Haber siteleri tık tık tık geçiyor gündemi. Bir gün şehit haberleriyle kavruluyoruz, ailelerini izleyip, utançtan yerin dibine giriyoruz. Haluk Levent olmasa ne olacak, diye sorguluyoruz.
Bir başka gün ise mahkeme koridorlarına dönüyoruz, hakimlerin iki dudağı arasına kitleniyor gözlerimiz. Tutuklu yargılananlara, salıverilenlere, cezası para cezasına çevrilenlere bakıyoruz tek tek; üzülerek ve kızarak. En çok da "adaletin yerini bulmasını" umarak. Toplum düzenini, vicdanını delik deşik etmeye çalışanlarla, alnından öpülmesi gereken gençlerin ayırt edilmeyişine hayret ediyoruz. Hoş, şaşırmak da umuttan değil mi?
Bir yanda yaşananlara tepkiler yükselirken diğer tarafta da sandıklar sürülüyor meydana. Siyasiler yaşananlara "uygun tepkiyi seçerken" il ve ilçelerdeki yarışı planlıyor. İşbirlikleri, hassas dengeler kuruluyor. Bu strateji içinde aday adayları kendini hem partisine hem de vatandaşa anlatmaya çalışıyor. Adaylığı açıklananlarsa hızlandırılmış turlarında destek arıyor.
Bu süreçte de "kolları sıvayanların" yaşı, eğitimi, yaptığı işleri, gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmediği projeleri masaya yatırılıyor. Gündemi nasıl değerlendirdiği inceleniyor. Çok yerinde, ihtiyacımız olan en gerekli adım.
Halk, toplumun değer yargılarını görmezden gelen adayın projesini dinlemiyor. Hırsızlığıyla ün salmış eski siyasetçinin geçtiği son partiyi merak etmiyor. Kadının adı olsun istiyor; ama sadece kadın diye İstiklal Marşı okumak istemeyenlerin aday gösterilmesini de sineye çekmiyor.
Partilerin kafa kafaya verip yaptıkları hesap, neyi amaçlıyor bilinmez. Ancak Türkiye'nin geleceğini duruşu olmayan, kırmızı çizgileri olmayan, duruma göre şekil alan fikirlerin "seçim ticareti" belirleyemez. Bir hesap yapılacaksa, dosdoğru insanlar, doğru işlerde nasıl görevlendirilir, bunun hesabı yapılmalıdır. Bunun için de adres partiler değil sokaklar olmalıdır.
Vatandaşa bir sorun bakalım, kimlerden neden memnun? Kimlerden neden memnun değil? İşi hakkıyla yapmak deyince akıllarına kimler geliyor? Hatta daha ileri gidelim, bir sorun bakalım Türk siyasetinde yerelde ya da genelde hakkaniyetli kaç isim sayıyorlar?
İşte, böyle isimlerin yetişmesi için partiler ne yapıyor, çözüm burada saklıdır.
Siyasi partiler ticareti bırakıp "doğru insan" yatırımına başlamazsa bugün bazıları kazanacak; ama yarın hepimiz kaybedeceğiz. Kahrettiğimiz pek çok haberi daha çooook izleyeceğiz.
Etiketler: siyasi parti, seçim,Türkiye