Korona'dan MSP ile korunuruz
Gecemiz, gündüzümüz korona virüsü oldu. Bir olan vaka sayımız, cumartes itibariyle 6'ya yükseldi. Toplum olarak adeta travma halindeyiz. Koronayla yat...
Korona'dan MSP ile korunuruz
Gecemiz, gündüzümüz korona virüsü oldu. Bir olan vaka sayımız, cumartes itibariyle 6'ya yükseldi. Toplum olarak adeta travma halindeyiz. Koronayla yatıp koronayla kalkıyoruz. Tek konu üzerinde konuşuyoruz. Hepimizin tek gündem maddesi var.
Bir anda ülkemizin de gündemi değişiverdi. Artık dolardaki artışla ilgilenmiyoruz. Petrol fiyatları düşmüş, umurumuzda değil. Korona virüsünün bıraktığı iz ve yaşattıkları ileriki aylarda başka bir şekilde kendini hissettirecek gibi...
Burada bir konuya dikkat çekmekte fayda var. Korona vakası bize MSP yani 'Milli Sağlık Politika'mızın olmadığı gerçeğini de gösterdi.
Sanıyorum bu konu ileride masaya yatırılacak, tartışılacaktır.
Biz Türkler, Osmanlı Dönemi'nde de, Kurtuluş Mücadelesi döneminde de birçok sağlık sorunu ve bulaşıcı hastalıklar ile baş etmiş bir milletiz.
Eli silah tutanlar, cephede düşman ile burun buruna mücadele ederken, beri taraftan da bulaşıcı hastalıklar, düşman kesilmişti. Nüfusun yarısından fazlası sıtma ile mücadele ediyordu. Anadolu’da 3 milyon insanımız, trahomlu olup yöre halkının ‘değnekli insan, değneksizden çok’ deyimleri ile doğal afetin vehametini ortaya seriyordu.
Atatürk, ‘milletimizin sıhhatinin korunması ve güçlendirilmesi, ölümlerin azaltılması, nüfusun artırılması, toplumsal ve bulaşıcı hastalıkların tesirsiz hale getirilmesi ve bu suretle millet fertlerinin dinç ve çalışmaya kabiliyetli sağlam bir bedene sahip olarak yetiştirilmesi şarttır’ diyerek insan sağlığını ön planda tutup Cumhuriyetimizi dahi kurmadan önce TBMM’nin hemen ardından Sağlık Bakanlığını hayata geçirmişti.
Dr. Adnan Bey, ilk Sağlık Bakanımız olmuştur. Bir göz oda, bir kuru sandalyeden ibaret bakanlığımız, savaş koşullarında dispanser ve senatoryumlar kurmuş, bulaşıcı hastalıkları baskılamayı başarmıştır.
Dünya küremizde çeşitli salgın hastalıklar görülmüştür. İspanyol gribi, salgınların en korkuncu olmuştur. 100 milyon insanın ölümü ile sonuçlanmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk de İspanyol gribine yakalanmış, Samsun’a çıkmadan önce Beşiktaş’taki evinde hastalık nedeniyle tedavi olmuş ve atlatmıştır.
Pandemi (salgın hastalık) olarak kabul edilen Covid-19'un Çin’in Wuhan şehrinde görülmesi ile birlikte başlayan ve dünyamızı etkisi altına alan virüs bize uğramış gibi görünüyor. Bazı bilim adamlarının yüzde 55/60'ımızın enfekte olduğumuzu ve hastalığı atlattığımızı söylediklerini de unutmayalım.
Uzmanların söylediğine göre, hastalığın Çin’de tavan yaptığı 10 Şubat’ta 108 kişi yaşamını kaybetti. Aynı gün, 26 bin 283 kişi kanserden, 24 bin 641 kişi kalp hastalıklarından, 4 bin 300 kişi ise diyabetten yaşamını yitirdi.
Bu da bizim hastalığın köpürtüldüğünü de aklımıza getirmiyor değil. Bill Gates yakın geçmişte katıldığı televizyon program ve röportajlarında pandemiyi dile getirip insanlığın küresel bir salgına hazır olmaları ve aşılanması gerektiğini vurgulamıştı. Bill Gates ve eşi Melinda Gates’ın birlikte kurdukları vakıf (Bill&MelindaGates Vakfı) Afrika’da çocuklar üzerinde bir aşı kampanyası başlattı.
Sonuç ne mi oldu?
Bill Gates, binlerce Afrikalı çocuğu felç etti. Biz ne yapacağız?
Korku ve paniğe mahal vermeden, dünyanın sonu gelmiş gibi marketleri talan etmeden, bu virüsü oportünizme (fırsatçılık) çevirmeden sağ duyu ve metin kalarak, kişisel hijyenimize dikkat ederek, çeşitli vitamin ve mineraller ile bağışıklık sistemimizi güçlü tutup, hayatımızı yaşamaya devam edeceğiz.
Milli aşı üzerinde çalışacak, Milli Sağlık Politikamızı oluşturacağız. Sağlıcakla kalın…