Herkese iyi hafta sonları! Bu hafta terapilerimizde nelerle karşılaştık biraz onlara bakalım..
Edindiğimiz deneyimlerimizden, hayatı yaşama şeklimizden bahsediyoruz hep görüşmelerde. Hepimizin dene...
Herkese iyi hafta sonları! Bu hafta terapilerimizde nelerle karşılaştık biraz onlara bakalım..
Edindiğimiz deneyimlerimizden, hayatı yaşama şeklimizden bahsediyoruz hep görüşmelerde. Hepimizin deneyimleri kendine has, kendi fikirleriyle bezenmiş, kıyaslamalarımız bile benzer görünse bile değil, özel kaynaklardan çıkıp geliyor. Hal böyle olunca bir seanstaki konuşmalar asla diğerini tutmaz oluyor.
Aynı konuyu konuşuyoruz ama bir saat arayla nasıl farklı benzetmelerin içinden geçtiğimizi görseniz şaşırırdınız. Hayatı algılama şekillerimiz bu kadar farklı olduğunda bile nasıl aynı ortak noktalarda buluşuyoruz bende buna çok şaşırıyorum. Bir konuda hemfikir olup karşılıklı kafa salladığınız o ‘an’ vardır ya. Biz bu kadar farklı kafalarla nasıl aynı yere çıktık şimdi! Vay canına! İnsan dediğimiz yapıya bak be!
***
Aslında varılmak istenen bir yer var hep konuşmaların ucunda. Öyle ki, asla açıklıkta, boşlukta bir yer kalmasın istiyoruz. Yahu, mümkün müdür böyle bir şey? Bir sürü şey deneyimleyelim, olsun, hemen olsun ve biz oraya güvenli bir şekilde varalım. Güneşin sıcacık ışıklarını yüzümüzde hissedelim, rüzgar da tatlı tatlı essin saçlarımızdan, akan suların da muhteşem sesini duyduk mu tamamdır! İşte… İşte şimdi istenen yere vardık diyelim. Vardığımız açıklık nasıl bir yer bilmiyorum, ama fark ettiyseniz oraya gidene kadar güneşi hissettiniz yüzünüzde, rüzgarla tanıştınız, arada fırtınalar gördünüz, madalyonun farklı yüzlerini anladınız, durgun ve akan suları keşfettiniz.
Söylesenize, vardığınız yerden daha kıymetli değil midir yaşadıklarınız? Hissettiklerinizin hiç mi değeri yoktur bu yolda? O zaman hızlıca varamadığımız için yaşadığımız bu öfke neden?
***
Biraz bütüncül bir bakış açısı oldu bu. Eğer elinizdeki bütün parçaları toplayıp birleştirirseniz, bütün adını verdiğiniz şeyden daha fazlasına çıktığınızı göreceksiniz. Gestalt Kuramı anlatıyordu bunları. Ben geçenlerde okuduğum bir romanda karşılaştım.
Etrafınıza baktığınızda her şeyin belirli bir akışta aktığını görürsünüz. Bu muhteşem kaosun içinde sizin ‘o’ anda ‘orada’ olmanız gerekli. Bu bütünün bir parçası olarak ‘bunu’ deneyimlemeniz ve gelişmeniz gerekli. Böyle baktığımızda hepimizin farklı rolleri ve doğru zamanları olduğunu da görmüş olmaz mıyız? Neden belirli zamanlarda belirli yerlerde olamadığımız konusunda da bizi rahatlatabilir. Burada tercihlerden bahsetmiyorum, beraber yarattığımız ve müdahale edemediğimiz bir harmoniden bahsediyorum. Aynı nehirde yüzen ve farklı dertleri olan balıklar, fark etmeden aynı yere doğru süzülüveriyorlar!
Bu nedenledir ki, hepimiz birbirimizden çok farklı olabilirken aynı zamanda da benzerliği yakalayabiliyoruzdur belki. Bütünün parçaları…
Toplandığında çok, çok daha fazlası…