Kendimizden başka herkesi memnun etmek, bazı insanların kalıplarına girmeye çalışmak, gruplara uyum sağlamayı denemek ve kendimizi iyi hissettiğimize ikna etmek (!) bir süredir karşılaştığım bir mevzu...
Kendimizden başka herkesi memnun etmek, bazı insanların kalıplarına girmeye çalışmak, gruplara uyum sağlamayı denemek ve kendimizi iyi hissettiğimize ikna etmek (!) bir süredir karşılaştığım bir mevzu. Bugün üzerine azıcık konuşalım istedim.
‘People pleaser’ terimi İngilizceden bizim dilimize tam olarak dönüştürülemeyen bir kavram. Genel olarak insanları memnun etmeye çalışan bir kişilik yapısı aslında söylenmek istenen. Eğer böyle kişilik yapılarından birine sahipseniz fark etmediğiniz bazı sıkıntılarla karşılaşıyor olabilirsiniz. Yaşamanız muhtemel boşluk hissini bugün anlamlandıracağız.
Kendi ihtiyaçlarımızı da diğerlerininki kadar gözetiyor olmak bir çeşit bencillik gibi gelebilir bize bazen. Ancak kendi ihtiyacınızı fark edip buna göre hayatınızı planlamak, bazen durmak, bazen birisi için bir şey yapmıyor olmak bencillik değil, duygusal bir olgunluğun göstergesi. Zihnimizde kendimizle diğerleri arasına sınırlar çizmeye başladığımız zaman, sadece kendi sınırlarımız içinde kalan bir kararı alırken genellikle suçluluk duygusu hissederiz. Sanki böyle yapmamamız gerekiyormuş gibi. Bu suçluluk duygusu hayatınızda yapmanız gereken değişimlerin çoğunu engelleyebilir, sizi ‘başkalarına bakım veren bir rolde’ hayatınız boyunca tutabilir.
Sınırınızı aşarak sizden bir şeyler istendiğinde, kendinizden vermek pahasına da olsa buna izin verdiğinizde, bazen sadece bir grubun parçası olduğunuzu hissetmek için bunu onayladığınızda, sadece uyum sağlamaya çalıştığınızda kendi parçalarınızı tek tek kaybedebilirsiniz. Bir ya da iki parça vermek sorun değil biliyorum, ama günün, ayın ya da bir yılın sonunda, ya kendinizi boşluklarla dolu ve tanıyamaz hale dönüştürürseniz?
Günümüzde çoğu insan bu problemi yaşıyor. Hızla aşağı doğru çakılan bir okun parçalarını toplar gibiyiz yerlerden. Depresyon kendini artık tanıyamaz hale gelen bizler için en büyük tehdit başımızda. Aslında insanların kendini bulma sürecinde bu kadar büyük bir depresiflik boşluğuna düşmesine şaşmamalı, ne olmasını bekliyorduk ki. Esas mesele, düştüğümüz bu yerden nasıl toplamaya başlayacağımız.
Kendinize ait parçalar
Boşlukların çok olduğu bir yerde kaldığımızda ve ne istediğimizi hiç düşünmediğimizi fark ettiğimizde aslında dönüş için harika bir noktaya gelmiş oluyoruz. İçinizde kendi isteklerinizi ve sınırlarınızı genişletebileceğiniz çok büyük bir oda var. Ufak da olsa bazı kararlar alarak bu odayı araştırabilir ne kadar genişleyebildiğine bakabilirsiniz.
Şimdiye kadar verdiğiniz ama alamadığınız parçaların geri gelmesi biraz zaman alacaktır. Ama parça parça, bütünlüğe yavaş yavaş geri geleceksiniz. Hayat da sizi olduğunuz gibi görmek istiyor. Sürece güvenin!
Köyün delisinden bu haftalık bu kadar, iyi haftalar!