Her Şey Her Yerde Aynı Anda filmi ‘paralel evren’ sinemasına yeni bir soluk getirdi. Hakiki aksiyonun içi dolu, alt metinlerle dolu senaryoyla bezendiği, görsel yönetmenliği hakkını vererek icra edild...
Her Şey Her Yerde Aynı Anda filmi ‘paralel evren’ sinemasına yeni bir soluk getirdi. Hakiki aksiyonun içi dolu, alt metinlerle dolu senaryoyla bezendiği, görsel yönetmenliği hakkını vererek icra edildiği, sinema yönetmenliği daha hangi doruğa ulaştırılabilir ki diye soru sormaya mütecaviz olunan bir film izledim. Film hakkında seyir keyfini kaçıracak bilgi vermekten imtina ederek temel hikayeyi bugünlerin spor gündemine adapte etmek istiyorum. Milli takım, Uluslar Ligi’nde C grubunu tamamladı, bu esnada Lüksemburg ve Faroe Adaları gibi spor kültürü olmayan, yüz ölçümü ve nüfusu sebebiyle bir garip ülkecik olarak tanımlanacak milli takımlara yenildi. Futboldan konuşurken sonuç mu içerik mi diye bir ikileme düşülebilir fakat sadece B Ligi’ne yükselmek Türkiye için yeterli mi? Filme dönecek olursak, Hamit Altıntop’un hayatındaki başka bir evrende çok başarılı bir milli takım elbet vardır. İsmiyle müsemma topun kaleye ittirilivermesiyle atılacak gol başarı da getirir başarısızlık da... O zaman başarılı olmak için topun bir yerden bir yere, çizginin dibini mütecaviz ilerlemesi yeterli... Ancak gelişmiş bir evrenden kimse gelip zihinlerimizi diğer evrenleri de görmeye muktedir olduğumuzu söylemediğine göre biz her yerde aynı anda bulunamıyoruz ve sadece şimdiyi bilebiliyoruz. O zaman hadi gelin, şu başarısızlığı kabul edin. Masalara yumruklar atarak konuşmak, isim vermeden suçlamalarda bulunmak ve hatta gazetecileri ve kamuoyunu tenkit etmek ancak başarısız kişilerin başarısızlığını bir avuç balçıkla sıvamaya çalışması esnasında görülür.
HAVUZ PROBLEMİ
Caner Erkin gibi sadece futbol becerileri konusunda söz edilirse kimsenin gık edemeyeceği bir futbolcunun milli takımı bırakmamasına rağmen bıraktığını iddia etmek, memlekette sol bek kalmamışçasına önce Berkan Kutlu sonra da Eren Elmalı’ya bizi gark eden kimse hatalarından ders çıkaramayan da o kişidir. Oyuncu havuzu meselesini havuz problemine çevirdiler. Havuzun dibinde musluk değil kocaman bir gedik var, ne kadar hesaplarsan hesapla umulmadık yere düşer son damla hesabı o havuzun suyunda boğulunacak... Her neyse, hiç üzülmeden, sinirlenmeden izleyebileceğimiz bir Dünya Kupası var önümüzde. Katılımcı olmayınca keyif bozacak hiçbir şey kalmıyor. Ya Brezilya’da olsaydık da Almanya 7 tane atsaydı... 100 yıl geçtikten sonra artık Almanya kazanınca biz de kazanmış sayılamadık ama olsun, eski dost...
HAYIRLI OLSUN
Futbolculuğu döneminde ayağına gelen her topun bilmem kaç kesiriyle etrafında dönen ve bu dönüş imza hareketi haline gelen Ekrem Dağ, Göztepe’nin teknik direktörü oldu. Hayırlı olsun, umarım Göztepe için en doğru seçim ya da değil, mühim olan sezonun en iyi şekilde bitirilmesi gerek. Buna vesile olan kimse onun yanında olmaya devam ederiz.