Dünya ülkeleri liderleri bir yandan kendilerini korumaya çalışırken diğer yandan ülkelerindeki insanları, Kovid-19’un ya da bilinen adıyla korona virüsten korumaya çalışıyor. Korona virüs, kasırga vey...
Dünya ülkeleri liderleri bir yandan kendilerini korumaya çalışırken diğer yandan ülkelerindeki insanları, Kovid-19’un ya da bilinen adıyla korona virüsten korumaya çalışıyor. Korona virüs, kasırga veya fırtına gibi geçtiği ülkelerde ekonomi ve turizm, seyahat ve ulaşım sektörlerinin geldiği son yaşanıyor…
Görüştüğüm uzmanlar, en iyimser tahmin bile virüsün en erken haziran ayında kısmi olarak kontrol altına alınabileceğini söylüyor. İnsanlar şu an sağlıklarıyla uğraştığı için bu felaketin sonuçlarını tartışma zamanı olmadığını düşünebiliyor. Oysa küresel olarak doğrudan 50 milyon insanın işini kaybedeceği öngörülüyor...
Ekonomik zararların yanında sosyal ve politik açıdan da yeni durumlarla karşılaşacağız. Virüsün geçmesinden sonra bizi yeni bir dünya düzeni mi bekliyor, yoksa mevcut yapı tüm gücünü ortaya koyarak statükosunu korumayı başaracak mı?
Dolayısıyla daha farklı düşüneceğiz, hayatımız daha farklı olacak. Daha çok sorgulayan, eleştiren, bir toplumsal yönetim anlayışına şahitlik edeceğiz. Çok iyi olduklarını söyleyen başta ABD ve Avrupa ülkelerinin, sağlık politikaları çökmüştür. En gelişmiş ülkeler dahi mikroskopla bile görünmeyen bir virüse teslim oldular. Sağlık Bakanımız ve sağlık çalışanları bu virüs karşısında pes etmeyerek geceli gündüzlü özverili çalışmalarıyla ve hükümetin aldığı kararlarla Türkiye şimdilik bu pandemi korona virüs ile mücadelesini sürdürüyor…
Virüsü atlattıktan sonra yeni dönemde dolayısıyla sağlık politikalarından başlayarak yönetim, sosyal, çevre, ekonomik, eğitim, uluslararası ilişkiler bağlamında yeni politikalara yeni kanunlara, ihtiyacımız olacak. Bazı siyasi partilerin mevcut politikalarının bizi taşıdığı durum ortadayken, yeni politikaları toplumlarına sunamayanlar kaybedenler olacaktır…
Günlerdir evlere kapandık ve ne olacağı belli olmayan karanlık, derin sularda yüzmeye çalışıyoruz. Nasıl ve neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Bu yasaklar ne kadar devam edecek bilinmiyor. Dalgıçların yaşadığı o garip hissi eminim hepimiz hissediyoruzdur. Önünüzü görmezsiniz ama yine de dalmaya devam etmek istersiniz.
Bu süreçte emin olduğum tek şey insanların gelecekte sağlıklı yaşamak, hayatta kalmak için çaba harcamalarıdır…
Geçmişi eleştiren bir anlayışın hüküm sürdüğü, devletinden şikayet eden bir grubun yanında, toplumun belirli bir kesiminin özellikle parasal anlamda güçlü zengin kişi ve firmaların niye bu süreçte ortaya çıkmadıklarını sorguladığını görüyorum. Devletin çabalarının yetersiz olduğunu yaymaya çalışan bir gurup sosyal medya üzerinden yanıltıcı yayınlarla devleti karalamaya çalışıyor. Oysa devleti yönetenler, mevcut şartlar içerisinde başarılı bir şekilde süreci yönetmeye çalışıyorlar. Kararlı bir şekilde, cesurca bu pandemiye karşı mücadeleden vazgeçmiyor. Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanları ve hükümet hepimizi korumaya çalışıyor. Bize düşen görev istenilenlere uymak ve destek vermektir…
Oysa pandeminin yarattığı etkiyi azaltmak için bütün dünya, özellikle gelişmiş ülkelerde hükumetler sağlığın yanında ekonomi için ciddi bütçeler ayırmışlardır. ABD 1.5 trilyon dolar. AB 800 milyar Avro. Fransa 300 milyar Avro. Almanya 600 milyar Avro. Türkiye 100 milyar TL. Birleşik Krallık hükümetinin aldığı karara bakın; herkes evinde otursun maaşlarınızı biz ödeyeceğiz. Bu rakamlar ekonomiyi canlı tutmak için öngörülen rakamlardır. Sağlıkla kal Türkiye’m…