Dünyada bir endüstri haline gelen futbolun tadı kaçtı mı bana mı öyle geliyor. Bir takım sözüm ona yenilikçi bana göre dar görüşlü teknik direktörlerin santrforsuz takım, yok gizli 9, sahte 8 olmadı yalancı 5, kandırmacı kanat gibi futbola enjekte etmeye çalıştıkları ancak gözleriyle Maradona’yı Messi’yi, Ronaldo’yu, Ronaldinho’yu, Modric’i, Hagi’yi, Alex’i kısacası futbolu güzelleştiren sihirli ayakları izleyenler bu safsatalara hayatta kanmaz. Futbolu güzelleştirenler cimnastikteki gibi zorluk derecesi yüksek hareketleri kolaylıkla gerçekleştirenlerdir. Türkiye’nin gözbebeği Arda Güler bu eskilerin deyimiyle top cambazlarından biridir. Çok yakında eğer Allah bir sakatlık vermez ise tüm dünyaya ismini söylettirecektir. Ömrümüz varsa buna hep birlikte şahit olacağız. 

TFF’NİN NAZİK BAŞKANI

Gelelim Türk futbolunun yönetilememe pardon yönetilme sancılarına. Bazı basın organlarında Okyanus ötesinden yönetilen terör örgütüne bağlı olduğu iddia edilen başkan adayı ile daha önce kulüp başkanlığı yaptığı dönemlerde sivri çıkışları ve hakemlere karşı nazik! tutumlarıyla dikkat çeken diğer başkan adayı arasında çekişmeli bir yarış yaşandı Türk futbolunun patronluğu için. Nazik Başkan foto finişte sadece 5 oy farkla kazandı seçimi. Hayırlı olsun diyeceğim ancak bu başkanın ilk yaptığı icraat 12’ye indirilmesi gereken yabancı futbolcu sayısının 14’e çıkarılması oldu. Diyeceksiniz ki ‘Çok konuşuyorsun da 4 büyüklerin ve kamuoyunun beklentisi zaten bu yöndeydi’. Doğru ancak 4 büyüklerin beklentisi ile bu ülkenin futbolunu yönetenlerin getirdiği uçurum kenarını sadece ben mi görüyorum acaba. Bu ülkenin futbol akılları durdu mu? Felç mi geçirdi? Yoksa siyaset-futbol ilişkisini gözlemlediklerinde ‘Aman bana bir şey olmasın. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ mı diyorlar pek bilinmez. Hatta spora karşı teveccühü olduğu bilinen bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Ben sporcunun zeki çevik ve ahlaklısını severim’ sözünü de mi hiç duymadılar? Benim bana ancak yeten aklım bunlara bir anlam veremiyor. Ancak şunu iyi biliyorum. Temaşa yani gösteri sanatı futbolu kör dövüşüne, kaosa sürükleyenler korsan yolla olsa bile hayatın dertlerinden 90 dakika uzaklaşmayı kar bilen benim gibi milyonlarca insanın ahını alıyorlar. Tabii ki liyakat mı sadakat mı bence bu ülkenin son yıllarında çözülmesi gereken en büyük sorun. Bunu da buraya bir not olarak koyalım. Sonra da bakalım 2024-2025 sezonunda kaç hakem dövülecek, kaç başkan takımını sahadan çekecek, kaç deplasmanda seyirci sahaya inecek ve kendini savunmaya kalkan kaç futbolcu saçma sapan cezalar alacak. Al gözüm seyreyle...