Yaz günlerinin yakıcı sıcağıyla ortalığı kavurduğu şu günlerde, tatile çıkanlar ya da çalışma yaşamını geride bırakanların en iyi yoldaşı kitaplar kuşkusuz. Zamanın nasıl akıp geçtiğini anlamayacağınız, satır aralarında belki de kendinizi bulabileceğiniz kitaplarla hayatın akışına bırakın kendinizi

Bu hafta ben de kitap dostlarına tatilde arkadaşlık edecek farklı yazar ve kitap önerilerinde bulunmak istedim. İşte yaz tatili için benim de severek okuduğum kitaplar, yazarlar...

DURSALİYE ŞAHAN

Sizlere önereceğim ilk yazar birbirinden akıcı romanlarıyla dikkat çeken ve kendini "göçmen" olarak tanımlayan bir kadın yazar: Dursaliye Şahan. Çiğli Belediyesi'nin 2023 yılında düzenlenen Fakir Baykurt Roman Ödülü'nü "Bul Beni Anne" kitabıyla kazanan Şahan'ın kitaplarında beni en çok etkileyen roman kahramanlarının güçlü karakterleri oldu. 

Yaşamını İngiltere'de sürdüren Dursaliye Şahan, Sivas'ın Geyikpınar Köyü'nde doğmuş. Çocuk yaşlarında ailesiyle İstanbul'a göç eden yazar oldukça farklı işlerde çalışmış. Banka memurluğunun ardından Londra'da temizlik işçiliği, öğretmenlik ve gazetecilik yapmış. Tiyatro oyunları ve masalları da bulunan, kitaplarında ağırlıkla ırkçılık, göçmenlik, çocuk gelinler ve kadın temalarını işleyen Şahan'ın roman kahramanlarına ilişkin betimlemeleri, kahramanların yaşadığı çevreye ilişkin anlatımları sarsıcı. 

Çocukluğu yurtlarda geçen, engelli ve kimsesiz Cemil'in "Bu kadar da çaresiz insan olur mu?" dedirten, okurda adeta elini uzatıp yardım etme isteği uyandıran sokaklardaki acı yaşamını anlattığı "Bul Beni Anne" yazarın ödüllü romanlarından sadece bir tanesi. Ben, yazarın Literatür Yayınları'ndan çıkan "Bul Beni Anne" kitabının ardından Sola Yayınları'ndan çıkan "Şerbet", "Parantez Aşklar", "Ayarsız Kadınlar Cemiyeti" ve "Tottenham Çocukları" kitaplarını da okudum. Şahan romanlarını öyle içtenlikle ve sıcacık kaleme almış ki, yazarın yaşam öyküsünü de düşününce; yaşadığı deneyimleri, gözlemlerini sanki hep zihnine kaydetmiş ve zamanı gelince kitaplarında bizlere aktarmış gibi düşündüm. 

Dursaliye Şahan'ın kitaplarını art arda okumama karşın, herbirinde birbirinden oldukça farklı temaları işlediğini gördüm. Su gibi akan işlek bir kalemin gücünü hissettim. "Ayarsız Kadınlar Cemiyeti"nde, "Parantez Aşklar"da, "Şerbet"te birbirinden farklı yaşamları olan kadınların dertleriyle, aşklarıyla, sancılarıyla bütünleşiverdim. Çalışmalarını çok sayıda yazarlık atölyesinde sürdüren Şahan, İzmir'de Nevzat Süer Sezgin rehberliğinde süren Eksi 18 Edebiyat Topluluğu'nun da katılımcılarından. 

İZMİR'İN GAZOZ TARİHİ

Koleksiyoner, araştırmacı Adil Tolga Bugakaptan'ın kaleme aldığı, Sakin Kitap'tan çıkan "Geçmişten Günümüze İzmir'in Gazoz Tarihi", yaz sıcağında serin bir gazoz açarak okumaya başlayacağınız keyifli bir İzmir kitabı. "Her gazoz ayrı bir tat, ayrı bir hikayedir" sözleriyle başlayan kitabın girişinde Bugakaptan, gazozların anılarımız ve tarihimiz olduğuna değinerek, neden gazoz koleksiyonu yaptığını anlatıyor. Çocukluğumuzun gazoz - simit ikilisini anımsatırken, içine şekerli leblebi atılarak köpürtüldüğü oyunları, ayrıca gazoz kapaklarının toplanarak bir oyun aracına dönüştüğünü söylüyor. 

2011 yılında sade cam şişe gazoz koleksiyonuna başlayan Adil Tolga Bugakaptan, koleksiyonunda bin beş yüze yakın farklı sade cam gazoz şişesi bulunduğunu belirtiyor. Birbirinden farklı gazoz şişelerini toparlarken, markaların tarihini de araştıran hatta aileleriyle buluşan yazar, kitabında İzmir'in gazoz tarihine ve markalarına yer veriyor. İlk gazoz üretiminin 1890'ların ortasında başladığının anlatıldığı "İzmir'in Gazoz Tarihi" kitabında 100 gazoz markası fotoğraflarıyla tanıtılıyor. Zaman içinde seramik kapaktan metal kapağa geçiş, şişelerdeki değişim, gazoz kasaları oldukça ilginç. Sayfaları çevirirken siz de benim gibi, kendi kişisel tarihinizde tadına baktığınız gazozları anımsayacaksınız.

