Bugün ancak koleksiyonlarda görebildiğimiz, artık yerleri değil duvarları süsleyen ve birer sanat eseri kabul edilen birbirinden değerli el halılarımız kültürel mirasımızın en güzel örneklerinden. Tezgahının başında gün boyu oturup ilmek ilmek düşlerini, hayallerini dokuduğu halıya aktaran, atalarından miras aldığı geleneksel desenleri, yöntemleri, kök boyalarla hazırlanan doğal iplikleri hala üretebilen kadınların emeğine bugün binlerce dolar ödeniyor. 18, 19 ve 20. yüzyıllarda üretilmiş el halıları koleksiyonerler tarafından paylaşılamıyor.
İzmir Ticaret Odası (İzTO) geçtiğimiz hafta "Batı Anadolu El Halıları sergisine ev sahipliği yaptı. Bu ata yadigarı kültürel mirası gelecek kuşaklara aktarabilmeyi ve farkındalık oluşturmayı amaçlayan sergi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden sınıf arkadaşları olan mikrobiyolog Prof. Dr. Orhan Cem Aktepe ve patolog Dr. Edi Levi'nin İzmir Halıcılar ve Yer Döşemecileri Derneği (HALIMDER) işbirliğiyle düzenlendi. İzTO'nun dış ve iç salonlarında açılan ve Batı Anadolu’da üretilmiş Yörük ve Türkmen halılarının yer aldığı sergi ilgiyle karşılandı.
Sergide 19. ve 20. yüzyıldan günümüze ulaşan Milas Makri (Meğri) - Kayaköy Livisi Bölgesi halıları, Ada Milas ve Klasik Milas halıları, Etrim halıları, Kuzeybatı Anadolu, Bergama Kozak yöresi, Yunt Dağı, Yağcıbedir, Karakeçili halıları, Ödemiş, Denizli ve Dazkırı, Uşak Banaz halıları, Sındırgı Yağcıbedir halıları ile Yalıkavak Dağbelen kilimleri büyük beğeni topladı. Sergide ayrıca ender rastlanan fragman halılar, heybeler ve kilimler de ziyaretçinin beğenisine sunuldu. Anadolu halk sanatlarını daha iyi temsil ettiği düşüncesiyle nomadik (yörük) ve köy halılarının yer aldığı sergi için hazırlanan katalogda bu halıların öykülerine de yer verildi.
AMAÇ FARKINDALIK OLUŞTURMAK
Meslektaşı ve okul arkadaşı Dr. Levi ile 2015 yılından bu yana el halıları koleksiyonu yapmaya başladıklarını anlatan Prof. Dr. Aktepe, el dokuma halılara olan merakının aileden geldiğini söyledi. El halısı üretiminin hala yapıldığı ve büyük ilgi gördüğü Selçuk'ta doğduğunu belirten Prof. Dr. Orhan Cem Aktepe, "Bu halılar ne yazık ki artık dokunamıyor. Türkiye'de el halı üretimi yüzde l'e düştü. Tezgahlar çok çok azaldı. Bizde bu sergilerle genç insanlara kültürel mirasımıza ilişkin farkındalık oluşturmak istedik" diye konuştu.
Sergide eski Bodrum yolundaki Etrim Bölgesi'nden Koca Elif'in çocukken dokuduğu yaklaşık 150 yaşında bir kilimin de bulunduğunu belirten Prof. Dr. Aktepe, "Bu kilim çok nadir bir örnek. Hem Bodrum hem de İç Anadolu motiflerini görebiliyorsunuz" dedi. Prof. Dr. Orhan Cem Aktepe, "Yörüklerin Etrim'e gelirken Anadolu'da görüp de etkilendiği motifleri de bulabiliyorsunuz bu kilimde. Bu halı ve kilimleri dokuyanlar hep kadınlar. Koca Elif de bir köylü kadın, deseni muhtemelen annesi çizmiş, o da çocukluğunda dokumuş. Oraya göçerken geçtikleri yöreye özgü motifleri harmanlamış” bilgisini paylaştı.
Halı koleksiyonculuğunun zorlu bir konu olduğuna ve bu alanda koleksiyoner sayısının az olduğuna değinen Prof. Dr. Aktepe, Arkas ailesinin 2023 yılında kente kazandırdığı Bornova'daki Mattheys Köşkü'nde açılan halı sergisinin, ata mirası bu kültürümüzün yaşatılması için çok değerli bir çaba olduğunu belirtti.
