Türk Medeni Kanunu ile evlenen kadın eşinin soyadını almakta idi. Aradan geçen zaman içinde kadının çalışma hayatının içine girmesi, çalıştığı süreçte ürettiklerini eşinin soyadını taşıyarak üretmesi, örneğin kitap yazması, makaleler yazması, mesleğini icra ettiği muayenehane, büro gibi mekanlar açması, iş hayatında bu isim ve soy isimle tanınması söz konusu olmaktaydı. Ancak olası boşanmalar neticesinde, kadının evli olduğu ve eşinin soyadını taşıdığı dönemde çalışma hayatında tanınmış iken, birden bire soyisim değişikliği ile tanınmaz hale gelmesi ve bu nedenle de emeklerinin boşa gitmesi durumu söz konusu olmaya başlamıştı. Bu da hem maddi hem manevi yıkımlara neden olmaktaydı.

Hatta yalnızca bu yıkımdan korunmak için, eşinin izni veya mahkeme kararı ile boşanmış olduğu için hiç tercih etmese de eski eşinin soyadını taşımak zorunda kalmaktaydı. Bu bile bir sürü prosedür ile gerçekleşebilmekteydi.

Oysa, doğduğu andan itibaren taşıdığı soyadını taşımak en doğal hakkı olmalıydı. Bu hem erkek hem kadın için vazgeçilmek bir hak olmalıydı.

EVLENSE BİLE

Kadın evlense bile kendi ailesinden gelen soyadını da taşıyabilme konusunda senelerce mücadele verdi ve sonunda bir yasal düzenleme iki soyadını taşıyabilmeye olanak sağladı. Ancak, kadın iki soyadı değil, yalnızca kendi ailesinin soyadını taşıyabilmenin de olanaklı olmasını istiyordu. İstanbul 8. Aile Mahkemesi tarafından evlenmeden önceki soyadının kullanılmasına izin verilmesi talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varılarak ilgili maddenin iptali talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunuldu.

Anayasa Mahkemesi de kendi soyadını kocasının soyadıyla birlikte kullanabilmesine ilişkin 4721 Sayılı Kanun’un 187. maddesinin birinci ve ikinci cümlesinin iptaline karar verdi. Kadının evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra da tek başına kullanılmasının olanaklı olması, aksi uygulamanın eşitlik ilkesini ihlal ettiği gerekçesine dayandırılan karar 22/2/2023 Tarihli ve 2022/155 E., 2023/38 K. Sayılı kararı 28.04.2023 tarihinde Resmî Gazete’de yürürlüğe girdi.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’ndaki 187. Maddesi’nde iptal edilen düzenleme şu şekildeydi:

Madde 187- Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.”

Sonuç olarak bu iptal kararı ile “kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” ifadesi de iptal olduğundan, kadının evlilik yoluyla artık eşinin soyadını alması olanaksızlaştı. Evlilik yoluyla iki soyisim taşıyan kadınların durumunun ne olacağı ve evlenme ile eşinin soyadını da tercih edebilecek kadınların bu tercihi kullanma olanaklarının olabilip olamayacağı gibi bir sorun ortaya çıktı ve bir yasal boşluk oluştu.

Dokuzuncu Yargı Paketi adıyla anılan torba kanunda 15. Madde ile şöyle bir öneri yer almakta olduğu görülmekte:

Madde 187- Kadın evlenmekle kocasını soyadını alır. Şu kadar ki; kadın evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Kadının soyadı, kendi soyadı ile önceki kocasının soyadından oluşuyorsa kadın bu soyadlarından sadece birisini evleneceği kocasının soyadının önünde kullanabilir”

Torba kanun aynen yürürlüğe girecek olursa; Böylece yine önceki uygulamaya dönülmüş gibi oldu. Peki, bu iptal süreci sonrasındaki yeni düzenlemeye kadar geçen sürede, evlendiği halde yalnızca kendi soyadını taşıyan kadınların durumu ne olacak?

İşte bunu uygulamada yargılama süreçleri geçirecek olaylar olursa takip edip, göreceğiz. Kazanılmış hak olması nedeniyle, eşinin değil, ailesinin soyadını taşıyan kadınların kazanılmış haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.