“Yeteri kadar şeffaf değiliz, yeteri kadar test yapılmıyor ve yeteri kadar alt yapı hizmetleri sağlanamıyor. İnsanımız konan önlemleri uygulamaya dair sıkıntı yaşıyor ve herkesin sağlığını tehlikeye a...
“Yeteri kadar şeffaf değiliz, yeteri kadar test yapılmıyor ve yeteri kadar alt yapı hizmetleri sağlanamıyor. İnsanımız konan önlemleri uygulamaya dair sıkıntı yaşıyor ve herkesin sağlığını tehlikeye atmaya devam ediyor. İnsanlar söylenenleri dinlemiyorlarsa radikal önlem almalı. Bu salgını önlemek için başka bir seçeneğimiz yok”
Korona virüsü ile ilgili Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa “Yayılımın önünü kesmek için radikal önlemler almak şart”diyor.
Corona virüsünün yol açtığı salgının hala önünü alabilmiş değiliz. Her gün yeni yeni önlemler geliyor ama salgının hızı kesilmiyor. Çin'den başlayarak kısa bir süre içerisinde tüm dünyada birçok insanı etkileyen Covid-19 bulaşma yolu olarak en hızlı ve kontrolü en zor olan, solunum yolu ile bulaşan bir virüs. Corona bulaşmasında merkezi otoritenin yanı sıra bireylerin davranışları ve tutumları virüsün yayılmasının önlenmesinde çok önemli. Ve bizler ne yazık ki hala tehlikenin farkında değiliz. Virüsün yol haritasında doğruları, yanlışları İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin oluşturduğu bilim kurulunda da yer alan Prof.Dr. Ali Osman Karababa ile konuştuk.
“Doğru olan bakanlık olaya hakim oldu. Hızla bazı önlemler almaya başladı. Yalnız bakanlığın verdiği rakamların şeffaf olduğunu düşünmüyorum. Bir Korona virüsünün hastalığı 2.5 kişiye bulaştırdığını biliyoruz. Bu çerçevede olgu sayısının verilen rakamın daha üstünde olması gerekir. Yeterince tetkik yapılamıyor olması burada bir faktör olabilir. Yeteri kadar şeffaf değiliz, yeteri kadar test yapılmıyor ve yeteri kadar alt yapı hizmetleri sağlanamıyor. Türkiye ekonomik yönden sıkıntılı bir ülke. İnsanlara diyorsunuz ki bağışıklığınızın, direncinizin iyi olması gerek. Yani düzgün beslenme. Bir insanın parası sınırlıysa nasıl düzgün beslenecek? Sosyal destek mekanizmalarını kısa sürede yeterli gelire sahip olmayan kişilere sunmamız gerekiyor. Bazı ülkeler vatandaşlarına karşılıksız paralar veriyor. “Siz sağlığınızı düşünün, ekonominizi biz halledeceğiz” diyorlar. Bizde bu konuda hala bir ses yok. Ortadaki kaynak sınırlı da olsa eşit olarak dağıtılmalı. Bu dönemde sosyal dayanışma çok önemli. Bunu sağlayamayan ülkeler bu beladan az zararla kurtulamaz”
“Çin’de ortaya çıktıktan sonra hızla bir takım hazırlıklar yapılamaz mıydı?”
“Tabii ki yapılırdı. Sağlık Bakanlığı’nın Bulaşıcı Hastalıklar ile ilgili bir eylem planı var. Salgınları yönetebilecek bilgili ve becerili insanlar da var bakanlıkta. Bu salgına yönelik özel çalışmalar yapılabilirdi. Hastaneleri hazırlamak, tıbbi malzeme temin etmek, kitleri ısmarlamak gibi. Sağlık çalışanları şu an malzeme sıkıntısı çekiyor. Ne yazık ki hastalanan ve kaybedilen sağlık çalışanı var”
Ali Osman Karababa 1950 İzmir doğumlu. 1967-1973 yıllarında Ege Üniversitesi Tıp Fakülltesi’nden mezun olarak Tıp Doktoru Diplomasını aldı. Mezun olduktan sonra 6 yıl sağlık ocağı hekimliği yapan Karababa daha sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde halk sağlığı uzmanı oldu. Kariyer basamaklarının sonunda 2001 yılında Profesör olan Karababa üç sene önce emekli oldu. Çevre sorunlarıyla ilgili bir aktivist olarak tanınan Karababa Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) in eş sözcülüğü görevini yürütüyor. Platform çevreyle ilgili her şeyle ilgileniyor, eylemler düzenliyor. Altın madenciliğine jeotermale karşı önemli etkinliklere imza atan EGEÇEP’in gündeminde bugünlerde doğal yaşam alanlarının imara açılması var.
Korona Virüsü’nün yayılmasına yönelik bir dizi önlem İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından alınırken yaşlılara ve ihtiyaç sahiplerine de sosyal destekler devam ediyor. Bilimsel kurulun önerileri anında hayata geçiyor. Şimdi Valilik ön plana çıktı. Pandemi Kurulu kuruldu. Belki daha sıkı önlemler bizleri bekliyor olacak.
