Merhaba kıymetli okurlarım. Bu makalemde gönlümü ve aklımı keyifli bir şekilde meşgul eden, taş taş üstüne koyabilmek adına naçizane çaba gösterdiğim, herkesin derdini kendi derdim olarak bildiğim STK...
Merhaba kıymetli okurlarım. Bu makalemde gönlümü ve aklımı keyifli bir şekilde meşgul eden, taş taş üstüne koyabilmek adına naçizane çaba gösterdiğim, herkesin derdini kendi derdim olarak bildiğim STK başkanlıklarımdan bahsedeceğim.
‘Ben’ demeyip kendimi geçtiğim, ‘Biz’ demenin anlamını bildiğim, hayra ortak olmanın hayrın ne demek ve ne güzel bir duygu olduğunu hissettiğim iki tane derneğin başkanlığını yürütüyorum. Aynı zamanda farklı federasyonlarda yöneticilik ve üyeliğimi de sürdürmekteyim.
Tabii ki bu meyanda bazı zaman siyasetçilerimizle görüşmelerimiz oluyor. Mesela o bölgeye yapılmış bir manevi değerimizin restore edilip düzenlenmesi için veya bir etkinlik o bölge halkının kültürünün ve yetiştirmiş olduğu ürünlerinin tanıtılması adına.
Maalesef toplum olarak insanların öz değerlerinden kopmaya başladığı bir yüzyılda yaşıyoruz. Eskiden insani ilişkilerimiz birbirine çok bağlıydı. Ülkemiz savaştan yeni çıkmıştı. Herkesin kenetlendiği bir dönemdeydik. Memleketimizin, kültürümüzün kıymetini çok iyi biliyorduk. Yaşatıyorduk sahip çıkıyorduk. Peki ya şimdi ne oldu? O zamanlardaki eski insanlar ebediyete intikal etti. Zorluk görmemiş, savaş görmemiş bir nesil var oldu. Bu bize iki önemli husustan birini getirir. Birincisi daha da çok kıymet bilen emanet şuuruyla kültürüne, aile bağlarına saygı, sevgiyle önem veren bir nesil. İkincisi bir babanın mirasyedi evladı gibi neyin nereden geldiğini bilmeden öz değerlerinden, kültüründen komşuluk aile bağlarından uzaklaşmış bir nesil.
Geçmiş yıllarda dernekler yokken bile insanlar birbirine çok bağlıydı, şimdi bizler dernekler çatısı altında bile kimi zaman bu bağlılığı koruyamıyoruz, üzülüyorum. Bazen Peygamber Efendimiz (S.A.V.) şu sözleriyle bizim nasıl olmamız gerektiğini özetlemiyor mu? “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Ama şimdi maalesef yediğini içtiğini kimin görüp alıp da yiyemeyeceğini hesap etmeden sosyal medya hesaplarından paylaşan insanlar var. Lütfen bu konuda toplum olarak biraz daha hassasiyet taşıyalım. Biz düşünceli bir toplumuz.
Yalnız bir sitemim var.
Manevi değerlerimiz adına bir ilçemizin yerel yöneticileriyle yaptığımız ve karşılığında alamadığımız yanıtlar var. Bu durum beni çok şaşırttı ve üzdü. Şimdilik beklemekteyim. İnşallah yaptığımız çağrılar karşılık bulur ve gereği yapılır. Çünkü biz STK yöneticileri olarak yerel yönetimlerimizle koordineli bir şekilde çalışmalar yaparsak çok güzel işler, eserler çıkarırız.
Bu zamanda birlik ve beraberliğimizin gönül çatısı altında topladığı yerler derneklerimizdir. Bu oluşumların içinde olmak beni çok mutlu ediyor. Küçük bile olsa hemşehri derneğimiz de arkadaşlarımla köyüm adına iyi bir şeyler yapmaktan etkinlikler geçekleştirmekten keyif alıyoruz. Kültürü ve o bölge halkının yapmış olduğu ticaret ve güzellikler tanıtılıyor. Festivallerimiz ile bu meyanda ben köyümün aylıksız yevmiyesiz gönül işçisiyim hizmetkarıyım.
Başkanlıklarını yürüttüğüm derneklerimiz, Sivil Toplum Örgütleri Derneği ve Ödemiş Pirinççi Köylüleri Kültür ve Dayanışma Derneği’dir.
Sevgi ve saygılarımla sağlıcakla kalın.