İyi hafta sonları köyün delisi okuyucuları, bu hafta karşılaştığım konulara gelin bir göz gezdirelim..
Bu hafta sanal ortamda çok nefret gördüm. Keşke sadece sanal ortama ait olan bir durum olsaydı,...
İyi hafta sonları köyün delisi okuyucuları, bu hafta karşılaştığım konulara gelin bir göz gezdirelim..
Bu hafta sanal ortamda çok nefret gördüm. Keşke sadece sanal ortama ait olan bir durum olsaydı, gerçeklere hiç taşınmasaydı dediğimiz şeyler sürekli olmuyor mu?
Sadece farklı olduğunu düşündüğümüz insanlar karşısında nasıl tavırlar sergiliyoruz?
Bir başkasının nefretini, çirkinliğini, mide bulandıran olaylarını yorumlamak çok kolay, benim dikkat çekmek istediğim nokta biraz farklı olacak. Diğer türlüsünü zaten her yerde okuyorsunuz.
Biz neler konuşuyor, ailelerimizde neler öğreniyor ve nasıl temeller atıyoruz ki bugün bu meseleler bu hale gelebiliyor? Çok uzaklaşmayın, kendinizden başlayabilirsiniz sormaya. Hani zararsız gibi görünen ama dile yerleşmiş bazı kelimeler var ya, toplumun içine sızan, iyice yer edinen kendine. Bakın bakalım sizde de var mı bu kelimelerden. Sık rastladığımız bir tanesini duyalım mesela. Cinsel yönelim konusu artık kırılmış bir tabu gibi görünüyor değil mi? Ama ben birçok danışanımdan ‘ibne’ kelimesine dair tonlarca acıtan ve kırıcı yansımalar duyuyorum.
Bakın bakalım sizde de var mı bu kelimenin yeri. Var ise nasıl bir yere sahip?
Zararsız, değişmez olarak bakacağımız her ufak sözcük bugün karşıya ulaşana kadar dağlar boyutuna varabiliyor. Aynı suya attığınız bir taşın etrafında halkaların oluşması gibi.
Yönelimi, seçimleri, tercihleri ne olursa olsun, herhangi bir insana saygı duymayı bir yerlerden başlayarak öğrenmemiz gerek. Benim öğrenmem gerek. Sizin öğrenmeniz gerek. Çocuklarımıza öğretmemiz gerek.
Bir kişinin hayatını nasıl yaşayacağı ona, sadece ona kalmış bir durum. İstediğiniz saçı ve rengi yaptırabilirsiniz. İstediğinizi giyebilirsiniz. İstediğiniz cinselliği, istediğiniz ve seçtiğiniz kişiyle yaşayabilirsiniz, istediğiniz kadar nefes alabilir ve yüksek dağlara tırmanabilirsiniz. Çünkü birilerinin bir şeyleri değiştirmesini bekliyorsak, daha çok bekleyeceğiz demektir.
Değişim bizden başlayarak etrafa yayılabilir bir taş. Bendeki bir etki bugün arkadaşlarıma, aileme, danışanlarıma ve nicelerine yayılabilir. Düşünsenize bir kelimeyle bir insanı çok mutlu edebilirken, diğerini çok üzebilirsiniz.
Bu kadar büyük bir etkiye sahip olduğumuzu ne zaman öğreneceğiz?
Bu durum aynı çok tehlikeli bir kavşakta bir sürü insanı kaybettikten sonra oraya bir üst geçit yapmaya benzemiyor mu? Bir şeylerin yapılması ve değişmesi için kaç canın bunun bedelini ödemesi gerekiyor?
işte bu yüzden sevgili okuyucu, kendi zihninde bir yerlerde, neler olduğu, neyin nasıl bir yere sahip olduğu aslında çok önemli. Hepimiz için çok önemli…