İncelediğimiz pek çok keyfi durum haricinde pek çok mecburi gerekçe de göze çarpıyor. Daha ziyade vakıf olduğumuz alan İzmir olduğu üzere, imar alakalı pek çok aksaklığa da bölgemizden örnekler verebi...
İncelediğimiz pek çok keyfi durum haricinde pek çok mecburi gerekçe de göze çarpıyor. Daha ziyade vakıf olduğumuz alan İzmir olduğu üzere, imar alakalı pek çok aksaklığa da bölgemizden örnekler verebiliriz. Manisa–İzmir 1/100.000 binlik imar planlarının Bakanlık nezdinde yapıldığı, ancak alt planlarının tamamlanmadığını biliyoruz.
Yaklaşık 5 milyonluk kent olan İzmir iline ait 1/25.000 lik imar planları halen tamamlanamamış durumda. 1/5000 bin ve 1/1000 lik planlarda devam eden inşai faaliyetler 100 binlik planlara göre devam ediyor. Ayrıca bu ölçekteki imar planları paftalarına, yasada olması gerektiği gibi “Fay Haritaları” da işli değil. Birçok bölgede 40 yıl evvel Bayındırlık Bakanlığı varken tanımlanmış, güncellenmemiş, plan notları kullanılıyor.
Örneğin Çeşme gibi turizm ilçelerinde sahilleri çevreleyen büyük bölgeler sözde turizm gelişim alanları olarak kaydedilmiş. Ancak, 40 yılda oluşmuş mevcut yapılaşmaya da, devam eden inşaatlara da baktığımızda turizm gelişim ile bir alakasının olmadığını görüyoruz. Yazlık konutlardan oluşan siteler ve son dönemlerde artan rezidans yapılaşması şeklinde devam ediyor.
Turizm tesis sayısı artmıyor. Turistik işletme, turizm konaklaması ve yatak kapasitesi artmıyor. Var olan turizm işletmeleri, 12 aylık bir turizm dinamiği yaratılmadığı ve az sayıda oldukları nedenle, yaz aylarına takılı kalan deniz-güneş- kum turizmine endeksli sezona sıkışıyor, tüm yıl boyu oteller kapalı kalıyor. İnşaat- emlak sektörünün tek lokomotif olarak piyasayı yönettiği ilçede ne turizm ekonomisinden ne tarım ekonomisinden söz etmek mümkün.
Devam eden tarımsal faaliyetler ne ilçe için ne de ülke adında ekonomi veya katma değer üreten bir sektör olmanın çok uzağında, az sayıdaki çiftçi için bireysel geçim kaynakları ya da kimi varlıklı kişiler açısından hobi faaliyetleri şeklinde devam ediyor. Çeşme ilçesine ait endemik ürünler, Antalya’nın Rusya’ya, Avrupa’ya ihraç edilip ülkemize ekonomi kazandıran narenciyesi, Bergama’nın kurutulmuş, taze veya salça yapılmış domatesi olmaktan çok uzak.
Yalnızca villa üretimine odaklanmış ilçe içinde tarımla uğraşmak, tarımsal işletme kurmak, çalışan istihdam etmek de bir o kadar imkansız. Tarımsal alanlarda “Tarımsal Koruma İmar Planı” yok. Çalışanınızı istihdam etmek için, şehir merkezinde villa kiralamanız gerekiyor. 2014 te yürürlüğe giren Büyükşehir Yasası, ilçeleri il merkezi yönetimine, ilçelerdeki mahalle ve köylerin yetkisini ilçe yönetimine bağladı. İlçe merkezinden ve merkezi yerleşkelerinden çok uzak mesafelerde bulunan ve tarım yapan köyler merkezin mahalleleri oldu.
Mahalle tanımının hiçbir özelliğini taşımayan kırsal alanlar, aynı zamanda plansız alan. Herhangi bir imar planı, imar durumu, planı ve plan notu bulunmayan alanlar. Bu nedenle çoğunda imar yolu dahi yok ve halihazırda insanların tarlaları üzerinde zaman içinde intikal kullanılarak şekillenmiş kadastral yollar kullanılıyor. İlçenin mahallesi statüsü karşısında bu kırsal bölgelerde 2006 yılında revize edildiği şekliyle yürürlükte olan Sit dereceleri geçerli.
Doğal 1-2 ve 3 tanımıyla korunması amaçlanmış ve bu hedefle 2863 sayılı yasa ile Sit ilan edilmiş bölgeler, aynı zamanda 5403 sayılı Tarım Arazileri Koruma Kanununa tabi. Hiçbir ölçekte imar planı bulunmayan, imar ve iskan dışı bu alanlar köy veya kırsal alan değil mahalle kabul ediliyor.