hepsinden tekrar metal, plastikten plastik, kağıttan kağıt, camdan cam, biyolojik atıklardan gübre ve hayvan gıdaları, kuru mamalar yapılabiliyor. Moloz atıkları, hafriyat, dolgu malzemesi olarak, yol inşaatlarında, dolgu alanlarda yeniden kullanılabiliyor. Bahçe budama atıklarından en faydalı toprak gübrelerinden biri kazanılıyor. Su kolaylıkla ikinci kez sulamada ve sanayide yeniden kullanılabiliyor. Biyolojik zenginliği, rezervleri, kaynakları koruyor! Her türlü tasarruf sağlıyor.
Yani atmakta veya yakmakta olduğumuz yüzde 90-95 malzeme aslında yeniden satın alacağımız, kullanacağımız birer hammadde!
2004 tüm dünyayla beraber, uluslararası katı atık dönüşüm ve bertaraf sözleşmelerine istinaden, ülkemizde de yasalaşan Çöp Kanunu, sadece doğamızı korumak gibi görünse de aslında, kullandığımız hammaddelerin tasarrufu bakımından da çok büyük öneme sahip.
Hammaddeyi satın almak yerine, tesislerine çok ucuz gelişini sağlayan plastik fabrikaları devasa kazanç sağlıyorlar. Sokaklarda onlar için sudan ucuz çalışan gariban vatandaşlar, çadır kentlerde yaşayan romanlar, Suriyeliler ve nihayet Afganlar, sigortasız, sosyal güvencesiz, kıdem tazminatsız, huzur hak veya sözleşme derdi olmayan, maaşsız işçiler ordusu!
Evet! sudan ucuz işçilerle sudan ucuz hammadde temin etmeye devam ediyorlar.
Bizler, vergi mükellefi her bir vatandaş, su faturalarımız ile beraber, Katı Atık Beledi, Atık su bertaraf bedeli vs. kalemlerle Çöp Vergisi ödemeye devam ederken!..
Belediyeler yapmadıkları asli görevleri ile hem bizden hak etmedikleri vergileri topluyor, hem birilerini sokaklarda süründürüyor, hem çevre kirliliğine neden oluyor, hem de birilerini zengin etmeye devam ediyor.
Görev suçları tanımında, “yaptığı ve/veya yapmadığı ile haksız rekabet oluşturmak, zarara ve / veya menfaate neden olmak” şeklinde ifadeler yer alır.
Oysa büyükşehir belediyesi, her çöpü en başta Kaynağında Ayrıştırma Yasası kapsamında ayrı toplasa, her farklı hammaddeyi dönüşüm fabrikalarına satarak belediyemize gelir elde edebilir. Kendi uhdesinde dönüşüm tesisleri oluşturabilir. Dönüştürdüğü her ürünü piyasaya kendi satabilir. Öyle veya böyle her türlü kazanabilir.
Hepimiz kazanırız. Hem ekonomimiz, hem çevremiz kazanır. Sokakta kağıt toplayan çocuk okula gider.
Tüm bunlar uzun bir planlama ve çalışma gerektirdiği doğrudur. 2006 yılında belediyelere tebliğ edildiği 13 yıldır “Hukukta her halükarda zaman aşımı denen bir tanım vardır ve o süre 10 yıldır”, sanıyorum bu süre çoktan aşıldı!
2014 te nihayet Katı Atık Dairesi kuruldu ve halen 5 yıldır her türlü ayıbımız orta yerde duruyor.
Sokaklarda en kötü koşullarda yaşayan o insanları kadroya almak, belirli bir sosyal güvence ve sağlık koşullarında çalıştırmak, eldiven- iş elbisesi giydirmek, evlerin, apartmanların, iş yerlerinin kapılarından çöpleri ayrı ayrı toplatmak bu kadar da zor olmasa gerek!
Ortaya çıkan devasa boyutlarda kayıt dışı ekonomiyi, haksız rekabeti, çevre kirliliğini, sokaklardaki utancı, bunca zararı ve ayıbı ne zaman durduracaksınız?
Yasaya ne zaman uyacaksınız?