Birbirine karıştı her şey, kıyamet alameti gibi. Salgın çıktı üstteki liglere inadına devam edildi, tamamlandı. Futbolun temeli seyirciye yasak geldi. Liglere devam ise, seyirciye neden yasak. Salgın...
Birbirine karıştı her şey, kıyamet alameti gibi. Salgın çıktı üstteki liglere inadına devam edildi, tamamlandı. Futbolun temeli seyirciye yasak geldi. Liglere devam ise, seyirciye neden yasak. Salgın bitmemiş iken seyirciye izin çıktı şimdi de hoppala. 3'de 1'ine yani. 30 bin sayarsak 10 bin kişi tribünde, sokakta, girişte, yan yana, gelsin korona. Yetmedi ortada maç filan da şak diye MHK topluca istifa etti. Maçların en yoğun olduğu, eleştirilerin bol olduğu zamanlarda bile gitmediler, görevimizin başındayız dediler, şimdi gidiyorlar, hem de yaz ortasında. Çok anlamsız geldi bana bu zamanlama, manidar yani. İstifa ettirildiler, istifa etmek zorunda kaldılar veya istifa etmek zorunda bırakıldılar. Aslında değişen bir şey yok. 4 defa gidenler 5. kez geliyorlar. Denendiler artık, olmuyor işte görüyorsunuz. Hamam aynı olduğuna göre sadece tası değil, kurnayı, duvarı, kapıyı, muslukları komple değiştirmek gerek. Aslında hamamı yıkıp yenisi yapmak gerek en doğrusu da bu, daha ucuza gelir. Daha iyi yatırım olur. Zekeriya Alp iyi insandır severim o ayrı konu, eski futbolcunun hakemlerin başkanı oluğu yerde, koskoca FİFA hakemleri Oğuz Sarvan ile Ünsal Çimen'in şeklen de olsa arka planda kalması, eşyanın tabiatına aykırıdır, olmaz böyle şey. Olmuyor işte, olmuyor. Benzeri durum yeniden gündemde. Yeni başkan Serdar Tatlı çoğu FİFA Kokartlı hakemden daha iyi hakemdi. Altında Metin Tokat ile Erol Ersoy yer alıyor, zamanın FİFA Kokartlı şöhretleri. İyi futbolcudan iyi antrenör çıkmadığı gibi, garantisi yok. İyi hakemden de iyi hakem yöneticisi çıkmıyor. Şunu da anlamıyorum yıllardır illa ki MHK Başkanı FİFA Kokartı takmış hakem olacak, ne alaka? İstifa etme, yenisinin hemen göreve gelme zamanı da pek manidar. MHK, Merkez Hakem Kurulu yani, tüm illerdeki İl Hakem Kurullarının da başkanı ama. Bizim ülkemizde sadece Süper Ligin MHK'si oluyorlar, olmak zorundalar. Varsa yoksa Süper Lig. Orada işler tıkırında ise her şey iyidir, fıstık gibidir, güllük gülistanlıktır. Görünürde, gözler önünde. Ya diğerleri alt ligler, dedik ya onlar kimin umurunda. Hakem yetişiyor mu, ücretleri ödenmiş mi, iyi yetişiyorlar mı? Önce Süper Lig'e bakalım, orası iyiyse alta da bir ara bakarız. Torpil, adam kayırma, yanlış yönlendirme de işte o zaman başlıyor. MHK, zirveyle uğraşırken gidip de nasıl hakem izlesin. Kulaktan dolma üflemelerle, klasmanlar yapılıyor. Çoğunlukla hak etmeyenler, torpilliler, çanta taşıyanlar öne çıkıyor. Sessizler, efendiler, arkası dayısı olmayanlar ama gerçekten çok iyi hakemler, ne oluyor? Yok olup gidiyor. Takdiri ilahiye kalmış, bir de MHK'nin vicdanına. Nedim Göklü ile Mustafa Kamil Abitoğlu'nun kurula girmesine sevindim. Hikmet Öksüzoğlu ile Ahmet Erdoğan koridor yaptı. Yine de her şeye rağmen başarılar diliyorum. Vicdanları, adaletleri bol olsun umarım da öyle olur, inşallah. Ayıptır yazması yeni MHK'nin tam listesini 1 gün önceden veren, yazan tek kişiyim. Alem buysa kral benim. Her MHK değişmesinde kendi listemi yaparım modamdır, nostaljim oldu. Yine yeni yeniden bir liste yaptım ama altını çize çize, üstüne basa basa yazıyorum. Bu yazacağım isimler asla bir araya gelemez, gelmez, getirilmezler. Onlara yön veremezsin, şöyle yap diyemezsin, verilmiş maçı alamazsın, hiç getirirler mi böyle isimleri. Kısaca ODA dediğim 'Olmayacak duaya amin' adını verdiğim listem şöyledir. Hepsi sıfır kilometrededir, hiç göreve gelmemişlerdir. 2 kadın MHK Üyesi de aldım listeme. Kadınlarımız unutulur mu hiç ? Süper Lig'de, 1.Lig'de olmasalar dahi MHK'de olmaları şart. İşte muhteşem 9'lu. Serdar Çakman, İsmet Arzuman, Hilal Tuba Tosun Ayer, Fatma Akkurt, Binali Kartal, Uğur Söylemez, Timur Tekinarslan, Aytekin Güler, Celalettin Lütfi Bektaş. Sakal mevzusuna gelirsek o da apayrı bir başkaldırı, isyan, hak arama, Allah'a havale etme olayı. 21 yıllık hakemlik yaşantısının son 5 yılını FİFA Kokartı takarak geçirdi Bülent Kökten. Plaj Futbolu'nda ülkemizi çok çeşitli ülkelerde temsil etti, onurla gururla. Sonra sevmediği, tasvip etmediği tavırlar, davranışlar gördü, sözler duydu. Bunun nedenini de giden MHK'deki İzmirli üyelere bağladı Bülent Kökten, FİFA kokartını elinin tersiyle itti. Bir karar verdi ve de dönmedi, hakem camiasında alışkan olmadığım bir davranıştır bu, helal olsun. Herkes yapamaz. Sonra da sakal bıraktı Bülent Kökten, 'Onlar gidinceye kadar kesmeyeceğim' dedi, öyle de yaptı, 6 ay kesmedi. yeni başkan Serdar Tatlı gelince yani gitmesini beklediği MHK gidince, iş tatlıya bağlandı ve gür sakallar kesildi. Sıhhatler olsun Bülent, giden sakal olsun, sen yeter ki hakemlik aşkını öldürme, yaşat, yüreğinde, yaşamında. Bir gün bir yerlerde, sakalsız günlere devam edersin, neden olmasın. Burası Türkiye, canım ülkem. Bak iki FİFA hakemi, FİFA olmayanın altında görevde. Başka zaman olsa koşuda, sınavda, seminerde, kritikte olacak şey mi bu, asla. Ama MHK, baldan tatlı.