İsrail’in Hamas Lideri İsmail Haniye’yi gittiği İran’da konakladığı adresi tespit edip nokta atışıyla şehit etmesi. Lübnan’da Hizbullah taraftarlarının kullanılan ‘çağrı cihazlarını toplu olarak patlatması, bir gün sonra el telsizleri üzerinden aynı saldırıyı gerçekleştirmesi sonucu 37 kişinin ölmesi, 2.700 kişinin yaralanmasından sonra sırada cep telefonları mı var? Teknolojinin her geçen gelişmesi, artması ve biz insanlar teknolojiden yararlanır olduk…

       Cep telefonunun kablosu yok ancak yüksek teknolojiyle bal gibi dinleniyor. Dahası cep telefonu sayesinde nerede olduğunuz noktasına kadar saptanabiliyor. Lübnan’da iki gün üst üste binlerce iletişim cihazının uzaktan eş zamanlı patlatılması, cep telefonları dâhil, tüm iletişim cihazlarına, endişeden öte korkuyla bakılmasına neden oldu. Belli oldu ki bu bağlamdaki sorgulama her düzeyde sürecek. Sorgulama bir yana önlemlerde, çok yönlü düşünülerek alınacak…
       İnternet, neredeyse kendinizi rahat hissetmenizin sonrasında içine düşülen uluslararası bir bilgi kapma tuzağı. 24 yıl önce ASAM-Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi yayınlarından “siber istihbarat” isimli bir kitap yayınlanmıştı o kitapta…

       “Teknolojik istihbarat bilgisayarlı ve uydulu istihbarat kavramları indeksi yaratılsa, istisnasız olarak görülecektir ki üzerinde en çok kafa patlatılan tartışılan ve kalem oynatılan konu ECHELON olmuştur. ECHELON en basit tanımıyla arkasını yüksek teknolojiye dayamış bir istihbarat sistemidir. Arkasında duran ülkeler-başlangıçta beş tane. Bu beş büyük ülkenin imzasını taşıyan ilk adımlar Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada tarafından atılmış…

        Askeri olmayan hedefler için geliştirilen sistem, hükümetler, organizasyonlar, iş dünyası ve sanal olarak her ülkedeki kişiler ve bunların arasındaki dünyanın herhangi bir yerindeki iletişim biçimleri istihbarat hedefleri seçilmiştir. Sistemin merkezi ABD’dedir. ECHELON’un sekiz ana üssü yani dinleme merkezi mevcuttur. Bunlardan iki tanesi ABD’de iki tanesi İngiltere’de, iki tanesi Avustralya’da, Kanada ve Yeni Zelanda’da da birer tane mevcuttur. Ancak iş bu kadarla da kalmıyor, BBC’de yayınlanan bir programa göre, NATO ülkelerinin çoğunun bu sistemde ortak katkıları var. Bu ülkeler kendi topraklarında sistemin daha iyi işlemesini sağlayacak üslerin kurulmasına olanak ve yer tanımış durumdalar.

       Bu basit alışveriş zorunluluğu günümüzde tam 50 değişik ülkede yaklaşık 175 merkez anlamına geliyor. Bu merkezlerin çoğu Amerikalılar ve askerleri tarafından kullanılıyor ve işletiliyor. Türkiye’de bu sisteme dâhildir… Bulunduğu coğrafi ve stratejik konuma uygun olarak Ağrı, Antalya, Diyarbakır, Edirne, Adana, İstanbul, İzmir, Kars ve Sinop’ta tam 9 üstü barındırıyor…

       ECHELON 100’ü aşkın irili ufaklı uyduyu kullanıyor. Bu uydular eliyle sistemin iletişim imkânlarının neredeyse tamamını- mektup hariç-tarayabiliyor ve kontrol altında tutabiliyor. Telefon, cep telefonu, e-mailler, faks-tele-faks, bilgisayar ve hatta okyanusun altından geçen iletişim hatlarının tamamı izlenebiliyor. ECHELON dakikada 2 milyon, günde ise tam 3 milyar telefon görüşmesini izliyor ve dinliyor. 

       Hatta günlük konuşmalar içinde tesadüfen dahi olsa bu kelimelerden birini veya birkaçını kullanmanız da ECHELON’un kayıtlarına girmenizi sağlıyor. Sistem bu işlemi yaparken sadece kayıt etmekle kalmıyor. Bir yandan da konuşmanın yapıldığı çıkış noktasını tespit ediyor. Konuşmanın gittiği noktayı ve karşı tarafın adresini tespit edip, hafızasına alıyor. 24 yıl önce kitap yayımlandı. Bu izlemenin geçmişi belki de kırk yıla hatta ötesine uzanıyor…