Perşembe gecesi çok, çok kötü haberlerle geçti. Öncelikle internette karşılaştık haberlerle akabinde televizyonda haber kanallarında izledik.. Toplantılar yapıldı, vurduğumuz, yok ettiğimiz şeyler söy...
Perşembe gecesi çok, çok kötü haberlerle geçti. Öncelikle internette karşılaştık haberlerle akabinde televizyonda haber kanallarında izledik.. Toplantılar yapıldı, vurduğumuz, yok ettiğimiz şeyler söylendi ancak şehit olan askerlerimizin haberlerine ve sayılarına sıra bir türlü gelemedi. O zamana kadar internetten o kadar kötü şeyler gördük ki elimiz ayağımız kilitlendi. Sonra 9 şehit haberini dinledik. Elimizdeki medyalar kilitlendi, anlam veremedik.. Şehit haberleri yavaş yavaş yükselir galiba dedik, sabaha 33 şehitle uyandık.. Canımız yandı..
İşe giderken medyada yazılanları ve çizilenleri okumaya devam ettim, sanki okumak iyi gelecekmiş gibi, gelmedi...
Taziyelerini kendilerince sunan insanların yanında, yoğun olarak çarpışan iki tane grup gördüm sadece, Bunlardan bir kısmına twitter komandosu diyorlar. Hani orayı yakıp yıkalım diyen, vatan ve millet sevgisi bir anda zirveye çıkan ve yaşadığı büyük üzüntüyle elinde olsa herkesi oraya gönderecekmiş, eline ne geçerse savaşmaya koşarak gidecekmiş gibi görünen insanlar.. İşte bu insanlara deniyor twitter komandosu diye.. Bir diğer isimleri de klavye delikanlıları diye geçiyor, her ne kadar üzücü olsa da.
Savaş bize acıdan ve ölümden, travmalardan başka bir şey getirmiyor. Ancak oturduğumuz yerlerden bu konuda yazıp çizmek, konuşmak, fikirlerimizi söylemek, fikirlerimizin arkasında durmak, küfür etmek, yargılamak çok, çok kolay..
İcraata gelince elimizde var sıfır. Yok..
Yapabildiğimiz, hareket alabildiğimiz bir alan yok, buraya gelince tıkanıyoruz. İşte bu yüzden klavye delikanlıları oluşmuş durumda, çünkü oradan savaşmak, çarpışmak ve ölmek farklı görünüyor.
Birkaç sene önce bir hocam sosyal psikolojiye dair bir deney anlatmıştı. İnsanların kitlesel hareket etmesiyle ilgili bu deneyin özünde şöyle bir durum yatıyor; bir olay anında sıkıntı yaşayan bir kişiye hiç kimse yanaşmıyorsa, oradan 100 kişi geçse bile insanlar birlik halinde hareket ediyor yani kimse yanaşmamaya devam ediyor. Ancak aradan biri yardım etmeye karar verip yanaştığında kitle bir anda birlik oluyor ve herkes oraya yönelip yardım davranışlarında bulunuyor. Bu durumu biraz buna benzetiyorum. Hiç kimse elini kaldırmadığı için kitle olarak içeride kaldığımızı, kendi kendimize konuştuğumuzu, yorumların sürekli aynı yerde ve döngüde döndüğünü, söz hakkımızın gittikçe kısıldığını ve insanların, askerlerimizin ölmeye devam ettiklerini görüyorum. Yani bu basit kitle oyununda kaldığımızı ve içinden çıkamadığımızı..
Üzülüyorum…
Birer birer twitter komandolarına dönüşmemize üzülüyorum…