İmar Barışına istinaden YAPI KAYIT belgelerine kavuşan, imarına ve ruhsatına veya imar durumuna aykırı pek çok yapı için Ağustos ayında başlayan seferberlik, Muğla, Bodrum, Fethiye, Marmaris başta bir...
İmar Barışına istinaden YAPI KAYIT belgelerine kavuşan, imarına ve ruhsatına veya imar durumuna aykırı pek çok yapı için Ağustos ayında başlayan seferberlik, Muğla, Bodrum, Fethiye, Marmaris başta birçok sahil kentimizde devam ederken, İstanbul’da kaçak avına çıkıldı.
Çevre Bakanımız Murat Kurum başkanlığında süren seferberlik çalışmasında ihlal ve aykırılıklar hakkında tarama başlattı. Yapı Kayıtları oluştu, kaçaklar ve aykırılar YASAL statüye kavuştu, her şey yoluna girdi derken, neydi bu çalışmanın açıklaması? Geçtiğimiz günlerde nihayet açıklama kaba hatları ile yüzüstüne çıktı. Bölge imar durumuna aykırı, koruma ilkelerine aykırı, imalat fazlası, ruhsat fazlası, çevre kirliliği, kıyı ihlali gibi çok sayıda hatta binlerce İHLAL İÇİN BARIŞTIM DEMEKLE BARIŞMIŞ OLUNMADIĞI’nı, konunun bu kadar basit olmadığını ortaya koydu.
Birçok örnekte, 2017 öncesinde yapılmış gibi gösterildiği fakat sonrasında yapıldığına dikkat çekildi. Birçok ruhsatta garaj veya depo şeklinde gösterilmesine rağmen sonradan emsalin içine katıldığı ve bina bölümü olarak kullanıldığı veya jeolojik yapının bozulduğu, dolgu ile alan oluşturulduğu veya kot kazanıldığı gerekçesi bulunuyordu.
Diğer iptal gerekçeleri, bölgenin koruma kapsamına uymayan durumlar hakkındaydı. Tarım arazileri KORUMA VE TOPLULAŞTIRMA yasasına aykırı alanlar, imar barışından faydalanamayacaktı. Aynı şekilde SİT kurul kararları ve Koruma ilkeleri kapsamında kalan alanlar da İmar Barışı kapsamına giremeyecekti. Dipsiz bir kuyu gibi devam eden yıkım ve iptal gerekçeleri arasında, imarına, bölge imar durumuna ve ruhsatına aykırı yapılar yer alıyordu.
Turizm bölgesinde, turistik tesis olarak ruhsat almış, fakat bağımsız bölümler oluşturularak, her bağımsız bölümün farklı mülkiyete konu edilmesi hususu, binanın turistik işletme ruhsatıyla konut olarak kullanılıyor olması şeklindeki tüm aykırılıklar, Ruhsat iptali, yapı kayıt belgesi iptali ve yıkım gerekçesi olarak gündeme alınmıştı.
3194 sayılı İmar Kanununun Geçici 16. Maddesi olarak tanzim edilen, İmar Barışı uygulamasının, ölçeği ve kapsamıyla çok büyük ve tehlikeli bir kavramı açığa çıkaracağını, çevremizde kalıcı olarak tahribat yaratacak imar kirliliğini tetikleyeceğini, yasal ve usulüne uygun imalatlara haksızlık yapıldığını çok kez dile getirmiştik. Şimdi Bakanımız Murat Kurum nezdinde, tespitlerimizin haklı ve yerindeliğini gösteren yeni bir sürecin başladığını görebiliyoruz. Sayın Kurum, çok çetin ve hatta tehlikeli bir yolculuğa adım atmıştır.
Açıklanan gerekçeler ile İptal ettiği her ruhsat, iptal edilen her bir yapı kayıt belgesi, yıktığı her bina, EMSAL niteliği bakımından da önemlidir.
Bu gerekçeler çerçevesinde, Sayın Kurum, yasanın, mağdur vatandaşlar için çıkarılmış olduğunu, “haksız kazancın” ve “talanın” yanında durmayacağını beyan etmektedir.
Örneğin Çeşme ilçemiz yukarıda sayılı tüm Yıkım ve İptal gerekçelerini bütünüyle bünyesinde barındıran bir VAHA’dır. Eğer sözünün ve şu ana kadar yaptıklarının arkasında duracaksa Çeşme ilçesinin %70 ile %80 arasında büyük bir bölümünün yer ile bir edilmesi gerekmektedir.
‘Yok, ben bu yükün altına giremem!’ demek isterse, ki
Hukuka ve Anayasamızın eşitlik ilkesine göre diyebilme seçeneği yoktur,
Çeşmemizde yapa(-ma-)yıp, diğer il ve ilçelerde yapmakta olduklarını nasıl açıklayacağı merak konusudur.