’SANAT ESERİ’
Sergilenen halıların Yörük ve Türkmenler'in doğayla iç içeliğini yansıttığını, doğada ne gördüyse ustaların halıya yansıttığını belirten Dr. Edi Levi ise, "Koleksiyonumuz için sanatçının ruh halini en iyi yansıtan eserleri seçmeye çalışıyoruz" dedi. Dr. Levi, "Benim felsefem, bu halıyı dokuyan kadının, ustanın kendi özelliğini yansıttığı, tek ve nadir olan halıları derleyebilmek, kayda geçirebilmek. Halı bir sanat eseridir. Eski antika halılara sanat eseri olarak bakarız" görüşünü dile getirdi.
El halıcılığının yok olmakta olan bir kültür olduğunu vurgulayan Dr. Edi Levi, "Herkes evinde kendi yöresini yansıtan bir halıyı sergileyebilmeli, bu geçmişle bağımızı sağlayan, insanın bam teline basıp duyguları harekete geçiren bir kültür" diye konuştu. Dr. Levi "Çok çeşitli motifler aracılığıyla doğayı nasıl yansıttıklarını görüyorsunuz bu halılarda, bu çok etkileyici. Yaprağı, ağacı, çiçekleri, bunlardan üretilen muskaları, bereket sembollerini, su yollarını izleyebiliyorsunuz" dedi.
Dr. Edi Levi, kaybolmakta olan bu kültür ve zanaat ile ilgilenen dokumacıları, boya üreticilerini, tamircileri ve halıların geçmişini en iyi bilen büyük halı satıcılarıyla saha çalışmaları ve röportajlar yaparak onları kayda geçirmeye çalıştıklarını sözlerine ekledi. Sergilerin yanı sıra Türkiye'nin kültür mirası el halılarını bilgileri ve desenleriyle içeren bir kitap üzerinde çalıştıklarını söyleyen Prof. Dr. Aktepe ve Dr. Levi, yakın zamanda bu çalışmalarını okurlarla paylaşacaklarını dile getirdi.
’HALININ ÖYKÜSÜ’
İzmir Halıcılar ve Yer Döşemecileri Derneği (HALIMDER) Başkanı, İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi Abdullah Naci Ölçen de farkındalık oluşturmayı amaçlayan sergideki her halının bir öyküsü olduğunu söyledi. Halıcılığın aslında Turkiye'nin bir dönem dünyaya ihraç ettiği bir meslek olduğunu anlatan Ölçen, bugün bu alandaki birinciliği İran, Pakistan ve Afganistan'a kaptırdığımızı belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Halıcılık el halısı, makine halısı ve duvardan duvara halı olmak üzere üçe ayrılıyor. Türkiye bugün makine halısında dünya birincisi. Özellikle Gaziantep başarılarıyla öne çıkıyor. Ama el halıcılığında dünyaya öğrettiğimiz meslek yok olmak üzere. Teknoloji bugün bu desenleri çok daha ucuza üretiyor. Günümüzde Z kuşağı ise el halılarına mesafeli duruyor. Çünkü bu halı emek ister. Üretirken de kullanırken de. Yılda en az iki kez havalandırmak gerek. Z kuşağı için bu zor. Ancak onlar için eski modellerin yeni tasarımlarla üretildiği çok özel örnekler de üretiliyor. Bugün el halıları binlerce dolara alıcı bulabiliyor. Ancak meslek kayboluyor, tezgahlar artık kurulmuyor, kadınlar tezgahların başından kalktı artık. Gün bou bir tezgahın başında yerinden kalkmadan çalışmak yerine sosyal hayata karışmak ve sosyal güvenceli bir işte çalışmak herkesin önceliği. İzmir'de ise el halıcılığı bugün iyice zayıflamış durumda."
Serginin açılışında konuşan İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener de, el dokuma halı ve kilimlerinin sadece birer sanat eseri değil, aynı zamanda Anadolu'nun kültürel mirasının önemli taşıyıcıları olduğuna dikkati çekti. "Çanakkale'den Balıkesir'e Uşak ve Denizli'den Muğla ve Antalya'ya kadar tüm Batı Anadolu'da el emeği göz nuru ile üretilen eserleri özel bir sergide buluşturma fikri bizleri heyecanlandırdı" diyen Özgener, serginin bu değerli geleneğin gelecek nesillere tanıtılması ve aktarılması açısından büyük bir fırsat sunduğuna inandığını söyledi.
***
Yazar Aytül Akal "Andersen Ödülü"ne aday
Çocuk Edebiyatı'nın Nobel'i olarak da adlandırılan Hans Christian Andersen Ödülü'ne bu yıl Türkiye'den yazar Aytül Akal aday gösterildi. Meslekte 50 yılı geride bırakan ve yaşamını çocuk edebiyatına adayan bir yazar olan Akal, Uluslararası Gençlik Kitapları Kurulu (IBBY - International Board on Books for Young People) tarafından düzenlenen yarışmada aday olarak gösterilmekten onur duyduğunu belirtti.
