Şubat 2023’e, dünya çapında kaydedilmiş en yıkıcı depremlerden biri ile girdik. Ülkemizin güneydoğu bölgesi 13 ilinde, toplam nüfusumuzun sekizde birini doğrudan etkileyen bir yıkım yaşadık. Uzmanları...
Şubat 2023’e, dünya çapında kaydedilmiş en yıkıcı depremlerden biri ile girdik. Ülkemizin güneydoğu bölgesi 13 ilinde, toplam nüfusumuzun sekizde birini doğrudan etkileyen bir yıkım yaşadık. Uzmanlarımızın, akademisyenlerimizin yıllardır işaret ettikleri ve ısrarla uyardıkları tektonik hareket, hiç ummadığımız ölçüde büyük bir enerji açığa çıkararak binlerce yapıyı yerle bir etti. Sayısız bina, içinde yaşanamaz hale geldi. Henüz felaketin gerçek bilançosu ortaya dökülmedi ancak devam eden artçı depremler ve sarsıntılar sürüyor. Enkazlar altından şu ana dek 21 bin üzeri can kaybı kaydedildi ve bu sayının yüzbinlere ulaşmasından korkuluyor. Çok sayıda insan hasarlı binalarını terk etmek zorunda kaldı.
Felaket depremden çok önce başlamıştı ve aslında bile bile felakete hep birlikte sürüklenmiştik. Kaçınılmaz şekilde, birinci derece deprem coğrafyası olduğumuzu bilmemize rağmen tabiatımızın gerçeklerini görmezden geliyorduk. Fay haritalarımızı önemsemedik, imar yasalarına uymadık, şehirlerimizi önceden tarım için kullandığımız alüvyal zeminlere, ovalara, dolgu alanlara doldurduk. Bunu yaparken kıyı kanunu, tarım arazileri koruma kanunu, doğal ve arkeolojik sit tanımlarını hiçe saydık. İnşaatları hızla, malzemeden çalarak, hatta mühendislik ilkelerinden feragat ederek ve dahi kaçak olarak yapmayı sürdürdük. Emsali; yürürlükte olan meri mevzuat hükümlerine aykırı artırdık. Şehir planlaması kaidelerinde yekten sınıfta kaldık. Şehirlerimizi doğru, sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde planlamayı bile unuttuk. Tüm bunlar yetmez gibi, illegal işlerimize “af” bekledik. Kaçakla, illegalle coşkuyla barıştık.
Derneğimizin 8 yıldır çevremizi, doğamızı katleden yapılaşma ve rant merakı ile mücadelesini hor gören ve küçümseyenler oldukça fazladır. Çevremizde, nüfuz edebildiğimiz bölgelerde, gördüğümüz, duyduğumuz çevre katliamlarına, illegal yapılaşmaya savaş açtık.
“-size mi kaldı vatanı kurtarmak?” dediler. Oysa felaket çimento zihniyeti ve çıkar kültürü ile adım adım sarmalıyordu her yanımızı. Ağacımızı, yeşilimizi, suyumuzu, binlerce yıllık tarih miraslarımızı, ekilebilir dikilebilir topraklarımızı adım adım yok ediyorlardı. Susan, kendi çıkarından başka bir şeyi düşünmeyen, bir adım geriden resmin büyüğüne bakmayan, geleceğimizi umursamayan ve asıl varlığımız olan coğrafyamızı korumayan herkes bu felaketin bir parçası, mümessiliydi.
Bölgemizde tarım topraklarımız beton altında ezilmeden, tarıma harcanacak kısıtlı miktarda yeraltı su kaynaklarımız lüks villaların yüzme havuzlarına harcanmadan, tarih ve coğrafya değerlerimiz yok edilmeden, hatta bir deprem felaketi ile yüzleşip perişan olmadan önlem almak, refleks göstermek istedik. Her şey için çok geç olmadan, elimizden geldiğince, devam eden bozuk düzene dur demek istedik.
Muhakkikler, müfettişler illegale açtığımız soruşturmalarımızı kapattı, üst makamlar kovuşturmaya yer yoktur kararı verdiler. Şimdi görüyoruz ki, depremin enkazı yerden kalkmadan soruşturmalar açılıyor.
Yıkılan binanın müteahhidi kimdir? Yapı denetimini kim yapmıştır? Ruhsatı kim vermiştir? ..Yani yıkımdan kim sorumludur?
Peki ya, yıkılan rezidanslarda kat irtifakı kurulmak için “yapı kayıt” belgesi alınmış mıdır? Yıkılanlar içinde imar barışından faydalananlar yok mudur? Yalnızca Maraş’ta 144.556 yapı imar barışında kayıt belgesi alınmıştı. Bunların hangileri depremden sonra ayakta kalmıştır?
2020 Elazığ depreminde hasar gören binaların da mühürlenmediği ve onların bu son depreme dayanamayıp yerle bir olduğu doğru mudur? Fay hatları üzerinde olduğumuzu bile bile neden bu alanlar şehirleşmeye açılmıştır? Yarın, 6 şubat depremi benzeri büyüklüğünde sarsıntı İzmir ilimizde açığa çıksa 5 milyonluk metropol nice olacaktır? Peki ya İstanbul nice olacaktır? Bugün aslında bu gerçeğin sorgulanması gereken gündür! Bu gün açtığımız o soruşturmaları, ört bas etmeye çabalama günü değil, sonuna kadar götürme günüdür! Felaket dört bir yanımızda büyümeye, inşa edilmeye devam ediyor!..