Can dostlarımız, can düşmanımız oldu. Sokakta başıboş gezen köpeklerin bazıları mahallesini sahiplenerek kendini sevdirse de pek çoğu maalesef zamanla çeteleşerek korku yaratıyor.
Özellikle çocuk parklarında, geceleri boş sokaklarda "sürü" halinde gezen sokak köpekleri çoğu kez vatandaşların başka bir yolu tercih etmesine neden oluyor. Saldırı haberlerini de üzülerek izliyoruz. Ciddi yaralanmalara, ölümlere neden olabiliyorlar. Peki ne yapmalı? Uyutmak çözüm mü?
Bu noktada herkesin kendini hem çocuğu saldırıya uğramış ana babaların hem de kendi evladı gibi bir köpeği sahiplenenlerin yerine koyması gerekiyor. Saldırıya uğrayan sizin çocuğunuz olsa gözünüz köpek görür mü? Ya da aileden biri olan köpeğinizin can çekişerek öleceğini düşünmek, nasıl hissettirir?
O halde, herkes birbirine hak vererek akıl ve vicdan ile hareket etmeli. Bir belediyenin, sahipsiz köpekleri toplayıp bir başka belediyenin sınırlarına bıraktığı bir ülke burası. Yöneticilerin beceriksizliğini neden canıyla ödüyor insanlar ve hayvanlar?
İlk iş etkin denetim olmalı. Sokak köpekleri hem aşılanmalı hem de kısırlaştırılmalı. İkincisi sahiplilerin takibi de yapılmalı. Üçüncüsü ve en önemlisi aldığı hayvanı sokağa terk edene caydırıcı ceza verilmeli. Bir canı evsiz bırakırken diğer canlara yönelik tehdit oluşturmak suç olmalı, kabahat değil.
Çocukların ve çocuk kalanların "hevesini alsın" uygulamasına ciddiyetle tedbir alınmalı. Sağlık kontrolleri sıklaşmalı, düzenli hale getirilmeli, sokak köpekleri için oyun alanları yapılmalı. Hayvan sahiplenmek isteyenlere de mutlaka "bakım desteği" verilmeli. Masrafların sahiplenilme oranını düşüreceği unutulmamalı. Hayvanlara da her türlü şiddet mutlaka cezalandırılmalı. Her canlının mutlulukla yaşadığı bir ülke kurabiliriz umarım.
Etiketler: sokak hayvanları, uyutma, kısırlaştırma.