Sallamakla, cehalet dolu saçma sapan yorumlarla, hakaretle, kem gözlerle kem sözlerle, küfürle, kıskançlıkla, hasetle fesatlıkla, oturduğun yerden ahkam kesmekle, kıt kanaat bilgiyle, kulaktan dolma l...
Sallamakla, cehalet dolu saçma sapan yorumlarla, hakaretle, kem gözlerle kem sözlerle, küfürle, kıskançlıkla, hasetle fesatlıkla, oturduğun yerden ahkam kesmekle, kıt kanaat bilgiyle, kulaktan dolma lafları ezberlemekle olmaz, olmuyor bu işler. Çok haklı olduğunuz yerler de var, ama soruna çare değil. O zaman gidin de hakem olun. O beğenmediğiniz 'kara cübbeyi', aslında çok da zarif ve asaletli hakem kıyafetini giyin, alın bayrağı elinize çıkın bir maça da görelim. Belki siz treni kaçırdınız. Evladınızı, torununuzu, yeğeninizi, kuzeninizi, komşunuza haber verin. İzmir'de futbol aday hakem kursu açılıyor. Atatürk Stadı Açık Tribün altında hakem derneği, internette de TFFHGD İzmir sayfası var. Gerisi size kalmış. Eminim gitmezseniz, pişman olursunuz. Yok efendim 'Haberimiz yoktu, haber vermedin' demeyin, valla darılım.
NEHİR AĞABEYİM SEMİNE ABLAMA KAVUŞTU
'Taçsız kral' Metin Oktay ile aynı sahayı paylaşmış, İzmir'imizin efsane sporcularındandır. Ömrünü Altınordu'ya adayan 'Kasap Nehir' lakaplı Nehir Çetintaş ağabeyimizi kaybettik. Dikkat ederseniz futbolcu demedim, yazmadım. Futbolcu herkes olur, ama herkes sporcu olamaz. Çok asil, beyefendi bir insan evladı idi Nehir kaptanım. Zarif hayat arkadaşı, 4 Şubat 2021'de kaybettiğimiz Semine ablamız da öyle. Kavuştular iki sevgili, iki yaren. Mekanları cennet, ruhları şad olsun, sabır diliyorum.
PİLAV DEĞİL MAKARNA
'Can boğazdan gelir', 'Ne yersen o'sun' denir. Çok doğru. Öz, doğal, neyin daha yararlı olduğunu bilmek gerekir. Sporun her alanında bu böyledir. Maçtan 4 önce yemek faslı bitmelidir, sadece su içmeli, bir fincan Türk kahvesi iyi gider. Maça bir saat kala filan, asla hiçbir şey yenmez. Aç maça çıkılmaz tamam da tok hiç çıkılmaz. Küçük bir çikolata veya üç adet kesme şeker yeter. Yarım ekmek köfte ekmek yiyeni var, yanlış, hatalı. Hele ki sigara, asla. Ne önce ne devre arasında ne de sonra, sigara içilmez. Akşam içersen iç, bana ne. Sizleri düşündüğümden, kızma. Mesela; asla pilav yenmez, makarna yenir maç öncesi. 'Neysen o'sun' dedik. Sahadaki kavgaların, kırmızı ve sarı kartların, itirazların, sakatlıkların, adale çekmelerinin, krampların hepsinin sebebi budur. O da boğazdan gelir, geçer, gider. Cana bir şey olmasın yeter.
