Yıllardır kafamda takılan bir sorudur “Milletvekilliği meslek midir?” diye… Daha düne kadar halktan biri olan! Ama seçildikten sonra şehre geldiğinde önünde kapılar açılan, ceketler iliklenen "Sayın vekilim" aşağı, "Sayın vekilim" yukarı mertebesine erişmiş olanlara biz kısaca “Milletvekili” diyoruz.

Dayıyorlar önümüze bize sormadan ve bizlerin, yani seçmenlerin rızasına danışılmaksızın oluşturulmuş vekil listelerini! Eğer o partiye oy verecekseniz, gönlünüzün elvermediği, ama alacakları oy oranıyla seçilecekleri kesin olan kimi adayların yer aldığı vekil listesi sırf o partinin altındaki "evet"e bastığınız mühür nedeniyle seçilerek meclise gitmiş oluyor.

Halk bir yanıyla, “Oy verdiğim parti şu kadar vekil çıkardı” diyerek belki böbürleniyor. Ama sizin şahsınız üzerinden ya da örgütlenmiş bir kamu denetçilik ağının yokluğu nedeniyle o seçerek yolladığınız listedeki vekil ya da vekiller seçildikleri yasama dönemi boyunca kayda değer hiçbir iş yapmasalar bile seçilmiş oluyorlar.
“Hiçbir iş yapmasalar bile” diyorum ama nedense sonra milletvekilliğini iş olarak görmeye başlıyorlar. Aslında milletvekilliği bir “meslek” değildir. Ülkemizde ve dünyada kabul edilen “Meslek” tanımı şöyledir: “Belirli bir alanda görülen eğitim ve deneyim sonunda beceri kazanılan iş ve bu işten geçimini sağlamak.” Ayrıca, o meslekle ilgili bir örgütün üyesi olmak da “benim mesleğim şudur” diyebilmenin önemli bir koşuludur.

Mimar ve mühendisler, mesleki alanlarında 4 yıllık “lisans” eğitimi görür, mezun olur ve TMMOB’ye bağlı meslek odasına üye olurlar. “Mesleki tescil” budur.
Avukatlar, 4 yıllık lisans eğitimi ve ardından “staj” dönemini yaşar ve Baro’ya üye olarak meslek yaşamına başlarlar. Doktorlar, eczacılar, diş hekimleri de lisans eğitimleri sonunda kendi meslek odalarına kayıt olarak mesleğe başlar. Sanayi ve ticaret alanında faaliyet gösterecek iş adamları ve esnaf için de “mesleki örgüte üyelik” koşulu vardır.

Çünkü, her mesleğin “ilkeleri, ahlak yasaları” vardır ve bu ilke ve ahlaki değerlere uymayanlar meslekten çıkarılırlar. Milletvekilliği için; “İlkokul mezunu” olmak yeterlidir! Meslek örgütü yoktur! Milletvekilliği “geçimini sürdürme aracı” değildir!

Yani, milletvekilliği meslek değildir! Milletvekili, seçildikten sonra kendi görüşüne göre değil de lidere ve parti disiplinine uymak zorundadır. Onun dışında davranırsa ya disipline verilir ya da partiden ihraç edilir. Bunun örnekleri ülkemizdeki partilerde çok sayıda vardır. Yani milletin vekili olması gerekenler liderlerinin vekili olurlar.

Milletvekilliği geçici olmasına rağmen sağlık, ulaşım, ekonomik ve sosyal yaşam alanlarında tanınan ayrıcalıkların kalıcılığı tartışmasız sayıya bağlı olarak ciddi bir mali yüke neden olmaktadır. Âmâ nedense hükümetlerin uyguladığı, kemer sıkma politikaları milletvekillerini kapsam dışı bırakıyor.

EMEKLİLER YILINIZ NASIL GİDİYOR?

Bilindiği gibi hükümet 2024’ü “Emekliler Yılı” ilan etti. Yılın yarısı gelmesine rağmen yıllarının bir hayrını göremedi. Hükümet emekliyi devletin sırtına bir yük olarak gördüğü sürece ülkemizde bir şey değişmez. Bakın Kurban Bayramı geldi. 3’er bin liralık bayram ikramiyeleri önümüzdeki hafta hesaplara yatırılacak. Hükümet bunu bile müjde olarak açıklıyor. Peki, bu miktar parayla emekliler ne yapabilir? Kurban kesmeyi bırakın bir öğün yemek bile yiyemezler. Tatile gidecek olsalar otobüs parasına bile yetmez. Üstüne bir de emekli maaşını ekleseler 1 gün tatil bile yapamaz. 

Bu insanlar “Ne yiyecek?” diye bile düşünmeyen bir anlayış günümüze hakim. O halde emekliye sadece karnını doyurup ölmeyi mi beklemek kalıyor!