Adaylığın Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği tarafından gösterildiğini belirten Aytül Akal, "Ülkemizi dünya platformunda temsil etmekle görevlendirilmenin gururunu bana armağan eden herkese sevgilerimi iletirim" dedi. Akal, "Çocuk ve gençlik edebiyatına yaşam boyu adanmışlığı şart koşan bu saygın adaylığı, tüm ömrünü çocuklara, edebiyata ve gelişime harcamış çok yönlü ve renkli bir yazar olarak sevinerek kabul ediyorum" diye ekledi.
Andersen Ödülü, İsviçre merkezli Uluslararası Gençlik Kitapları Kurulu (IBBY) tarafından 1956 yılından bu yana, çocuk edebiyatı alanında verdiği ürünleriyle kalıcı ve dikkate değer eserler vermiş olan bir yazara veriliyor. Andersen Altın Madalyası 1966 yılından itibaren ise yazarla birlikte bir çizere de veriliyor.
Çocuklar ve gençler arasında okur yazarlık kültürünü geliştirmek amacıyla etkinlikler yapan ve projeler uygulayan IBBY'nin Türkiye Temsilcisi, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) Başkanı yazar Nilay Yılmaz, "Bu ödül çocuk edebiyatının Nobel ödülü gibi aslında. 80 ülkeden adaylar katılıyor. İki yılda bir yapılan yarışmada bu yıl adayımız Aytül Akal" dedi. İsveç hükümetinin Hans Christian Andersen Ödülü'nün yanı sıra çocuk ve gençlik edebiyatı alanındaki en büyük ve edebiyat alanındaki ikinci büyük ödül olarak ALMA Ödülü'nü de düzenlediğini belirten Yılmaz, Aytül Akal'ın bu ödüle üç kez aday gösterildiğini kaydetti. Bu prestijli ödülü 2024 yılında Avusturyalı yazar Heinz Janisch ve Kanadalı çizer Sydney Smith kazanmıştı.
***
Cumhuriyet değerleri çocuklara anlatılıyor
Varyant Yayınları'nın Eksi 18 Edebiyat Topluluğu ile ortaklaşa hazırladığı "Çocuk Edebiyatında Cumhuriyet Değerlerini Yaşatmak" projesi kapsamında üretilen kitaplar okurlarla buluştu. Yakın Kitabevi'nde düzenlenen imza ve söyleşi etkinliği yazarları çocuklarla bir araya getirdi.
Varyant Yayınları'nın sahibi Mehmet Nusreddin Özbay, daha önce yayınevi olarak bir Nutuk çalışması yaptıklarını ve büyük ilgi gördüğünü söyledi. Özbay, "Bu projemizle de Cumhuriyet değerlerini yansıtan resmi bayramlarımız, ülkemizin bağımsızlığa kavuşması sırasında canlarını vermekten çekinmeyen kahramanlarımız nasıl bizim kalbimizde belleklerimizde yer aldıysa çocukların da kalbinde yer alsın, hiç unutulmasın istedik. Bu bayramlarımızı, kahramanlarımızı gelecek kuşaklar da yaşatsın istedik" dedi.
Eğitimci yazar Nevzat Süer Sezgin'in rehberliğinde hazırlanan kitaplar sekiz yazar tarafından kaleme alındı. "18 Mart 1915 - Gelibolu'nun Işıkları" kitabını Gülay Pamuk, "19 Mayıs 1919 - Kurtuluşa İlk Adım" adlı kitabı Gönül Çatalcalı, "23 Nisan 1920 - Çocuklara Armağan" kitabını Dilek Yılmaz yazdı. "29 Ekim 1923 - Cumhuriyetin Kıvılcımları" kitabı Nalan Yılmaz, "30 Ağustos 1922 - Zaferle Yeniden Doğuş" kitabını Feray Ünal, "Deli Fişek Hasan Tahsin" kitabını Burçak Temel ve "Özgürlük Yolunda Şahin Bey" adlı kitabı Osman Torun, "Libero Salim ile Sütçü İmam" kitabını Sultan Topçu kaleme aldı. Sezgin kitapların 9-13 yaş grubuna yönelik olarak hazırlandığını belirtti.
Yazar Nevzat Süer Sezgin, projeyle edebiyatın dönüştürücü gücüyle çocuk okurda bugünkü bağımsızlığımızı ve haklarımızı o tarihlerde yaşanan mücadeleye borçlu olduğumuz düşüncesini geliştirmeyi amaçladıklarını söyledi. Sezgin, "Kitaplar 9-13 yaş grubuna yönelik olarak hazırlandı. Yardımlaşma, hoşgörü empati ve sevgi gibi değerleri odağına alan, dostluk, aile bağları, milli duygular hayvanseverlik ve barış gibi olumlu konular ön plana çıkan konular oldu" diye konuştu.