Seri yazı dizisi olarak sorgulamaya devam ettiğimiz Turizm Bakanlığı Çeşme Turizm Geliştirme Bölgesi planlarını irdelemeye devam ediyoruz. Bakanımız Sayın Nuri Ersoy, Çeşme turizmini canlandırmak için...

Seri yazı dizisi olarak sorgulamaya devam ettiğimiz Turizm Bakanlığı Çeşme Turizm Geliştirme Bölgesi planlarını irdelemeye devam ediyoruz. Bakanımız Sayın Nuri Ersoy, Çeşme turizmini canlandırmak için neler planlıyor? Bölgemizin fizibilite çalışmaları yapılıyor mu? Bölgemizin katma değer yaratacak ayrıcalıkları neler? Hangi konularda zayıfız? Yabancı turistin 12 ay ilçemizi tercih etmesi hangi yatırımlara bağlıdır? Elbet ki böyle bir fizibilite çalışması sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı uhdesinde yapılamaz. Aynı çalışmanın, yerel yönetimler, İzmir Büyükşehir ve Çeşme Belediyesince de hazırlanması gerekir. Bu çalışma içinde İlçe Tarım, Müze Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı gibi kurumların da katkısı olması, konunun her yönüyle incelenmesi önemlidir. Önceki yazılarımızda üzerine basarak vurguladığımız termal avantajımız nasıl değerlendirilecek, bu konuda hangi çalışmalar yürütülecek, ortaya konmalıdır. Termal rezerv, sağlık turizminin temel taşıdır. Ancak, değişik ihtiyaçlara göre, birbirinden farklı tedaviler ve gelir gruplarının da faydalanacağı tesislere, bu nedenle Sağlık Bakanlığının bölgede daha fazla yatırımına da ihtiyaç olacaktır. En başında dile getirdiğimiz gibi, bahsettiğimiz alanlarda yeterli çaba gösterilse, ayrıca bir turizmi geliştirme projesine ihtiyaç duyulacak mıydı? Hiç zannetmiyorum. Antalya örneğini emsal olması bakımından yinelemek gerekirse, Antalya turizmi, yılın 11 ayına yakın doluluk oranıyla sağlanmıştır. Yılın 12 ayına çıkamamış olması gerekçesi olarak, çok kez aranmasına rağmen Antalya’da termal su kaynağı bulunamamış olmasına bağlanır. Antalya girişinde yer alan Termesos antik kenti, burada önceki dönemler termal kaynak bulunduğuna işaret ettiğinden, çok derin kuyularla bu kaynaklara ulaşmak hedeflenmektedir. Önceki yıllarda, Toros dağlarının altından İç Anadolu’ya hızlı tren seferleri düzenleyerek, Afyon, Denizli termal kaynaklarına ulaşmak üzere çok büyük maliyetli ulaşım yatırımları dahi planlanmış, yine yüksek maliyet nedeniyle bunlardan vaz geçilmişti. O dönemlerde, Antalya Belek çevresinde konumlanan 5 yıldızlı zincir oteller bir şubesini de Ayfon Termal kaynaklarında konumlandırmayı, hızlı tren sayesinde müşterilerine termal tedavi imkanı sunmayı, bu sayede, 11 ayda kalmış turizm yoğunluğunu 12 aya yükseltmeyi hedeflemekteydiler. Sayın Bakanımız, Antalya turizm sektörü içinde yetişmiş bir turizmci olarak tüm bu projeleri bilen bir şahsiyettir. Antalya ile Çeşme arasındaki farkları görebilecek, ihtiyaçları, eksikleri fazlalıkları görebilecek donanımdadır. Kendisi de bir turizmcidir ve doğru ekip ve araştırma ile Çeşme’de doğru yatırımları hayata geçirebileceğine inancımız sonsuz. Ancak tabi ki, niyet çok önemli olacaktır. Öncelikle yeniden bunu sorgulamak lazımdır. Bakanlık Çeşmemizde gerçekten ne yapmak istemektedir? Yerel yönetimlerimiz Bakanlıktan önce izah ettiğimiz konularda yeterli çaba sarf etselerdi, Bakanlığın Çeşme için proje tanzim etmesine gerek olacak mıydı? Son 10 yılda Alaçatı ile başlayan ve tüm beldelerimize yaygınlaştırılan Festival geleneği, turizm canlılığı için yeterli olacak mıdır? Her seçim döneminde Ilıcamız için iade-i itibar sözü verildiği, Ilıca’ya ismini veren termal kaynakların yeniden cazibe merkezi haline dönüştürüleceği yönünde verilmiş ancak tutulmamış sözleri hatırlatmamız gerekir. Her yerel seçimden sonra, Ilıca daha fazla zincir marketlere teslim edilmekte, termal kaynaklar hiçbir ekonomi veya turizm yatırımında kullanılmadan boşa akıp gitmeye devam etmektedir. Topan Hamam Ilıca merkezinde kapısına kilit vurulmuş olarak durmakta, termal kaynak kimsenin derdine derman olamadan denize akıp gitmektedir.