Aslında her şey Alaçatı’da başladı.
İstanbul’dan bunalan ünlü takımının kafa dinlemek için Çeşme tarafına kaçtığı günlerde…
Başlangıç masumdu…
Gelenler huzur arıyordu sadece…
Ne zaman ki burada bu...
Aslında her şey Alaçatı’da başladı.
İstanbul’dan bunalan ünlü takımının kafa dinlemek için Çeşme tarafına kaçtığı günlerde…
Başlangıç masumdu…
Gelenler huzur arıyordu sadece…
Ne zaman ki burada buldukları huzuru ve mutluluğu herkesle paylaştılar…
O da yetmezmiş gibi fotoğraflarını magazin sayfalarına servis ettiler…
Arkasından bir akın başladı ki şaşarsınız…
İpini koparan kendini Alaçatı’ya ve Çeşme’ye atar oldu.
Elbette ki buraların güzelliklerini görmek ve yaşamak herkesin hakkı.
Buna kimsenin itirazı olamaz.
Ama bu geliş pek masum olmadı.
Cebine parayı koyup Alaçatı - Çeşme yollarına koyulanlar İstanbul’daki alışkanlıklarını buralarda da sürdürmek istediler.
Ticari bir deyimle bir talep oluşturdular.
Ekonomide talebin karşılığı ne; Arz.
Alaçatılı ve Çeşmeli de paralı konuklarını memnun edebilmek için isteklerini sunma yolunu seçti.
Yeniler, eskilerden paralı ve bonkör olunca, doğal olarak alışkanlıklar da değişime uğradı.
Mekanlarda menüler, fiyat etiketleri değişti, müşteri seçicilik başladı.
İzmirli’nin hafta sonu tatili için ayırdığı bütçe kadar bahşiş saçanlar baş tacı edildi…
Sonrası malum…
Bizim Alaçatı resmen olmasa da şeklen İstanbul toprağı oldu.
Yaşam biçimiyle, müşteri profiliyle, vitrinleriyle, İzmir’den koptu gitti.
İstanbullu Alaçatı’nın sahibi, doğma büyüme İzmirli turiste döndü…
Bunlar hepimizin bildiği şeyler…
Malumun tekrarı…
Mesele; Alaçatı’da başlayan işgalin İzmir’in her köşesine yayılması.
Eğer İstanbullu gelip İzmir koşullarında yaşasa sıkıntı yok.
Sıkıntı, kentin İstanbulluyu memnun edebilmek uğruna İstanbul’a benzemeye başlaması.
Oysa İzmir’i cazip kılan kendine özgü özellikleri.
Her şeye ve her yere kolay ulaşılır olması, öcünde Ege kültürünün yatması.
Şimdi bakıyorum da pek çok işletme İstanbullu kendini burada yabancı hissetmesin diye elinden geleni yapıyor.
Emlak fiyatları almış başını gidiyor.
Bir liralık arsanın fiyatı olmuş 5 lira.
“Neden?” diyorsun cevap hazır;
“İstanbul’da müşterisi hazır…”
Ama fiyatlar bu kentin koşullarına göre ulaşılmaz hale gelince, bu kentte doğup büyüyen insan bu kentte yatırım yapamaz hale geliyor.
Bırakın yatırımı, nefes almakta bile güçleniyor.
Biliyorum artık çok geç…
Ben yine de hatırlatayım;
Bırakın İzmir, İzmir olarak kalsın iyi mi?