Elazığ doğumlu. Gakkoş yani.
Bilmeyenler için yazmak lazım. Gakkoş; kardeş, ağabey, amca, kendini bilen yiğit, mert, delikanlı demektir.
İlk ve ortaokulu Gaziantep'te, liseyi ise Van'da okudu. Van L...
Elazığ doğumlu. Gakkoş yani.
Bilmeyenler için yazmak lazım. Gakkoş; kardeş, ağabey, amca, kendini bilen yiğit, mert, delikanlı demektir.
İlk ve ortaokulu Gaziantep'te, liseyi ise Van'da okudu. Van Lisesi'ni birincilikle bitirdi. NATO bursunu birinci olarak kazandı. İngiltere'de dil eğitimi aldı. Hacettepe Tıp Fakültesi'ne girdi. Halk Sağlığı Uzmanı oldu. Cüzzam Hastanesi'nde Başhekimlik yaptı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Bölümü'nü de bitirdi. Gazetede tıbbi ve politik köşe yazdı.
Kimden mi bahsediyorum. Prof.Dr.Ahmet Saltık'tan...
Aslında onu korona salgını ile ekranlarda sıkça görmeye başladık. Gazetelerde de demeçlerini okuduk. Kendisini izleyen ve okuyanlara, en yalın ve anlaşılır bir dille birikimlerini, bildiklerini, tecrübelerini bir Gakkoş edasıyla anlattı, paylaştı. 'Gözünü budaktan, sözünü dudaktan' hiç esirgemedi. Doğru bildiği neyse sadece onu söyledi. Bazen övüldü, bazen de eleştirildi.
Korona virüs nedir? diye sordum, çoğumuzun bilmediği;
- “Virüs, bakterilerden çok daha basit yapıda boyutu 100 nanometre, bir mikronun onda biri, yani milimetrenin önce milyonda birini düşünelim, bunu da ona bölelim yani bir milimetrenin on milyonda biri” diye yanıt verdi.
- “Çıplak gözle görülmesi hayal ötesi. Mikroskopla, ışık mikroskobuyla dahi göremiyoruz. Ancak, elektron mikroskobuyla görebiliyoruz” diye ekledi.
Yani yaşıyor diyemiyoruz. Ölüyor diyemiyoruz ve göremiyoruz…
Korona Ailesi'nden olan bu virüs geçirdiği bir mutasyonla çok hastalık yapabilir, çok yayılabilir... Çok öldürücü olma nitelikleri kazandı. Dünyaya büyük bir hızla yayıldı.
Saltık’ın dediği gibi; bu virüs, mutasyon geçirerek, bu model hastalık yapma özelliği kazandı. Şimdilerde bir yandan da keşke tersine bir mutasyon geçirse de, hastalık yapma ve yayılma yeteneği azalsa diye umut ediyoruz.
Çözüm, bilimsel ve akılcılıktan ayrılmamakta…
Prof.Dr.Ahmet Saltık, “Türkiye'nin kurullara değil, kurumlara sahip olması lazım. Kurum olmadığı için kurul oluşturuluyor. Virüse karşı bir ilaç ve aşı geliştirmemiz mümkün değil. BSL4 bu donanımda biyoloji laboratuvarımız yok. Bunun için de aşı ve ilaç üretimi yapamayız” diyerek acı bir gerçeği gözler önüne serdi.
Korona virüs’ten ve ileride yaşanabilmesi mümkün olan bu tür salgınlar için, yönetimsel açıdan özerk, bilimsel, özgür, şeffaf ve saydam kurumlara ihtiyacımız olduğuna dikkat çekti.
Yani, salgın hızlanıyor. Eldeki antiviral ajanlar çok fazla etkili değil. Aşı için bir garanti ve güvence yok. Uzun yıllar geliştirilemeye bilinir. Bu hastalıkla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekebilir. Virüs, negatif bir evrim geçirirse hastalık yapma yeteneği, doğada yaşama yeteneği yok olursa dünyamızdan çekip gidebilir…
Maske konusunda da Prof.Ahmet Saltık, TSE’nin yani Türk Standartları Enstitüsü’nün asgari ölçüde standart belirlemesinin önemine değindi, maskelerin ölçülmesi ve denetlenmesinin de şart olduğunu söyledi.
Market ve alışveriş merkezlerinde ise ‘Tek Yönlü Trafik’ uygulamasına geçilmesini ifade etti. ‘Altın Anahtarın İnsanlararası Uzaklığı Attırmak’ olduğunu belirtti…
İşimiz zor görünüyor…
Önce millet olarak birbirimize kenetlenmeliyiz, ardından da küresel işbirliğine ihtiyacımız var.