“Önlemler ne kadar sıkı olursa süre o kadar kısalacak. Türkiye’de olgu sayıları katlanarak artıyor. Hastalığa yakalananların yüzde 6 sının yoğun bakım desteğine ihtiyaç duyulacağı düşünülürse ülkemizde 5 milyon kişi bu ihtiyacı duyacak. Bu kadar yoğun bakım yatağımız yok ki. Türkiye’nin yaklaşık 25 bin yoğun bakım yatağı var. Bu demektir ki salgın yavaşlatılamazsa ciddi sorun var. 65 yaş üzerine yasak ve bazı kısıtlamalar geliyor ama şu dönemde genel bir sokağa çıkma yasağından yanayım. Hiç bir bulgusu olmayan virüsü taşıyan çok sayıda insanımız var. Aslında işin başından beri genel sokağa çıkma yasağından yanayım. İnsanımız konan önlemleri uygulamaya dair sıkıntı yaşıyor ve herkesin sağlığını tehlikeye atmaya devam ediyor. İnsanlar söylenenleri dinlemiyorlarsa radikal önlem almalı. Bu salgını önlemek için başka bir seçeneğimiz yok”
“Virüsün bir biyolojik savaş olarak kullanıldığını söyleyenler var”
“Bir takım komplo teorileri ortaya atıldı, işte bu Amerika’da üretildi falan. İnsan kendi kendini vurur mu? Dünya Sağlık Örgütü’nün bulaşıcı hastalıklar ile ilgili sayfası var. O sayfada tarih olarak sıralanmış salgınları görüyorsunuz sonra da tarih vermeden “Salgın X” denmiş. Açıklamasında da “Gelecekte beklenmedik salgınlar çıkma ihtimali vardır” yazıyor. X bugün Covit-19 oldu daha sonra bir başkası olacak.
Şöyle bir gerçeklik var. İnsanoğlu doğayı yok ederek dünyayı işgal ediyor. Diğer canlıların yaşam alanlarını ellerinden alıyoruz. Ve o canlılarla çok yakın temas içine girmiş oluyoruz. Maymunu ele alalım mesela. Doğal yaşamda yaşıyor ve maymunun belirli hastalıkları var. Maymuna bir şekilde hastalık geçiyor. Normalde hayvandan hayvana bulaşacak bir hastalık hayvandan insana geçebilme becerisine ulaşıyor. Böyle bir virüs ortaya çıktığı zaman insanoğlu bu virüsü tanımıyor. Tanımadığı için de bir koruma kalkanı geliştirmiş değil. Antikorlarımız yok, yabancıyız. Virüs o nedenle çok hızla insandan insana geçiyor ve pandemi oluyor. Tabi seyahat olanakları da buna yardımcı oluyor. İnsanlar artık 24 saatte dünyanın bir ucundan diğer ucuna gidebiliyorlar. Wuhan’da nasıl başladı bu olay? Açık hayvan pazarından insana bulaştı. Hastalığın başlangıcı ile gerçek başlangıç arasında da zaman farkı var. Virüs alan insanlar bu arada temas ettikleri herkese bulaştırdılar. Bu hastalığın çok hızlı yayılacağını söyleyen ve daha sonra hayatını kaybeden Çinli doktorun söyledikleri dinlenip önlem alınabilseydi böyle bir tablo belki olmayacaktı. O anda Wuhan izole edilebilseydi. Ancak Çin’de hastalık resmi olarak doğrulandıktan sonra yönetim çok sıkı önlemler aldı ve bu radikal önlemler hastalığın yayılmasını önledi. Salgının alevlenebilme olasılığına karşı önlemler devam ediyor”
“Korona influenza (Grip) virüsü gibi her yıl değişik formasyonlarda ortaya çıkabilir mi?”
“50’lerdeki sıtma salgınını hatırlayalım. DDT icat edildi, sıtma sorunu birden bire düştü ama sonra ne oldu? Sivrisinekler çok hızlı çoğaldıkları için DDT’ye direnç kazandılar ve artık DDT etkili olmamaya başladı. Korona virüsü de yeni jenerasyonlar doğurabilecek ama aşılama olacağı için hastalık hafif geçecek gripal enfeksiyon gibi”
Ali Osman Karababa’nın yaşamında müzik ve fotoğrafın ayrı yeri var. 70’lerin radyo istekçilerinden. Daha sonraki yıllarda kariyeri ön plana çıksa da hobilerini terk etmiş değil. Fırsat buldukça doğa fotoğrafları çekiyor, pikabına plak koyuyor. Dinlemeyi sevdiği sanatçıların başını Alan Parsons Project, Elton John, Yes çekiyor. Kitapta tercihi çevre ve halk sağlığı kitapları. Afetlerde Sağlık çalışanları için hazırlanan bir kitabın editörlüğünü yapan Karababa çevre konulu bir kitapta yazmak istediğini söylüyor. Hani hiç yorulmayan tipler vardır ya, oradan oraya koşar, Karababa öyle biri.