Merhaba sevgili okurlarım…
Şu anda saat 23.19, günlerden ise perşembe… Sizinle pazartesi günü (bugün) buluşmadan önce hazırlıklarımı yapıyorum. Ben bugün yazacağım, siz pazartesi günü okuyacaksın… Si...
Merhaba sevgili okurlarım…
Şu anda saat 23.19, günlerden ise perşembe… Sizinle pazartesi günü (bugün) buluşmadan önce hazırlıklarımı yapıyorum. Ben bugün yazacağım, siz pazartesi günü okuyacaksın… Sizlerle paylaşmak istediğim çok ama çok duygusal bir anım var; açıkçası nereden başlasam bilemiyorum. Hepimiz, ülke olarak çok zamanlardan geçtiğimiz bu dönemde, neyle baş edeceğimizi bilemez durumdayız. Yüzyılın afeti, 11 ili vuran depremi düşündükçe yüreğimiz titriyor…
Konuma geleyim… 3 yaşında bir hasta bakıyordum az önce, ateşli… Telefon çaldı, poliklinikte acile bir hasta geldiği bildirildi. Mavi kod vermişler, koşturarak gittim. (Mavi Kod, ani dolaşım ve solunum durması olduğunda, hastaya en kısa sürede müdahale edilmesini sağlamaya yönelik acil durum yönetim aracıdır. Mavi Kod, dünyada aynı acil durum için aynı rengin kullanıldığı tek renkli koddur.) 65 yaşlarında bir beyefendi, 1 hafta önce by-pass ameliyatı olmuş, evde bir anda kalp krizi geçirdikten sonra ailesi 112’yi aramış ve sonuç olarak bizim acil serviste buldu kendini. Tüm hemşire arkadaşlarım, ben ve kardiyolog arkadaşım ilk müdahaleyi yaptık. Aramızda değişerek kalp masajına devam ettik. Ne kadar onur duydum bu ülkenin hemşirelerinden; kendi babalarıymış gibi durmaksızın yorulmadan canla başla mücadele ettiler.
Tamam, tamam konuya geliyorum… ‘Ne alaka, bu deli kız ne demek istiyor’ diye düşündüğünüze eminim. Kalp masajı yaparken; torununun, ailesinin acısını, endişesini düşünürken gözüme bir şey takıldı: Amcanın boynunda iple asılı bir düdük! O an hemşireyle göz göze geldim. Demek, karşımdaki felaketten korkmuş, depremin etkisi altında olan bir insandı. Kendince de ya tekrar olursa korkusuyla depremde sesini duyurmak adına tedbir olarak boynuna düdük takmıştı.
Ah insanlar ah… Ne primitif ne aciz ne zavallıyız… Ne korkunç ki 11 ilde yaşanan deprem felaketinden sonra insanları korkutan medya, gerçek kahramanmış gibi bu zamana kadar konuşmayan bilim insanlarının bugün şurada, yarın burada deprem olacakmış gibi özgüvenli, altı boş cümleleri…
Deprem olmadı bugün İstanbul’da ancak bir adam, kalp krizinden boynunda bir düdükle vefat etti… Aslında o düdük çok şeyi anlatıyordu. Koyun psikolojisi! Büyükler ne derse o… Yapı yok, inşaat yok ama düdük var! Her zaman söylüyorum: Bu ülkedeki insanların vatan aşkı bitmez ama herkes işini doğru yapsa ne güzel olur memleketim… Ne güzel demiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Bir milletin ahlak değeri o milletin yükselmesini sağlar.’
Haftaya yeni hikayelerle görüşmek dileğiyle… Deli kızdan selamlar!