Gün içerisinde verdiğimiz kararları düşünerek, yetişkin bir insanın bir günde kaç defa karar verdiğini tahmin edebilir misiniz? Hepimizin aşağı yukarı bir tahmini vardır elbette; fakat hiçbirimiz yetişkin bir insan beyninin günde ortalama 35 bin defa karar verdiğini söyleyecek kadar durumun farkında değilizdir. Basit günlük seçimlerden karmaşık ve stratejik kararlara kadar her şey, bu sürecin bir parçasıdır. Karar verme, bir dizi seçenek arasından birini seçme süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç, problemin tespiti, karar kriterlerinin belirlenmesi, seçeneklerin değerlendirilmesi, nihai bir seçimin yapılması, kararı uygulama adımlarını içerir. Karar verme, hem bilinçli hem de bilinçsiz olarak gerçekleşebilir ve çeşitli bilişsel süreçler tarafından yürütülür. Rutin olarak aldığımız kararlar, basit düzeyde hızlı bir süreci kapsayan genellikle düşük risk taşıyan kararlardır. Örneğin, ne giyeceğinize veya ne yiyeceğinize karar vermek. Stratejik kararlarımız ise, uzun vadeli etkileri olan ve daha fazla bilişsel süreç gerektiren kararlardır. Hayatımıza olan etki alanı büyük olan bu kararlar, işlevsel olmadığında bazen büyük bedeller ödememize sebep olabilmektedir. Belirsizlik ve riskli durumlarda olası sonuçların tahmin edilmesi zordur. Doğru ve işlevsel kararlar alabilmek, birçok önemli beceriyi de beraberinde getirmesi gereken durumları barındırır. Bilişsel süreçler incelendiğinde, muhakeme yapmayı (karar verme süreçlerini) etkileyen; olasılıkların hesaplanması, tutarlılık, psikolojik uygunluk, gerçeğe uygunluk gibi psikolojik faktörlerle karşılaşılmaktadır. Karar verme sürecinde, sağlıklı işleyen psikolojik mekanizmalar daha az sürede daha doğru kararların alınmasını mümkün kılmaktadır.

KİŞİLİK FAKTÖRÜ

Kişilik faktörünün de birçok bilişsel beceride önemli olduğunu biliyoruz. Karar verme süreçlerinde farklı kişilik yapıları, alternatifleri değerlendirme ve yorumlama konusunda farklılıklar gösterirler. Yapılan araştırmalar emredici, analitik, kavramcı ve davranışsal olmak üzere 4 farklı karar verme tarzı ortaya koymuştur. Emredici karar verme tarzında, rasyonel düşünceyle karakterize belirsizliğe tahammülü olmayan bir karar verme sürecinden bahsedebiliriz. Emredici karar verme tarzına sahip bireyler daha hızlı kararları daha kısa sürede alabilirler. Analitik karar verme tarzında, rasyonel düşünme tarzının belirsizliğe karşı hoşgörü ile birleştiğini görürüz. Bu karar verme sürecinde, bireyler karar vermeyi etkileyebilecek gerekli gördükleri her türlü bilgiye ulaşmayı hedefler, seçenekleri özenle değerlendirirler. Kavramcı karar verme tarzında, olaylar tüm alternatifleriyle detaylıca değerlendirilirken; karar verme süreci, uzun bir dönemi kapsar. Son olarak davranışsal tarzda karar verme ise, değerlendirme yaparken sezgisel bir yaklaşımı benimseyen fakat belirsizliğe tahammülü olmayan bir karar verme tarzı olarak karşımıza çıkar.

SEZGİSEL (HEURİSTİK) YAKLAŞIM

Karar verme sürecinde, bilişsel olarak işlenmesi gereken veri miktarı fazla olduğunda yapılacak seçim güçleşir, hatta kararsızlığa yol açar. Tüm verileri değerlendirip, kıyaslayıp seçim yapmak zaman anlamında büyük bir maliyete sebep olmaktadır; bu nedenle, karar verme sürecini
hızlandırmak için olayla ilgili temel veriler üzerinde yoğunlaşırız. Buna sezgisel (heuristik)  yaklaşım diyoruz. Sezgisel yaklaşım, geçmişte kazandığımız deneyimlerin etkisinde kalarak bulunan ya da olayları birbiriyle ilişkilendirme yoluyla varılan çözümleri kapsamaktadır. Sezgilerimiz, kimi zaman hatalı kararlar almamıza neden olsa da, sezgisel yaklaşım en sık başvurduğumuz karar verme yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır.