2019 yılını acısıyla, tatlısıyla geride bıraktık. Pek de tatlısı denilemez. Ülke olarak insanlar hep acılar içerisinde yaşadık. 2020 yeni yıl ülkemize ve insanlarımıza hayırlı olsun. Dostum, Bay Mahfi...
2019 yılını acısıyla, tatlısıyla geride bıraktık. Pek de tatlısı denilemez. Ülke olarak insanlar hep acılar içerisinde yaşadık. 2020 yeni yıl ülkemize ve insanlarımıza hayırlı olsun. Dostum, Bay Mahfi, bir konuşmasında şöyle bir atasözünden bahsediyor; “Deve kuşuna, kuşsan hadi uçsana demişler. Ben, kuş değilim ki deveyim demiş. Deveysen o zaman koş da görelim demişler. Bu seferde ben, deve değilim ki kuşum demiş.”
Bugün insanlarımızın yaşamasına baktığımızda herkes yaşamından ödün vermeden yaşamaya çalışıyor. Cebinde parası olan da, parası olmayan da işine geldiği yaşıyor. İnsanları izliyorum, tram’da (tramvay), metro, çarşı, pazar da herkes hayatından memnun görünüyor. Memnun görünmeyenleri izliyorum, cebinde parası olmayan. Asgari ücret ile geçim savaşı vermeye çalışan insanlar. Gençlerimize bakıyorum, gençlerimizin hiç bir şey umurunda değil. İş bulmuş, çalışmış veya iş bulamamış çalışmıyor, nasıl olsa evden anne ve babasından aldığı para ile istediği yaşantıyı sürdürmeye çalışıyor…
Gerçekten bakıyorum da, bizlerinde deve kuşundan farkı olduğu söylenemez. İşimize gelmeyen bir durumla karşılaştığımız zaman derhal bir mazeret üreterek sıyrılmaya bakarız. Birisi de çıkıp bu sahteliğimizi yüzümüze vurduğu zaman zorumuza gider. Hâlbuki yanlış olan biziz, gerçeği söyleyen deve kuşu. Ama sahte benliğimizi o kadar kabullenmişiz ki gerçeği bir türlü kabullenmek istemiyoruz...
Hayatta deve kuşu misali işimize geldiği gibi yaşıyorsak kendimize, insanlara ve yaşama değer vermiyoruz demektir. Bizim için değerli olan bize işimize geldiği yaşamayı tavsiye eden nefsimizdir. İşimize geldiği gibi yaşadığımız halde yaşamdan beklentilerimizi elde edemiyorsak hemen isyan bayrağını çekiyoruz. Bu isyanda kendimizden vazgeçmek gibi bir bedel ödediğimiz için haksız olduğumuz halde kendimizi haklı göstermeye çalışıyoruz...
İşimize geldiğimiz gibi yaşadığımız için vaktimizin çoğu etrafımıza laf anlatmakla geçiyor. Bu nedenle de yaşantılarımız ünlü düşünür, Montesquieu’nun şu sözüne tıpa tıp uymaktadır:
“Laf yetiştirmekten, kendini yetiştirmeyi unutmuş insanlar var!”
Hiçbir insan, yaşamının başında işine geldiği gibi yaşamayı tercih etmez. Yaşama dair hayallerimizi gerçekleştirmek için dürüst bir şekilde çırpındıkça hayallerimize ulaşamayacağımızı anlayınca hayallerimize ulaşmak için işimize geldiği gibi yaşamaya başlıyoruz. Şu durumda suçlu yaşam gibi görünse de asıl suçlu yine biziz…
Çünkü heba ettiğimiz gençliğimizde kendimizi yaşam koşullarıyla mücadele edecek şekilde yetiştirmiyoruz. İşimize geldiğimiz gibi yaşadığımız sürece sırtımızı gerçekten dayayabileceğimiz gerçek dostluklar kuramıyoruz. Çünkü dostum dediğimiz insanlar, menfaatlerimize uyduğu sürece dostumuzdur. Davranışlarımız yapmacık olduğu için esnedikçe esner, gevşedikçe gevşeriz. Dürüstlük enayilik, yalakalık baş tacı olur…
İçle dış daima birbirinden farklı olur. İşimize geldiği gibi yaşayarak bir oyuncak gibi yaşamla oynadığımızı düşünsek de asıl oyuncak olan bizleriz. Deve kuşu misali işimize geldiği gibi yaşamaktansa insan gibi yürekli yaşayalım. Şu üç günlük hayatta sabit bir çizgimiz olsun. Yeni yılınız kutlu olsun…