BABAYA VEDA DOĞRU MUTFAĞA
Beslenme dedik devam edelim. İzmirspor 3 maçını da kazandı, doludizgin gidiyor, maşallah. Nazar değmez, inşallah. Camiada kenetlendi, ayağa kalktı, karamsar tablo bitti gitti. Bu başarının ardında da beslenme var, evet evet beslenme. Hepsi İnciraltı Tesisleri'ndeki usta aşçı sayenizde. O da kim biliyor musunuz ? Lacivertli-beyazlı takımın harika zamanlarında forma giyen bir isim, Bülent Dalkılıç yapıyor tüm yemekleri. Sertifikaları, diploması var, her yemeği biliyor yapıyor, dengeyi de sağlıyor. Otellerde restorantlarda çalıştı. Servisini yemiş bile olabiliriz. Zordur İzmirspor'dan kopmak. Aydın Hepanıl hocam da emek vermişti tesislerde. Bülent ağabeyim çok değil birkaç gün önce babası Remzi amcamızı kaybetti. Mekânı cennet olsun, başsağlığı ve sabır diliyorum. Toprağa verdi babacığını koştu yine tesislere, harika bir kahvaltı hazırladı futbolcu kardeşlerine ve maça yolladı. Onlarda yediklerinin hakkını verdi, üç puanla döndü. Başarı eşikten, bacaya kadar komple bir dayanışmadır, böyle çıkılır 3.Lig'e.
İZMİRSPOR TV'YE NE OLDU ?
Yanlış hatırlamıyorsam 8-9 yıl önce filandı. Yeşilyurt Sahası'nda çok karşılaşmıştık. İzmirspor TV vardı. Şimdi yoklar, niye ? Protokol, sözleşme filan o işleri bilmem. Kimsenin de sözcüsü değilim. Madem bir yola baş kondu. TV de olmalı. Hele ki bu çağda. Emekçi kardeşlerim Berkcan Taysi, Murat Taysi, Cüneyt Anar ile Alper Tunga Dost unutmadığım isimler. Neredesiniz gençler ?
ALMAZSANIZ ALMAYIN
Korona bahane edilerek Göztepe, Altay, Altınordu, Karşıyaka, Bucaspor maçlarına alınmıyoruz ya. Protokolden de maç izlemeyi hiç sevmem. Çok taraftar var. Alışkın olduğumuz Basın Tribünü yeterdi, yetiyor idi. Geçti, gitti. Biz de gidecek, izleyecek yer, maç buluruz. Biz de Yeşilova'nın, Gaziemirspor'un, Ataspor'un, İzmirspor'un, Ege Üniversitesi Sağlıkgücü'nün, Hatibspor'un, Balçova Termalspor'un maçlarına gider, izleriz. Maç, maçtır. Tribüne de çıkmayız gerek yok, tel örgülerin arkası yeter. Amatöre hizmet onurdur, benim için ger zaman. Amaç görünmek, fotoğraf çektirip 'Aaa Göztepe - Beşiktaş maçına gitmiş' dedirtmek değil. Reklama ihtiyacımız yok. Çok gittik hatta maçına bile çıktık da. Allah bereket versin. Ha aklınıza sakın bir şey gelmesin. Bu bir rica yazısı da değil. Olsa da olmasa da hiç fark etmez. Minnete gerek yok, minnet etseydik ohooo....
BUYRUN SAHA İŞTE
Saha yok deniyor. Mustafa Kaçaro kardeşimin hatırı sayılır daveti üzerine Osman Kibar Spor Tesisleri'ne gittim. Karabağlar FK - Altay kadın futbol maçını izledim. Çok iyi sporcular var. Zor dönemde genç antrenör kardeşlerim Cenk Decdel ile Osman Peynircioğlu'na başarılar, kolaylıklar diliyorum. Buraya kadar çok güzel de. Her zaman dolu, faal olan emektar tesisin, bir an önce bakımdan, onarımdan geçirilmesi şart. Zemin çok sert, beton sanki. Yamalı, tümsek dolu. Takılsa ayak bileği kırılır. Fileler yırtık, tel örgüler kırık. Rüzgârın etkisi de var haliyle. Zemin sigara paketleri, izmaritler, şişe kapakları, ne ararsanız mevcut. Şöyle sihirli bir el dokunsa, mimari tasarımla beraber, harika bir stat olmaz mı ? BAL ve hatta 3.Lig maçları bile oynanır. Dört bir yanı yol, hastane dibinde. İstenirse olur, yeter ki güç birliği olsun. Sihirli bir el dokunsun, zeki ve akıllı İzmir için çalışan beyinler yan yana gelsin, yeter.