Gazeteci Serap Dikmen Ahmetoğlu'nu takip ediyor musunuz? Eşit ve adil bir düzen için engelli haklarına dikkat çekiyor. KEDİ Otizm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmetoğlu, bu haftaki yazısında bir öğretmenin otizmli çocuğu dışladığı iddialarını kaleme almış. Hatta annenin dilekçesini aynen yayınlamış.
Buna göre, öğretmenin otizmli çocuğun arkadaşlarına, "O çocukla konuşmayın, beni üzdü" dediği iddia ediliyor. Çocuğa ilaç verilmesi için anneye baskı yapılması ve çocuğun doktor kontrolü için okula gitmediği bir gün sınıfa dönüp, "Annesiyle görüştüm artık gelmeyecek" dediği de diğer iddialar arasında. Dilekçeye göre, iddialar diğer veliler tarafından destekleniyor.
Elbette işini iyi yapan okul yönetimi ve öğretmenleri tenzih ederim; ancak deneyimli gazetecinin de belirttiği gibi pek çok veliden, farklı yerlerden gelen ihbarlar, hep otizmli çocukların velilerini haklı çıkarıyor.
Ahmetoğlu sık sık aktarıyor. Yolları çetin; hem dünyada hem de ülkemizde otizmli pek çok sanatçı, bilim insanı olmasına rağmen temel eğitime ulaşmada epey güçlük çekiyorlar. Bu yolu toplumsal baskının yanı sıra yetersiz özel eğitim ve rehabilitasyon sistemiyle yürüyorlar.
BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin hükümlerinin uygulanmasını isteyen otizmli çocuk velşlerinin mücadelesi kadar; "Bu çocuk sınıftan gitmezse, çocuklarımızı okuldan alırız" diyen kolej velileri de devlet okulunun girişinde toplanıp otizmli çocukları istemedikleri için gösteri yapanlar da ülkemizin gerçeği maalesef.
Çok yeni... Daha geçen 29 Ekim kutlamalarında öğrenme güçlüğü çeken bir öğrencinin, öğretmeni tarafından gösteriden dışlandığına şahit olmamış mıydık? Geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmen tarafından!
Anlamak mümkün değil. Farklı olmak neden bu kadar kötü? Kötü mü? "Fark" büyük mü? Veliler, öğretmenler, okul yöneticileri, Birleşmiş Milletler sözleşmesinden daha mı etkili? Bu "etkinin" kaynağı ne peki? Cahillik mi, şımarıklık mı, tembellik mi? Belki de hepsi, bilemiyoruz. Ama bu etkinin sonuçlarını iyi biliyoruz.
Nedeni ne olursa olsun... Bir çocuğu dışlayan herkes önce şunu idrak etmeli: Eğitimde, istihdamda, sosyal hayatta "hesaba katılmayan" her çocuk, amaçsız, mutsuz ve yalnız bireyler olarak yetişiyor. Eğitim alamıyor, meslek öğrenemiyor, kendi hayatını sürdürebilecek yeteneklere sahip olamadığından anne ve babalarının "Benden sonra çocuğuma ne olacak?" korkusu hiç bitmiyor.
Oysa her çocuk biriciktir. Aklı, fikri, yeteneği değerlendirilmeli, mutlaka geliştirilmelidir. Hiçbiri, kendi ailesi dahi olsa, velinin cahilliğine, öğretmenin tembelliğine, okul yönetiminin vicdanına teslim edilemez. Ama görüyoruz ki farklılıklarımızla büyümek, zenginleşmek öğrencilerden önce öğretmenlere, velilere, yerel yönetimlere, yasa koyuculara anlatılmalı.
Çocuklar geleceğimizdir, gerçekçi politikalar ve doğru işbirlikleri ile onları hayata hazırlamak, topluma kazandırmak hepimiz için bir zorunluluktur. Burada Sağlık, Milli Eğitim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Aile ve Sosyal Hizmetler, Gençlik ve Spor bakanlıklarına büyük görev düşmektedir.
İkincisi açıklanan otizm eylem planının hızla uygulanmasını, bugünün büyüklerine de yarının büyüklerine de tüm farklılıklarımızla tanışma, kaynaşma imkanı verilmesini bekliyoruz.
Etiketler: Otizm, otizm eylem planı, KEDİ Otizm, Serap Dikmen Ahmetoğlu, sağlık bakanlığı, milli eğitim bakanlığı, çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı, aile ve sosyal hizmetler bakanlığı, gençlik ve spor bakanlığı.