Corona belasının açtığı yara giderek derinleşiyor.
Turizm sezonunun göbeğine geldik.
Milyonluk tesislerin bir bölümü kapalı, bir bölümü ise çok düşük kapasite ile çalışıyor.
Peki bu tesislerde çalı...
Corona belasının açtığı yara giderek derinleşiyor.
Turizm sezonunun göbeğine geldik.
Milyonluk tesislerin bir bölümü kapalı, bir bölümü ise çok düşük kapasite ile çalışıyor.
Peki bu tesislerde çalışan, nafakasını turizm sektöründen çıkartan insanlar ne yapıyor?
Çoğu işsiz.
Ne yapacaklarını bilmez halde.
Sadece çalışanları vuran bir darbe olsa, öpüp başımıza koyacağız.
Bu sektörden beslenen tedarikçiler de perişan halde.
Gidin turistik yörelere bir göz atın.
Turistik tesislere hizmet ve mal üreten çok sayıda işletme ya kapanmış, ya da kapasitesini yarıya indirmiş durumda.
Dolayısıyla turizme tedarik sağlayanlarda işletmeler de çalışanların sayısını düşürmek zorunda kalmış.
Turistik yörelerde tüm hesaplar, kitaplar sezona göre yapılır.
Borçların ödeme tarihi sezon sonudur.
Geçimini bu sektörden sağlayıp da evlilik planı yapanlar da sezon sonunu bekler.
Perdecisi, mobilyacısı, beyaz eşyacısı…
Eee bu yıl sezon yok ortada.
Yani sezon sonu gelecek para da…
Şimdi ne olacak?
Belli değil.
İnsanlar hala umutla eskisi gibi olmayacağını bile bile bir umut bekliyor.
Kimisi Rusya’dan kalkacak uçakları, kimisi Almanya ve Avrupa’dan gelecek konukları.
Temmuz olmasa da Ağustos olabilir.
O da olmazsa Eylül diyen var.
Sözünü ettiğimiz topu topu 2, 2.5 ay.
Sonrası belli değil.
Doğrudan veya dolaylı olarak turizmden beslenen kimse Ekim’i düşünmek bile istemiyor.
İstemiyor çünkü Ekim ayı vade sonu.
Sözlerin yerine getirileceği, kredilerin, çeklerin, senetlerin ödeneceği dönem.
Ya ödenemezse…
Tabii bir de yapacakları tahsilatla işlerini döndürmek durumunda olanlar var…
Ya onlar?
O’nlar ne olacak?
Velhasıl tablo kara mı kara.
En acil tarafından bir çıkış yolu bulunmalı.
Yoksa yandık ki hem de ne yanmak!