ULVİ PUĞ'UN YAZILARI 

İzmir Milli Kütüphane Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Ulvi Puğ'un sosyal medyada yayımladığı fıkraları kitaplaştı. "İncir, Çuval ve Sen", Puğ'un Yakın Yayınları'ndan çıkan ilk kitabı. Sosyal medyadaki yazılarına çoğu kez Dursun, Temel ve Fadime'nin kahramanı olduğu, güldüren ve düşündüren bir fıkrayla başlayan Puğ, bu yolla ülke gündemini de başarılı bir şekilde yorumluyor, gözden kaçıverenleri anımsatıyor. Kitap "Pazarlık", "Face'ime karşı söyle" ve "Ulvi Puğ fıkraları" bölümünden oluşuyor. Sosyal medyada üç ayrı hesabında 15 bin arkadaşı ve 11 bin yakın takipçisi bulunduğunu belirten Ulvi Puğ'un kitabında, yazarın 2002 - 2024 yıllarında kaleme aldığı denemeleri bulacaksınız. Puğ, kitabını 17 Temmuz 2024 Çarşamba günü, 18.00-20.00 saatleri arasında Alsancak'taki Yakın Kitabevi'nde okurları için imzalayacak.

"CEVİZ AĞACI"

Yazarlığa çocuk yaşlarında başlayan diş hekimi, yazar, çevirmen, köşe yazarı ve değerli yazar Çetin Altan'ın eşi Solmaz Kamuran'ın kaleme aldığı "Ceviz Ağacı" duygu yüklü bir Türkiye panoraması. Edirne'de 75 yıl boyunca üç farklı etnik kökenden Musevi, Ermeni ve bir Türk ailenin farklı zamanlarda yaşadığı ve sahibi olduğu evin hikayesini, avludaki dev ceviz ağacının tanıklığında anlatan sürükleyici bir roman. Farklı aralıklarla, birkaç kez okuduğum ve her okuduğumda farklı bir tad aldığım roman Ermeni tehciri, Trakya olayları, Varlık Vergisi, askeri darbeler, ekonomik krizler içinde Türkiye'nin farklı yerlerine savrulan üç farklı kuşağın hikayesini anlatıyor. 

Çetin Altan'ın "Yeryüzü Tanrıçaları" kitabındaki "Ev" başlıklı makalesiyle başlayan romanın ilk sayfasındaki ev tanımı, kitabın enfes içeriğine dair de bir ip ucu veriyor. Okuru avlusunda dev ve yaşlı bir ceviz ağacı olan eve doğru yavaş yavaş çekiyor... Çok şeyler görüp geçirmiş, suskun, ağırbaşlı, Saliha Hanım'ın sabun kokulu, anılarla yüklü eviyle buluşturuyor. İnkılap Yayınları'ndan çıkan "Ceviz Ağacı" pek çok konuyu sorgulatan, geçmişe yolculuk yaptıran bir sinema filmi tadında. 

"OKYANUSU AŞMAK" 

İzmir’den İstanbul’a kızının okulu için yerleşen 55 yaşlarındaki Aysel'in yaşadığı son derece ilginç ve kolay kolay göze alınamayacak bir deneyimi anlatıyor "Okyanusu Aşmak" kitabı. Serap Ergun'un ilk yazarlık deneyimi olan kitap, gerçekte yazarın bizzat yaşadığı olaylardan yola çıkılarak kaleme alınmış. Çok iyi yemek pişiren, sevgi yüklü, anaç karakterdeki Aysel'in aşçı olarak işe girdiği kuru yük gemisinde yaşadıklarını içeriyor. Akranları torunlarına bakarken, Aysel'in "Uluslararası Gemi Adamı Cüzdanı" almak için gittiği zorlu kursla başlayan öykü, yazarın açık denizde 2,5 ay süren ama "25 yılıma bedeldi" dediği maceralı yolculuklarla sürüyor. 

Yaşadığımız dönemin hepimizin zaman zaman yakındığı boğucu gündeminden uzaklaşmak için atıldığı, ancak sürpriz bir şekilde entrikalarla yüklü olduğunu fark ettiği yolculuğunda madde ve alkol bağımlısı, birbirinden ilginç gemi personeliyle tanışıyor önce Aysel. İlk defa bulunduğu bu ortamda işinin zorluğuna karşın, sevgisiyle farklı sorunlarla boğuşan gemi personelinin gönlünü fethetmeyi başarıyor, onlara yol göstermeye çalışıyor. İlk günden başlayan zorlukları becerikliliğiyle, tatlı diliyle yeniyor. Son limana geldiğinde kendisindeki değişimi de fark ediyor Aysel. "Okyanusu Aşmak" ancak filmlerde izlediğimiz, deniz aşırı yolculuklarda yaşamı denizler ve gökyüzü arasında olan erkek egemen bir dünyaya, kadın penceresinden bakıyor. Her yolculuğun ayrı bir serüvene yelken açtığı gemi personelinin sıra dışı yaşamlarıyla tanıştırıyor okurları. Serap Ergun'un kaleme aldığı "Okyanusu Aşmak", 40 Kitap Yayınları'ndan çıkmış. Kitap yakında İngilizce olarak da yayımlanacak.