Kiminle konuşsam "tatile ihtiyacı var" ve öyle haklılar, öyle haklıyız ki. Güzel bir yaz tatili geçirmeme rağmen ara ara yapılacak kaçamaklara ben de şimdiden hazırım. 

Tatile doymamak değil de ülke gündeminin kabullenmesi zor içerikleri, ağırlaşan ekonomik şartlar ve bunlarla gelen toplumsal çöküntü... Psikolojimizi inanılmaz bozuyor. Çabuk yoruluyoruz, tahammülsüz kişiler haline geliyor hiçbir şeyi tolere edemiyoruz. Bir de üstüne bir işin ucundan tutacak, "sen yoruldun, bana bırak" diyecek kimse yoksa...

Çocuk ve erkeğin tüm sorumluluğunu kadına yükleyen ataerkil sistem de yoruyor kadınları. 

Bu yorgunluk hali bıkkınlığa dönüşüyor, bazı insanların bir süre sonra kişiliğine sirayet ediyor. Mutsuz, memnuniyetsiz ne çok insan gördüğünüze dikkat edin. Kesinlikle krizle mücadele edemiyorlar. 

Birkaç gün çalışmadan, iş yapmadan temiz bir havada dinlenme fikri herkese huzur veriyor. Elimizden düşmeyen telefonlar, kurtulmak istediğimiz ilk fazlalık. Çünkü bu kez gerçekten kaçmak değil, o gerçekliği sonuna kadar yaşamak istiyoruz. 

Dağa, denize, sessizliğe, gezmeye ve gülmeye gerçek bir açlık çekiyoruz.

Öte yandan söz konusu tatillerin bu ekonomik şartlarda pek çok vatandaş için mümkün olmadığı da bir gerçek. Sadece uyumak için eve gidilebilen mesai kavramı, özel sektörün hafta sonu tatili düşmanlığı, üniversiteli kalifiye elemana asgari ücret dayatması krizi körüklüyor.

Bir dinlenme payına en çok ihtiyaç duyanların maalesef parası da yok zamanı da. İşin sıkıntısı eve, evin sıkıntısı işe kısır döngü sürüyor.

Ara ara yazıyorum, bıkmayacağım. İnsana yakışır bir çalışma düzeni herkesin hakkıdır. Sonra insanca yaşayabileceği bir maaş, bu da temel bir hak değil midir? Zor değil, başarılmayacak şey değil. Kazancı büyük bir yatırım hatta.

İnsanları yorarak ezerek değil, şevklendirerek heveslendirerek çalıştırmak bir rüya mı? Bir çalışanı kurtarmak, bir aileyi kurtarmak demek değil mi?

İnsanca iş, kadın erkek eşitliği, koruyucu bir devlet, çocukları ve kadınları ile tüm vatandaşları güvende bir ülke imkansız mı? 

Olur belki bir gün, ihtiyaç duyulan tatillere herkesin çıkabildiğini görürüz ya da kim bilir öyle güzellikler olur ki hep tatil gibi hissederiz.