AK Parti ne yaparsa yapsın tüm uzuvlarına yayılan metal yorgunluğunun önüne geçemiyor.
Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunun farkında.
Teşhisi koyan da zaten bizzat kendisi.
Ne var ki bir...
AK Parti ne yaparsa yapsın tüm uzuvlarına yayılan metal yorgunluğunun önüne geçemiyor.
Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunun farkında.
Teşhisi koyan da zaten bizzat kendisi.
Ne var ki bir türlü arzu ettiği çözümü bulabilmiş değil.
Büyük bir ihtimalle makamlar ve mevkiler liyakat sahiplerinin değil, biat edenlerin eline teslim edilmiş durumda.
Bunun sonucu da ortada; kötü giden bir ekonomi, her gün biraz daha fakirleşen bir halk ve bir türlü istikrara kavuşmayan dış politika.
Kısaca ana muhalefet partisi ve içinde bulunduğu ittifakı iktidara taşıyacak her türlü şart oluşmuş durumda.
İnsanlar o kadar bunalmış ki, yeni bir çıkış, yeni bir açılım arıyor artık.
Doğal olarak Millet İttifakı ve büyük ortağı CHP’nin önü açık mı açık.
Ancak o CHP, bugünün metal yorgunu AK Parti’ye seçenek olabilecek bir icraat ortaya koyabiliyor mu işte bunu tartışmak gerek.
Muharrem İnce’nin çıkışı konuşuluyor da, İnce’yi “restleşmeye” götüren faktörler niye ortaya konmuyor.
Ki Muharrem İnce sadece bir örnek.
CHP içinde Muharrem İnce gibi kırgın insan o kadar çok ki…
Fotoğrafa böyle bakınca, ortaya kendini iktidar adayı ilan eden ama kendi tabanını bile zapt edemeyen bir parti çıkmıyor mu?
Bu koşullarda bile “Ben iktidar olacağım” iddiasında bulunursan sormazlar mı, “Sen kendi partilini bile kucaklayamamışken, bütün ülke ile nasıl kucaklaşacaksın?” diye…
Böyle bir izlenim bırakan siyasi oluşuma vatandaş güvenir mi?
Hadi bunlar CHP’nin kendi iç meselesi diyelim.
Vatandaş kendi derdine düşmüşken, bunları görecek hali yok varsayalım…
O zaman iş geliyor, CHP’li belediyelere dayanıyor.
Ne de olsa, yerel yönetimlerdeki uygulamalar CHP’nin yönetim anlayışının bir parçası.
Bir anlamda kendini iktidar adayı ilan eden CHP’nin referansları.
Peki CHP iktidarındaki yerel yönetimler partilerini gerektiği gibi temsil edebiliyorlar mı?
Sokaktaki vatandaşa, “Türkiye’yi de böyle bir zihniyet yönetmeli” dedirtebiliyorlar mı?
Gelin o zaman bir de bunu sorgulayalım;
Ekonomik koşullar insanları o hale getirdi ki, vatandaş elindeki delikli kuruşun bile hesabını yapıyor.
Çünkü başka çaresi yok.
Elindeki ile kazancı ile nasıl geçinirimin derdinde.
Hayatındaki ek bir külfete tahammülü yok.
Deyim yerindeyse zaten bıçak kemiğe dayanmış durumda.
Böylesine bir ortamda İzmir Büyükşehir Belediyesi çıkıyor, su fiyatlarına zam yapıyor.
Bu da yetmiyor, Türkiye için örnek kabul edilen toplu ulaşımdaki 90 dakikaya dokunuluyor.
Neymiş adı ayarlamaymış.
Ama baktığında bal gibi zam.
Ne kadar haklı olursanız olun, gelin bunu anlatın da görelim.
Kötü örnekler sadece ekonomik boyutuyla kalsa yine iyi.
CHP’nin genel anlamda AK Parti’ye yönelttiği eleştirilerin pek çoğu aynen CHP’li belediyelerde de yaşanıyor.
Adam kayırma, haksız atamalar tavan yapmış.
Bana göre CHP’nin “kale”m dediği İzmir’de en az 10 ilçe belediye başkanı, o veya bu nedenle şimdiden sınıfta kalmış durumda.
Hal böyle iken CHP kendini nasıl iktidar adayı görebiliyor, anlayan var mı?