Merhaba kıymetli okurlarım...Hepimizin bildiği üzere son günlerde Yunanistan, yine dış politika ve diplomasiye uygun olmayan tavırlar sergilemeye başladı. Bu ilk değil, zaman zaman Yunan sahil güvenlikleri veya balıkçıları ya kendi sularımızdaki balıkçılarımızı taciz ediyorlar ya da Ege Denizi’ndeki kendi adacıklarımıza bayrak asıyorlar.Geçtiğimiz günlerde sözde bir savaş durumunda Meriç Nehri kıyısına 135 klometrelik hendekler kazıldı. Bunun sebebi ise karşı taarruzumuzu en az 20 dakika geciktirebilmek için. Madem bu kadar çok korkuyorsun Türkiyeden, bu provake hareketler ne? Biz Türkiye olarak sorumluluğumuzu da gücümüzü de biliyoruz ve kıyı komşularımızla her zaman ilişkilerimizi iyi tutmaya çalışmışızdır. Durup durup küçük adacıklara çıkmak tahrik edercesine bayrak asmak balıkçılarımızı tahrik etmek neyin ispatı?Zira NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Ege'deki gelişmeler ile ilgili itidal çağrısı yaptı. Yapıcı ifadeler kullanarak ‘NATO üyeleri farklı coğrafya, tarih ve siyasi arka plana sahip 30 ülkeden oluşan bir ittifaktır’ vurgusu yaptı. Ülkelerimiz arasında bazen güçlü anlaşmazlıklar olmasına şaşırmamalıyız. Ancak farklı görüşler ve tartışmalar demokrasilerimizin önemli bir parçasıdır. Hem Yunanistan hem de Türkiye'nin NATO'nun önemli üyeleri olduğunun altını çizen Stoltenberg'in sözleri Yunan basınında tepki çekerek Yunan yetkilileri rahatsız etmiş olacakki Miçotakis boş durmayarak kendine yandaş ülke arayışına girdi.Tarihten ders al biraz, bizim kültürümüzde komşuluğun manevi bir önemi vardır, komşu ülke olarak sende buna layık kal.Yıllar önce Tansu Çiller döneminde aynısı Kardak Kayalıkları’nda yaşanmıştı... Kardak Kayalıkları krizinin üzerinden, 26 yıl geçmesine rağmen hala bir anlaşmazlık konusu olmaya devam ediyor.Yunanistan'a göre, Kardak Kayalıkları 1923 Lozan Anlaşması ile 1947 Paris Anlaşması uyarınca İtalya'dan Yunanistan'a geçen ada, adacık ve kayalıklar listesinde yer alıyor ve yakınındaki Kalimnos Adası’nın envanterinde bulunduğu iddia ediliyor.Türkiye'ye göre ise Kardak kayalıkları Ege Denizi'nde benzeri ada, adacık ve kayalıklar gibi Lozan ve Paris anlaşmalarında adı geçmeyen ve aidiyeti belirsiz iki kaya parçasından oluşmakta ve Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı bulunuyor.Ancak iki ülke arasında varılan uzlaşmadan olsa gerek -yani bir yere varılamayacağı anlaşılmış olacakki- bu kayalıklara ne Türk ne de Yunan bayrakları çekiliyor. Sadece bölgede balık avlayan Türk ve Yunan balıkçılar arasında arada bir çıkan anlaşmazlıklar olasa da karşı karşıya gelen Türk ya da Yunan sahil koruma botları tarafından sorun gideriliyordu.Kimseye yar olmamış adacıklar, kaya parçaları sadece iki ülke adına tahrik unsuru oluyor. Ama bunu yapan Türkiye değil oluyor. İki ülke halkı ve medya yayın organları bu durumdan fazlasıyla sıkılmış durumda.Bana göre Yunanistan, Türkiye ile bir savaşı göze almaz alamaz fakat yağmasa da gürlemeyi adet edinmiş mahallenin sahte kabadayısı konumunda kendisini düşürüyor.Kimse Türkiye'nin gücünü ve sabrını sınamaya kalkmasın bu milletin vatan şuuru ilk günki gibi aynı. Yani şunu diyorum; “Yunanistan sabrımızı zorlama” bu işten zararlı çıkarsın. Sevgi ve saygılarımla sağlıcakla kalın...