Çeşme’deki Yıldız Burnu Termal kaynağın ve diğer termal alanların değerlendirilmesi hakkında Derneğimizce yapılan sayısız başvuru bulunur. Gelen cevaplardan biri sıra dışıdır. Ilıca mahallesi ve Şifne Mahallelerinin tabelalarının neden ülkemiz diğer kaplıca alanlarında olduğu gibi bordo renk tabelalarla gösterilmediğini, 4982 sayılı bilgi edinme yasası kapsamında, hem MTA (Maden Tetkik Arama) hem de Karayolları Genel Müdürlüğüne sormuştuk. Gelen cevap şok etkisi yaratmıştı. Çeşme İlçesinde var olan pek çok sondaj kuyusu zaten halihazırda MTA’da, 20 derece sıcaklık üzerindeki her kuyunun termal su statüsünde olduğu gerekçesi ile kayıtlıdır.
Birçok tarımsal amaçlı sulama kuyusu artezyeni MTA da termal su şeklinde raporlanmıştır. Bunun dışında önceki yazımızda belirttiğimiz gibi İl Özel İdare ve belediyeler dahil pek çok kurumun müşterek olarak geliştirdiği ve milyonlarca liralık devasa bütçesi ile ölü yatırım şeklinde hayata geçirilen termal su dağıtım şebekesi kurulmuş, Çeşme Turistik Otelciler Birliğine bağlı tüm otellere bu şebekenin kullanımı zorunlu kılınmıştı.
Bir zamanların ilk termal tesis yatırımı olan, kaynağın üzerine inşa edilmiş Ilıca Turban Otelinin satışı ardından aynı parselde yükselen Sheraton Otele dahil, kaynağındaki suyu kapatması, şebekeden su alması istenmiş, daha sonra bildiğimiz kadarıyla konu uzun davalık süreler sonunda çözülmüştü. Mamur babadan yaklaşık 11 kilometre uzaktaki Dalyan mevkii otelleri de bu yatırımı kullanmaya mecbur bırakılmıştı. Bilimsellikten uzak, bu yatırım, Çeşme tarihinde başka bir kara leke olarak kalmıştır.
Yine de Çeşme ilçesinde neden tabelaların diğer termal alanlarda olduğu gibi bordo renkle yazılmadığını sorduğumuzda, termal su vasfının tescillenmediği, şeklinde absürt bir yanıt almıştık. Eğer bu şekilde tabelalar yerleştirilecekse, bunun şehrin idaresi tarafından talep edilmesi gerekiyormuş. Tüm bu yazışmalarımız İletişim Merkezi kayıtlarında mevcut olduğu halde aynı zamanda, İlçe Belediyesine de durumu bildiren ve talepte bulunmalarını rica eden dilekçelerimiz olmuşsa da dikkate alınmamıştır.
Bodrum Yalıkavak Marina Otelinin denizden çektiği suyu ısıtarak, Talasso terapi denilen SPA hizmeti verdiğinden bahsetmiştik. Ayrıca Türkiye’nin turizm devi Antalya’nın tek eksik turizminin de termal kaynağı bulunmayışı olduğundan çok yazımızda bahsetmişizdir. Antalya otelleri de çeşitli yıldız kategorilerine Termal Sağlık vasfını da ilave edebilmek adına, Talasso yani deniz suyunu ısıtma metodunu kullanmaktalar.
Yine de hakiki termal kaynaklara ulaşmak için çok ve maliyetli yatırım planlarını çoğu zaman gündeme getirmekteler. 2012 de, Toros dağlarının altından, Afyon’a gidecek hızlı tren tünellerini konuşuyorlardı. 2021 de, antik Termessos kentinin yüksek rakımına rağmen kaynağa sahip olduğu, iki bin veya üstü metre derinliklerdeki sondaj kuyularından şehre termal kaynağın getirilebileceği tartışılıyordu.
Çünkü Antalya turizm yapmak istiyor. 1980 yılında Turgut Özal ile başlatılan bugün 11 aylık doluluk oranı onlara yetmiyor. Futbol, kongre, tarih, deniz, Aspendos etkinlikleri gibi kültürel çalışmalar, Yamaç paraşütleri, gastro turizm, golf onlara kafi gelmiyor. Ellerinde bulunmayan Çeşme’nin boşa harcadığı termali bulup, sağlık turizminde dünya markası olabilmenin, jeopolitikten veya genel konjonktürden etkilenmeyen bir turizm hareketinden kalıcı olarak istifade etmek istiyorlar. 21 yıl boyu çok sayıda makalede konuyu gündeme almamıza, bir yere varamadığımızı görünce dilekçelere döktüğümüze rağmen, yerel idarelerin umursamazlığı, isteksizliği, vizyonsuzluğu süregelmektedir.
İzmir geneli için bu akıl tutulması hali, anlaşılması çok zor bir durumdur. Termal su, kaplıca, turizm ve ısı kaynağı olarak yok hükmünde bırakılması, ısıtma için Balçova ötesine geçilememesi İzmir’in tarihine kara harflerle yazılacak bir muammadır.