“İnsanlardan nefret etmiyorum, sadece onlar etrafımda olmadığında daha iyi hissediyorum” demiş, Charles Bukowski…
Aslında çok sevdiğim ve genellikle gerçek olduğuna inandığım bir söz bu…
Hangimiz ka...
“İnsanlardan nefret etmiyorum, sadece onlar etrafımda olmadığında daha iyi hissediyorum” demiş, Charles Bukowski…
Aslında çok sevdiğim ve genellikle gerçek olduğuna inandığım bir söz bu…
Hangimiz kalabalıklar içerisinde yalnız kaldığını düşünmüyor?
Hangimiz en yakınlarının bile genellikle kendisini anlamadığından dert yakınıyor?
Ve soruyorum…
Hangimiz en ufak sevincini veya derdini paylaşmak için sıcak bir çift avuç aramıyor?
Kısacası;
Evet, Bay Bukowski…
O kadar haklısınız ki…
***
Makinist, düdük çal - Başlıyoruz!
2020! Kuzum, siz ne yapıyorsunuz?
(Bana göre) Geçtiğimiz 4 sene fragman olarak izlediğimiz bütün felaketler adeta bir araya geldi ve Oscarlık bir korku filmi gibi daha ilk aydan bize kendini izletmeye başladı.
En umursamaz görünenlerin bile gece uykularının kaçtığına ‘adımın Semra olduğu kadar’ eminim!
Tabii ki canımız çok yandı, adeta içimiz kavruldu…
Kayıplarımızın hepsine Allah’tan rahmet, bütün yaralarımıza da baş sağlığı diliyorum. Dualarımız üstünüze bir yağmur gibi yağsın…
Bu yaşananların ardından düşündüklerimi, hislerimi, bugüne kadar yaşadığım deneyimlerden kendi çapımda edindiğim ufak tefek yaşam tecrübelerimi sizlerle paylaşmak istedim…
Yaşadığınız en şiddetli fırtınaları hatırlayın…
En yüce dağların ucuna geçip kendinizi binlerce kez aşağıya attığınız,
Avuçlarınızı bile bile kanattığınız,
İçinizdeki yangınla 7 farklı kıtadaki bütün insanları terletebileceğinizi hissettiğiniz o günleri…
Şimdi de hemen sonrasını düşünün:
Okyanusta boğulurken bir solukluk hayat bulup onun verdiği yetkiye dayanarak ‘DEVAM’ ettiğiniz,
Her gece acılara sarılıp da hemen ardından ‘Artık bitti’ dediğiniz günleri düşünün…
İlginçtir ki her defasında yola yeniden başlayacak kadar cesaretlendiğiniz günleri…
Soruyorum sana
En güzel gökkuşakları en şiddetli fırtınaların ardından ‘Yahu ne güzel de tırstınız’ dercesine gülümsemez mi?
Gel kız Nebahat, bugün Polyanna olacağız…
Ben bu yılın çok şey öğreneceğimiz,
Daha da güçleneceğimiz,
En sonunda da yeniden sağlığımıza, mutluluğumuza ve bize verilen nimetlere şükretmeyi bileceğimiz bir yıl olacağına inanıyorum.
Ve en nihayetinde küllerinden doğan bir Anka kuşu gibi, güneşe doğru zaferlerimiz olacak bizim!
İnanıyorum…
***
Not: Haydi biraz kitap okuyalım da havamız değişsin…
Bu hafta önerim Debbie Ford’tan Cesaret- Korkunun Üstesinden Gelmek ve Özgüven Geliştirmek
Debbie kendi yaşamındaki ilişkilerle başa çıkmada kullandığı korku esaslı bir yaklaşımdan cesur, kendinden emin bir kadına dönüşmesini etkili bir dille anlatıyor. Onun engin tecrübelerini okurken, kendi hayatınızdaki zorluklarla yeni ve daha gücü, özgüveni ve elbette cesareti ışığında kendinizi giderek daha donanımlı hissetmeye başlayacağınızı garanti edebilirim.