Deyimler, deyişler ve atasözleri bir toplumun dilinin yanında sosyolojik özellikleri hakkında da bilgi verir. Amacım dil bilgisi üzerine laf ebeliği yapmak değil. Çok uzun zamandır maruz kaldığımız ve belki de kurutulması imkansız hale gelmiş gibi görünen devlet içinde yaşanan ve halkı rahatsız eden işleyişler. Hükümet çeşitli tasarruf önlemleri alırken, vatandaşın kemer sıkmasını istersen devlet içindeki bürokrat fazlalığı, yapılan lüzumsuz harcamalar.

Şimdi size İzmir’den bir örnek vermek istiyorum. Mesela İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü’nü ele alalım. Şimdi bu kurumda kaç müdür yardımcısı, bunların altlarında kaç makam aracı var? Her ilçede milli eğitim müdürü var. Bunların altında kaç makam aracı var örneğin? Bu bir örnek. Her ilde tüm bakanlıkların müdürlükleri var, müdür yardımcılığı makamları var. Özel kalemleri, ilçe müdürlerine katınca hepsinin altında makam aracı olduğunu da hesaplarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Anlaşılan denizin suyu da kumu da bitti veya bitmek üzere. Kullanılan paranın pul olması ve talimatla yürütülen devir teslim yönetimin iyice içselleştirilmesi neticesinde insanlar nefes alamaz duruma geldi. Hani bir ata sözümüz vardır; “Devletin malı deniz, yemeyen keriz”.

Bu atasözünün sözleri yanlış anlaşılmasın. Aslında atasözü devlet malını yiyenleri uyarıyor. Sözlüklerde bu sözün içeriği, “Devlete hıyanet etmeyi alışkanlık durumuna getirenlere göre devletin bitmez tükenmez malı vardır. Yolunu bulup ondan aşırmayan budaladır’’ şeklindedir. Yolsuzlukların temelinde, hem halkın devleti yanlış değerlendirmesi hem de siyasilerin devleti bilerek istismar etmesi yatıyor.

NEREDE TASARRUF?

Değerli kardeşim spor yazarı Tahir Kum, X hesabından yaptığı paylaşımda “İngiltere Federasyonu’nun sadece Milli Takım kafilesinin masraflarını karşıladığı, Fransa’nın kafile dışında 27, İsviçre’nin 14, İspanya’nın 40 ve Portekiz’in de 33 davetli götürdüğü şampiyonaya 613 misafir davet eden TFF tarihi bir rekora imza attı” şeklinde paylaşım yapınca ortalık karıştı. TFF’nin internet sitesinde bir açıklama yaparak Almanya’ya bir uçaktan oluşan 197 görevli ve misafir götürüldüğü duyurdu. Almanya’ya 38 TFF Yönetim Kurulu asil-yedek üyesi ve diğer kurul üyesi, 26 görevli personel, 14 kulüp temsilcisi, 23 medya yöneticisi, 20 teknik direktör, antrenör ve milli takım eski futbolcusu olmak üzere toplam 121 misafir ve görevli götürülmüştür” denildi. Geri kalanlar ise Milli Takım sponsor firma yöneticileriymiş. Bir tarafta tasarruf diye feryat eden Maliye Bakanı, diğer tarafta futbol federasyonu ne yapmak istiyor?

Kamu kaynaklarında tasarrufa gidilmesi kararı yok sayılmadı mı şimdi. ‘Devletin malı deniz yemeyen keriz’ sözü gerçekleşmiş olmuyor mu? Tasarrufun esnaftan emekliden işçiden dar gelirliden beklenilmesi ve uygulamaya konulması adaletli bir yaklaşım değildir. Şimdi biz ‘KERİZ’ miyiz?

KİMSESİZLERİN KİMSESİ

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Şeyh Edebali’nin bu sözünden sakın insani yaşatan, insanın yemini suyunu ver, altını değiştir, işini bul anlamı çıkarmayın. Sakın aman ha! Burada anlatılmak istenen, insanına değer ver, eğit, öğret. Tabii kim yapacak bunu? Devlet! Devlet kim? Ben, sen, o, biz, siz, onlar. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ felsefesi bütün çalışmalarımızın ve var oluş nedenimizin temelidir. Devleti devlet yapan, kimsesizlerin kimsesi olmasındandır.