Mevlithan, güzel sesli ulvi kadın Ödemişli babaannem Hediye Molla, Hediye Aydınoğlu böyle derdi. 'Rabbim her şeyin helalinden nasip etsin, haram yedirmesin, sonra çıkar fazlasıyla' diye de devam ederd...
Mevlithan, güzel sesli ulvi kadın Ödemişli babaannem Hediye Molla, Hediye Aydınoğlu böyle derdi. 'Rabbim her şeyin helalinden nasip etsin, haram yedirmesin, sonra çıkar fazlasıyla' diye de devam ederdi. Şiar edindim. Bol paraların döndüğü sektörlerdeyiz yıllardır. Beş kuruş geçmedi, şükürler olsun boğazımızdan. Başkasının ayağını kaydırmak, yerini almak. Buralardan gelen haramdır. Çantayla gelenden bahsetmiyorum. Çaylarını bile içmedim. İkram, misafir diye sunulur, sonuç hüsran olunca 'gözüne dizine dursun' denilir. Odamıza girince sanki otel balayı odası. Bir şampanyası eksik. Meyve tabakları, içecekler. Yesen, şişersin, gaz yapar koşamazsın. Görevliye teşekkür eder, geri gönderirdim. 'İstersen maçtan sonra' derdim. Bozulurdu. Göndereni de ortalıkta yok. Maç biter, gelen yok. Bizim meyveler nerde ? Meğer ev sahibi takımı yenilmiş, ondan. İstedikleri sonuç çıkmadı ya. Yemesek bile kenara koysaydık. 'Haram zıkkım olsun' denir, kapılar tekmelenirdi. Sayın hocam gider, satılmış olurduk. Misafirperverlikten değil, menfaat icabı. Kafa boş işlerde.
GÖZÜM YOK VE DE TOK
Lafı şuraya getireceğim. Özellikle adına süper denende, çok paralar dönüyor. 'Kazanıyorlar da veriyorlar' diyeceksiniz. Öyle değil işte. Çok kazanıyor görünen kulüplerimiz, nedense hep batıyorlar. Her göreve gelen 'enkaz devralır', 'borç batağındayız' der. Bu ne yaman çelişki. Futbolumuzun para ile kalkınacağını sananlar çok yanılıyor çoook. Alt yapı hocaları, antrenörler diğer liglerde, asgari ücretli, sigortasız. Buyrun bir çelişki daha. Pasta büyük, yiyeni çok. Hakemlik de yapmış bir menajer 'Toptan anlıyorsun hocam, menajer olsana' dedi. 'Futbolcudan, futboldan anlarım, ama paradan anlamam' dedim. Meğer pek saftirikmişim. Kırk yıldır yazdım, karmalara aldım, haber yaptım, dilden tavsiye ettim, söyledim. Bir yere gelen çok oldu. Hata mı ettim, yoo. Asla. İstek, beklenti, karşılığı olmadan yaptım bu işleri. Katkım olanlara helal-i hoş olsun.
EUROYLA, DOLARLA PRİM
Profesyonel 3.Lig'in bir altı, amatör SAL'ın bir üstü. İki arada bir derede kalan BAL'da öyle paralar dönüyor ki. Şaştım kaldım. Galibiyet karşılığı euro, dolar üzerinden 1500, 2000 nakit, cash para alanı, daha doğrusu vereni var. Üç kuruş için ahalinin birbirine kötü gözle baktığı günümüzde. O meblağı kapmak için takım arkadaşının ayağını kaydıran da çıkar. Antrenmanda, sahada, maçta düşünmek bile istemiyorum. Sekiz takla atar penaltı bekler, faul bekler, beleş penaltı bekler, taca bile itiraz eder, tekme de atar, çaktırmadan hakaret de eder. Cezalar, kartlar gelir. O para var ya o para. Alt tarafı bir oyunda, sporda bile her melaneti yaptırır. Kıskanmıyorum, gözüm yok daha çok kazanın. Olayın olgusu değişti. 'Aldığımı hak edeyimden, musluk bolca akarken küpümü doldurayım'a. Sen önce kuralları öğren, sosyal hayatına yemene içmene dikkat et. Sigara içme mesela. 35'e kadar oyna, zaten kazanırsın. Bu yüksek paralara aldanıp, daha 25'inde veda ediyorsunuz ya. Ona yanırım. Küptekiler de zaten hovardaca harcanıp bitiyor. Elde avuçta bir şey yok. Dımdızlak ortada. Depresyon kapıda.
AYAK KAYDIRMAK DA HARAM
Hakemlere gelelim. Tam traji komedi. Amatör kümedekilere 'cep harçlığı'. Bu hayat güçlüğünde. O da maçlar geçince. Süper hakemlere yağıyor. Ne oluyor ? Bu kez daha fidan hakemler şöhret için, para için . Böyle görüyor, öğreniyor. Ne gerekiyorsa onu yapmaya başlıyor. Oyunu güzel (!) oynuyor, rolünü iyi (!) yapıyor. Hakem de insan. O da küp peşinde. Arkadaşının, kokartsal rakibinin kötü maç yönetmesini ister. Yok demeyin. Ciğerlerini bilirim. Gammazlayanı, dedikodu yapanı da çıkar. Kendi ne yapar ? O anı, o maçı düşünmez. Hak yememek, hata yapmamak, ah almamak. Sonraki muhabbet. Oysa maçı, anı yaşayacağına. Gelecek haftayı düşünür. Nereye gidecek acaba, uzağa mı ? Ah o para var ya. Bir de arkasında dayısı, iteleyeni varsa. Oh ne ala ? Para da ganimet. Maç mı, cesaret mi, etik mi, son dakika penaltısı mı, ilk maç son maç mı, 12.kural mı ? Yandı güzelim keten helva.
