Hemen hemen hepimiz bir kere de olsa akran zorbalığına maruz kalmışızdır. Öyle ki araştırmalar her beş çocuktan birinin akran zorbalığına maruz kaldığını söylüyor.
Bu istatistik, akran zorbalığının...
Hemen hemen hepimiz bir kere de olsa akran zorbalığına maruz kalmışızdır. Öyle ki araştırmalar her beş çocuktan birinin akran zorbalığına maruz kaldığını söylüyor.
Bu istatistik, akran zorbalığının çocukların zihinsel ve fiziksel sağlığını nasıl olumsuz etkilediği düşünüldüğünde daha da korkutucu bir hale geliyor.
Akran zorbalığına ağır şekilde maruz kalan çocuklar yetişkinlik çağında akademik olarak düşük performans sergileyip, anksiyete veya depresyon gibi mental sağlık sorunları ile baş etmek zorunda kalabiliyor. Üstelik akranlarına zorbalık uygulayan çocuklar da en az bu zorbalığa maruz kalan çocuklar kadar durumdan etkileniyor.
Zorbalık yapan çocuklarda erken yaşta davranış değişikliğine gidilmediğinde, yetişkinliğe taşınan şiddet ve istismar davranışları gözlemleniyor. Peki, her kaba davranış zorbalık olarak mı kabul ediliyor? Soruyu daha da basitleştirmek gerekirse, akran zorbalığı nedir?
Akran zorbalığı, okul çağındaki çocuklar arasında gözlemlenen, güç dengesizliğinden beslenen, istenmeyen ve agresif davranışlar olarak tanımlanıyor. Arkadaşının her hangi bir sağlık sorunu ile alay eden, maddi durumundan dolayı küçük gören ya da herhangi bir nedenle akranı ile dalga geçen çocuklar akran zorbalığı yapmış oluyor.
Hem zorbalığa maruz kalan hem de zorbalık uygulayan çocuklarda ciddi ve uzun süreli problemler yaşanabiliyor.
Zorbalık okul çağındaki çocuklar arasında tehdit, dedikodu yayma, fiziksel ya da sözlü saldırı veya dışlama gibi davranışlarla kendini gösteriyor. Her çocuk bu zorbalığa aynı şekilde maruz kalmıyor.
SİBER ZORBALIK
İlköğretim çağındaki çocuklarda akran zorbalığı ile ergenlerde akran zorbalığı, kendisini farklı şekilde gösterebiliyor. Küçük yaştaki çocuklarda fiziksel ve sözlü zorbalık çok daha yaygınken, ergenlerde akran zorbalığı bunlara ek olarak sosyal zorbalık ve siber zorbalık da içeriyor. Uzmanlara göre bu zorbalıklara maruz kalan çocuklar okula gitmeyi reddetmek, okula gitmemek için bahaneler bulmak, okulu asmak, okuldan önce ya da sonra mutsuz ya da kaygılı olmak, okula karşı nefret ya da korku söylemleri, okuldaki performans düşüşü, uyku problemleri, özgüven sorunları, açıklanamayan fiziksel izler gibi belirtiler gösterebiliyor.
Akran zorbalığını önlemek için öncelikle çocukların zorbalığın ne demek olduğunu bildiğinden emin olmak gerekiyor. Uzmanlara göre çocukları sevdikleri şeyleri yapmaya yönlendirmek, aktivite ve hobiler ile meşgul etmek ve arkadaş edinmelerini sağlamak da zorbalıkla başa çıkmada etkili bir yöntem.
Akran zorbalığını önlemede en büyük iş, elbette öğretmenlere düşüyor. Çocukları merhamet ve empati duygusu ile tanıştırmak, zorbalık davranışlarını engellemek için çok önemli. Çocukların sosyal ve duygusal zekalarını geliştirecek aktiviteler, bu aşamada oldukça işe yarıyor. Çocukların birbirleri ile bağlantı ve yakınlık kurmaları için ortam oluşturmak da sınıf içerisinde yapılabilecek en etkili yöntemlerden bir tanesi.
Zorbalık sinyallerini iyi bilmek, bunlar fark edildiğinde de durum büyümeden müdahale etmek gerekiyor. Göz devirme, dik dik bakma, sırt çevirme ve yok sayma gibi davranışlar başta masum görünse de, zorbalığa dönüşme ihtimali oldukça yüksek olan davranışlar arasında yer alıyor.