Havalar serin serin giderken, sıcaklar birden bastırdı. Tıpkı siyasette olduğu gibi. 31 Mart yerel seçimlerine doğru, siyasetçiler adeta birbirleriyle anlaşmışçasına eleştiriden uzak durdular. Rakiplerine “tıs” bile demediler. Hatta yan yana geldiklerinde iltifatlar havalarda uçuştu diyebiliriz. Kısacası ilkbahar havası oluşmuştu. 
Ne zaman seçimler oldu, “ak” ile “kara” ortaya çıktı. Kazananlar sevindi, kaybedenler üzüldü. İşte hava da bundan sonra tabiri caizse “ısınmaya” başladı. Şu sıralar adeta “kaynıyor.” Çünkü kılıçlar çekilmiş durumda. İktidar iktidarlığını, muhalefet de muhalefetliğini yapacak elbet. Ama ben sözlerim birer “keskin bıçak” gibi etrafta savrulduğunu görüyorum. Yaralarcasına…

CHP İzmir’de Büyükşehir ile birlikte 29 belediyeyi kazandı. Bu çok büyük bir başarıdır. Batı Anadolu illerindeki başarısı da bu başarıyı perçinlemiştir. Manisa’sından Denizli’sine, Akyonkarahisar’ından Kütahyası’na yerel iktidarı eline alan ve bir de Manisa’dan genel başkan çıkaran CHP, bugünlerde zorlanıyor.
Mazbatalarını alarak koltuklarına oturan başkanlar, kendi partililerinin yönettiği belediyelerin bile “borç batağı”nda olduğunu anladıklarında aslında iş işten geçmişti. Şu sıralarda para bulup, yüzlerce çalışanlarının maaşlarını ödemek için kıvranıyorlar. Ücretlerini alamayan çalışanlar alanlarda hak ararken, işten çıkarılanlar da ayrı bir sorun olarak başkanları zorluyor.

Bu “sıklet” daha ne kadar sürer bilemem ama, birçok başkanı personeli ile karşı karşıya getirdiği bir gerçek. İzmir’de seçimlerde bir varlık gösteremeyen, 5 belediyesinden birini zar-zor kurtarabilen AK Parti, şimdilerde kendince bu fırsatı iyi kullanmaya çalışıyor ve seçim sathı mahallinde yapması gereken muhalefeti iş işten geçtikten sonra yapmaya çalışıyor.

AK Parti için, “Atı alan Üsküdar’ı geçti” ama artık yapabilecekleri de sıkı bir muhalefet ve rakipleri CHP’nin açıklarını aramak. Eh, bu noktada da şanslılar. Zira, Genel Başkan Özgür Özel’in, her defasında “liyakat”, “akraba makraba yok” demesine rağmen, sanki bu sözler duvara söylenmiş gibi CHP’li belediyelerde akraba atamalarından geçilmiyor. Tabii ki istisnalar burada da kaideyi bozmuyor.

Ben araştırma gereğini hissetmedim ama AK Partili genç milletvekili Eyyüp Kadir İnan’ın geçtiğimiz gün sıraladığı akraba atamaları yenilir yutulur cinsten değil. Bunlar şimdiye kadar bilinenler, ya bilinmeyenler. Onlar da zaman içerisinde ortaya çıkar elbet. Zira siyaset dünyasında hiçbir şey “sır” olarak kalmaz, kalmayacaktır da.

Hoş tüm bunlar CHP’de de AK Parti ve diğerlerinde yok mu? Elbette var. Ama hedefte CHP olduğu ve büyük bir başarı elde ettiği için, tüm gözler onların üzerinde. Bu da işin doğasında var. Türk siyasetinde bu tür “adam kayırma”, “senin adamın”, “benim adamım” tavırları her zaman var olmuştur, olacaktır da. Bir nevi işin doğası haline getirilmiş bu durum asla yok olmayacaktır.

Benim üzerinde durduğum olay, siyasette kırıcı olunmaması ve vatanın milletin bundan zarar görmemesi. Neticede hepimiz bu milletin evlatlarıyız. Burada yaşıyor, burada kazanıyor, bu vatanın ekmeğini yiyor ve güvenlik içerisinde hayatımızı idame ettiriyoruz. Ben bu açıdan Sayın Özgür Özel ile Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan arasında son dönemde kurulan ikili diyalogdan çok ümitliyim. 
Önce Trump yönetimindeki ABD ile yaşanan derin siyasi-ekonomik kriz, ardından 2 yıl süren pandemi vakası ve halen devam eden Türk ekonomisindeki istikrarsızlık, bir de buna çevremizdeki bölgesel savaşlar eklenince, ülkemizin buna dayanma gücü epeyce zayıfladı. Bu noktada iç siyasetin aktörlerinin birbirini acımasızca eleştirmesi eklenirse artık tutunacak dalımız kalmaz. Buna çok dikkat etmemiz gerekmiyor mu?