FORMAYI, O RUHU BİLENLERE
Süperin altı, ikinci, üçüncü ligler, SAL'ı BAL'ı. Yöneticilerinin gözü hep dışarda olur. İçinden yetişmiş, o şanlı formayı giymişleri göreve getirmezler. İzmir için yazıyorum. Getirilenler hep ordan, burdan. Takım toplama, teknik heyet ısmarlama. Bunda da paranın payı büyük. Tam tersi. Dışardan gelenler, daha çok ister. İçerdekiler zaten gönüllü. Aşkla, şevkle. Formayı, camiayı, havayı, ilacını reçetesini, çaresini devasını bilir. 'Biz de oynayanlar gelemezler' diyen yönetici var. Pişman ettiren de çıkabilir. Hepsi mi öyle ? Yabancılar, ruh, forma bilmeyenler bıktırmadı mı ? Bıkmadınız mı hala ? Biri iki isim söylesem şahlanacak takımlar var. Hoş. Bana da soran yok. Her şeyi kendileri biliyor. Ah bir de bilseler.
BARİZ GOL ŞANSI, OLMAZ
Kesin, net, oluşmuş, olmuş, sonuçlanmış demektir, bariz. Olma şansı mı olur ? Mantıksız, saçma. Tee top orta sahada, kaleci karşısında. Onunla karşılaşmadan. Hoop 'bariz gol şansı' yorumu. Nerden biliyorsun gol olacağını. Müneccim misin ? Yol uzun, kale uzak. Boş kaleye atamayanı da çok. Hani barizdi ? Şans da netlik yok, olma ya da olmama olasığı var. Zıt iki ifade, üç kelimede. 'Gol olabilme fırsatı' şu şekilde olur. Kaleci gibi atlar topu eliyle çıkartır. Kale boş, önü açık tam topa vuracağı sırada, ayakta ise bacağından tutarsa. Kafayla vururken, omuzdan çekerse, belden sarılırsa, iterse. Düşmesi gerekmez, ayakta da olur herşey. Futbol ayakta oynanır, yatarak değil.
BOSTANLISPOR'DAN PSİKOLOG
Güzel haber. Spor kulüplerine takımlara 'Psikolog şart' diye yazdık defalarca. Korona darbesi, çağın getirdikleri şart ötesi oldu. İzmir'in gururu, yüzakı, medar-ı iftiharı Bostanlıspor psikolojik destek sağlayacak. Fair-Play ödüllü emektar gazeteci, kulübün başkanı Avni Erboy üstadım, Karşıyakalı tüm sporcuları beklediklerini söylüyor. Telefon numarası da bıraktı. 0 544 735 19 12'dan randevu alabilirsiniz. Destek şart, para çok para az, korona kapıda. Aman diyeyim, daha kötüye gitmeyelim. Avni müdürüm ben de gelebilir miyim ?
İZLEMEYE 24 GÜN KALDI
Önceleri, takımımız yoktu, hakemimiz vardı. Sonrasında, takımımız vardı, hakemimiz olmadı. Şimdi. Hem Milli takımımız yok. Hem de hakemimiz. Hiçbir zaman da aynı zamanda hem takımımız hem de hakemimiz olmadı, zaten. İzleyiciyiz sadece. Emeği geçenleri kutlarım. Dünya Kupası'na 24 gün kaldı. TV'den izleriz gari. Bize de o düştü usta.
FOTOĞRAFLARLA ANILAR
Efsane sporcular, üstatlar, rahmet istedi. İki fotoğraf, 50-60 yıl öncesinden. Kimler yok ki. İzmir Karması, yurtdışına maça gidecekler. Tertemiz yüzler. Dünya Kupası'nda ilk kez düdük çalan, şimdi mumla aradığımız Doğan Babacan, Karşıyaka'da oynadı. Altınordu'nun efsanesi Memduh Gezer. İzmirspor'dan başka bir takıma gitmem diyen. O kadar teklife rağmen de gitmeyen Tarık Gençay. Efsane üstatlar. Kitaplarıyla büyüdüğüm Orhan Kemal. Sesiyle, kişiliğine hayran olduğum Halit Kıvanç. Oyunlarıyla, yazılarıyla büyüdüğüm Haldun Taner. 1964'den. Sporculuk ve yazım hayatıma yön verenler, emeği geçenler, Allah razı olsun. Adlarını bulamadığım borsada değil, arsada oynayan gerçek sporcular. Yazan çizen gerçek üstatlar. Önce parayı değil. Önce insanı düşünenlere. Selam olsun, rahmetle, şükranla, minnetle.