Burdur'da akademisyenler, kolon kanseri hücreleriyle savaşabilen yeni bir özüt keşfetti. Kara mürver meyvesinin özütünü bileşenlerine ayırarak, bu bileşenlerin kanserli hücreleri öldürdüğünü ortaya koyan bilim insanları, ülkemizin birçok bölgesinde yetişen bu meyvenin, kolon kanseri tedavisinde kullanılabileceğini belirlediler.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde en sık görülen kanser türleri arasında yer alan kolon kanseri, özellikle erken teşhis edilmediğinde yüksek ölüm riskine yol açan bir hastalık olarak dikkat çekiyor. Son yıllarda daha genç bireylerde de görülmeye başlanan bu kanser türü, sindirim sisteminin kalın bağırsak kısmında gelişiyor. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hulusi Dinçoğlu ve ekibi, 2023 yılı Şubat ayında, antioksidan ve bağışıklık sistemi düzenleyici özellikleriyle bilinen kara mürver meyvesi üzerinde çalışmalar yapmaya başladı.
Prof. Dr. Dinçoğlu ve ekibi, geliştirdikleri özel sentez yöntemleri ile kara mürver meyvesinin bileşenlerini saf olarak özütleyerek bu bileşenlerin kolon kanseri hücrelerine karşı öldürücü bir etkisi olduğunu kanıtladılar. Elde edilen bu bulgu, kara mürver meyvesinin kolon kanseri tedavisinde kullanılabilme potansiyelini ortaya koyuyor.
TÜBİTAK destekli çalışma hakkında bilgi veren Prof. Dr. Dinçoğlu, “Kara mürver meyvesindeki 'antosiyaninler' bileşiklerinin kansere karşı etkisini araştırdık. Geliştirdiğimiz yenilikçi ve yeşil teknolojiyle, meyvedeki kansere karşı etkili bileşenleri saf bir şekilde özütleyebildik. Elde ettiğimiz veriler, bu bileşenlerin kolon kanseri hücrelerine karşı öldürücü etkiler gösterdiğini ortaya koydu” dedi.
Kara mürver meyvesinin Burdur ve çevresinde doğal olarak yetiştiğini belirten Prof. Dr. Dinçoğlu, bu meyvenin son zamanlarda sağlık alanındaki olumlu etkileri nedeniyle büyük ilgi gördüğünü ve ülkemizde de bu bitkinin yetiştirilmesiyle ilgili çalışmaların artacağını ifade etti.
Çalışmalarını tamamladıklarını ve artık deney ve üretim aşamalarına geçeceklerini belirten Prof. Dr. Dinçoğlu, “Şu ana kadar olumlu sonuçlar elde ettik. Bundan sonraki aşamada deney hayvanları ve insan çalışmalarına geçeceğiz. Eğer bu aşamalarda da başarılı olursak, endüstriyel işbirlikleri ile bu ürünün geliştirilmesi hedefleniyor” şeklinde konuştu.