İnternet icat edildi mertlik bozuldu, diyeceğim değil. Haksızlık, adaletsizlik olur. Tek bir nedene bağlanamaz. Anında duyuluyor eskiden pek duyulmazdı diyeceğim, o da değil. Eksiden de duyulurdu, ama doğru yanlış. Şimdi de öyle değil mi ? Ne değişti ki. Yalan, feyk duyuru, haber tonla. Zaman gösterir. Doğruyu yanlışı eğriyi büğrüyü. 'Balık baştan kokar' diyeceğim, tamam bu cepte. 'Kavun değil ki dibini koklayıp anla' bu da uygun. Alt nasılsa üstte aynıdır. Dünün altı, yarının üstü olmayacak mı ? Yine hakemlerden bahsedeceğim. Yazmasak kimsenin duyacağı yok. Öyle saçma sapan olaylar yaşanıyor ki. Her yerde, her zaman, herkes, hepsi asla diyemem. Yüzde 15 civarındadır belki ama, hiç olmamalı. Adalete gölge düşürüyorlar. İt ürür kervan yürü misali. Temiz insanlarımız kendilerini biliyor, ötekiler duyulmayacağını sanıyor.  'İzmirliler grubu var ya' diye genelleme yapanların Allah müstehakını versin, âmin. Koca şehir, o kadar hakem gözlemci görevli, üye var. Ayıptır. Toplasan 5'i 10'u geçmez. O da ispatlı değil. İddia, varsayım, öngörü, yargılama. Kesin olsa ispatlasam ben yazarım. Sizlere kalmaz. Dikkat çekmek, reyting, ego, para, koltuk, unutulmamak için her şey. At gitsin, salla gitsin. Bu nedenle şehir ve isimleri, sıfatları yazmayacağım. Bir garip oldu ülkem. Yapma etme dediğimiz şahıslar, şöhret oluyor, kademe atlıyor. Musluğun başından 'su şebekesi'nin başına getiriliyorlar. Matah bir şeymiş gibi, danışıklı döğüş sanki. 'Bugün sen beni koru, yarın da ben seni', yüzkarası, gönül kirliliği bir durum. Düzen böyle ama, düzeltmek gerek. Düzelecek.

ADALET HEMEN ŞİMDİ

Adalet tam sağlanmazken belki ama, en azından hak yenmez, haram yenmez. Babası eski hakem, kurulda değil. Dedikodu bu ya, oğlunu istediği yerdeki, zamandaki maça yolluyormuş. Bak bak sen şu işe. Lakırtı bu ya, evlat da bunu her yerde övüne övüne anlatıyormuş. Buyrun cenaze namazına. Tıpkı kafasına dolarlı, avrolu bigudi takanlar gibi. Görgüsüzlük had safhada. Başka yerde whatsapp grubu kurmuşlar, cümle alem orda. Ne var bunda diyeceksiniz. Görevli biri 'bana iki hakem lazım' diyor. Evine lahmacun siparişi verir gibi. Anında yanıt hazır 'ben varım hocam'. Başında bekliyor, mübarek. Şak diye kapıyor maçı. Hakem ataması, mahremdir. O maça uygun mu, kaldırabilir mi yok. Açığı kapat, maç oynansın yeter. Sonra hakem kardeşime saldırılınca, vay bu çağda, kınama mesajları filan. Kına ile olmaz bu işler. Yazıktır, günahtır, ayıptır. Ulu orta hakem ataması yapılmaz. Kafa patlatmak lazım. O torpil var ya. Adaletsizlik tırnaktan, saça kadar gider. Dolaşım sistemi denen bir şey var. Geziniyoruz, başka yere geçelim. Yerel maç, hakem kırmızı kart yerine sarı kart çıkarıyor. Onu da beğenmiyorlar, saldırıyorlar. 'Hey kanka sen misin bize kart çıkaran' diyerek saldırıyorlar. Ve de maçı tatil edemiyor, yediğiyle kalıyor. Gelelim daha kötüsüne. Saldıranların takımında gizli yönetici, yerel yönetimde başkan yardımcısı, aynı zamanda kurul başkanı. Türkiye burası canım ülkem. Kim şah kim mat belirsiz. Bu kadar olur yani. Yani anlayacağınız hakemin patronu, yani maç veren kişi, aynı kişi. Eskiden bu tip olaylarda sahadan, cesaret edip atınca yükselirdin, şimdi ise atamayınca, atmaman gerektiğini hesaplayınca. Yükseltiliyorsun. Tepede sonuç ortada. Allah'ım sen aklıma mukayyet ol. Tam bir kıyamet alameti. İyi ki şimdi hakem olmamışım. Ya sinir hastası olup mide, bağırsak elden giderdi. Ya da hep sürekli tehdit, ima. Şimdilerde hakem olmanın dayanılmaz ağırlığı bu olsa gerek. En büyük zarar içerden gelir. Dışardan, kuralları bilmeyenlerden değil, ta içinden, bünyeden. Ne yersen o çıkar. En çok da ağırıma bu gidiyor. Bi'şey yapmalı. Sihirli değnek verin, birkaç kişiyle düzeltiriz. Bizim evlatlar yedek, tribünde, evde. Takımlar yabancı doldu, maçımız yabancı ülkede, bir de Milli Takımımıza iki yabancı geliyor. Memlekette topçu bırakmadılar ki. Yabancı hakem de getirin bitsin, bu iş. Sen sağ ben selamet.

AKTAŞ AİLESİ İLE ALTINIRMAK

Şair, yazar İbrahim Aktaş, aydın, vatansever insan evladı. Tam adı da İbrahim Halil Haydar Aktaş. Kadir kıymet bilenlerden. Çınarlı EML'li, İZBAŞ'ta yönetici, bilgisayar programcısı, kamu yönetimi okudu. Derya Gökalp Aktaş hanımefendi ile evli. İki evlatları var, ikisi de spor sevdalısı. Futbol sahalarının yıldız adayı. Parlamaları an meselesi. İkisi de önce sporculuğun peşinde. Anadan babadan hocadan böyle gördüler. Altınırmak'ta başladılar, yetiştiler, transfer vakti, geldi çattı. İlk günden beri, ufacık yaştan bu yana keşfeden, büyük emek veren, çaba sarf eden de İzmir alt yapı dünyasının ustalarından, duayenlerinden Hilmi Bayer hocamız. Kimleri kimleri yetiştirmedi ki. Tam listede vereceğim. 2006'lı Emir Haydar Aktaş, Özçamdibi'ne, 2008'li Emre Tayfun da Bucaspor 1928'e gitti. Torpilsiz, liyakatle. Hayırlı uğurlu olsun, başarılar diliyorum. Sporda, özellikle futbolculukta torpil sökmez. Bir iki maç, idman o kadar. Sonra sırıtırsın. Hakemlikte öyle mi ya, dibine kadar torpil, ama adına 'destek' diyorlar.  Niye bu destek, temiz kalple mi hadi canım. Yeteneğe ilave kattılar. Bugüne geldiler. Yarınlar Emre ile Emir'i bekliyor. Kabiliyet olmasa Hilmi hocam da bir şey yapamazdı. Hilmi Bayer'in Altınırmak'ı, Altınırmak'ın Hilmi Bayer'i. Kısa ve net. Aileden destek, yetiştiriciden de yılların emeği olunca, sonuç ortada. Yurdumun sahalarında adalet istiyorum. Çok mu şey istiyorum. 6 harf, tek kelime, adalet. O kadar...