Yazması çok kolay ama uygulaması biraz zordur. Kişisel menfaatlerin bolca olduğu ortamda, kardeşlik dostluk olmalı diye yazarız, çizeriz uzun zamandır. Faydamız oldu mu bilemiyorum ama. Özellikle hakemlikte daha da anlamlıdır. Ne olacağı nasıl başlayacağı nasıl biteceği, sona erip ermeyeceği bile belli olmayan maça çıkıyorsun. Bunun bir de yolculuğu, geliş gidişi var. Trafik de malum. Alt tarafı 90 dakika olup biten bir maçta. 3 gün öncesinden başlar en azından. Maç bitince de bitmez yıllarca devam eder. Herkesle her zaman değil, tabii ki de. İnsanlık faktörü insan farkı vardır haliyle. Beş parmağın beşi de bir değil ki. Kardeşler arasında bile dağlar kadar fark olabiliyor, anlaşamayabiliyorlar. Zorunda değiller ama, birer adım karşılıklı fedakârlık feragat ederek, yaklaşmak gerekir. 1997'de Samsun Sahra Sıhhiye'deki kura çekiminde İzmirli cerrah arkadaşımla ikimiz kaldık sona. Bir İzmir bir de Diyarbakır torbada. İzmirlimize dedim, masadaki komutanlarımıza da ilettim. 'Kura çekimine gerek yok' deyiverdim, görmemişler böylesini. Yıllardır İzmir'deyim zaten Diyarbakır'a gitmek isterim, dedim. Biraz garip tuhaf baktılar nedendir, hala anlamış değilim. Benim gibi İzmirli, İzmir doğumlu, evli iki çocuklu yedek subay adayımıza jest yapayım dedim. İyi de oldu, hala hiç pişman değilim. 'Hayatımın en güzel 14 ayı Diyarbakır'da geçti', kesin ve net. Üzüntüden ağlayarak gidilir, ağlayarak dönülür denir Diyarbakır'dan. Gönüllü istekli gittim güle oynaya, ağlayarak döndüm. Öyle bir yer. Ulvi, kutsal. Hem muvazzaf hem de vatan görevi askerlerle hem de Güneydoğulu, Doğulu büyüklerimle, kardeşlerimle çok güzel dostluklar yaşadım, biriktirdim. Vatan görev tamam da çoğunu hakemlik sayesinde tanıdım, tanıştım. Süper Lig'de düdük çıkan, hakem eğitimcisi, gözlemci, Murat Şentürk ile birlikte Diyarbakır'a veda maçına çıktığım maçlara çıktığımız Sebahattin Şahin Hocamla, kaliteli hanımefendi eşi Sema ablamla, yengemle koca 1 yıl geçirdik. Evini, gönlünü açmış insanlar hiç unutulur mu. Biz İzmirliyiz kardeşim, unutmayız.
SAVCI İLE AVUKATIN DÜĞÜNÜ...
Dilek Bitirim ile Gülay Mutaf yengemi de ablalarımı da unutmam, hepsi hakemlik ve de Diyarbakır sayesinde. Selma- Sebahattin Şahin çifti ikinci oğlunu, evladını da evlendirdi. Anne babaları gibi kaliteli kişilikli gençler Sezay ile Serbay. Sezay ile Seda çiftinin evlatları şipşirin bir çocuk Sezin, Allah bağışlasın. Cumhuriyet Savcısı Sezay Şahin ile savcılık sınavlarına hazırlanıyor Avukat Aylin Tunca Şahin Hanım. Harika bir gece ile mutluluğa başladılar, devam ediyorlar. Yeni dünürler Müslime - İbrahim Tunca çiftini de kutlarım. İyi bir aileye evlatlarını verdiler daha geniş aile oldular, eminim, son kararım, imzamı atarım. Tunca ve Şahin ailelerine mutluluklar dilerim hayırlı uğurlu olsun, yuvanızda huzur bereket eksik olmasın. Çünkü sadece çiftler değil, aileleriyle de bir nevi ev kuruyorsun. Diyarbakır'da sadece Sebahattin Şahin hocamı tanımadım. Hakemlik sayesinde tanıdığım güzel insanlar da davetliydi. Yıllar sonra kavuştuklarım oldu. Telefonla görüşsek de ya üzücü günler de ya da böyle özel güzel ortamlarda buluşuyoruz, hayat bu. İbrahim Canseven, Atilla Civan, Mesut Öztürk, Ersin Uysal, Ferhat Gündoğdu, Aytekin Durmaz, Yunus Yıldırım, Hakan Sivriservi, Serdar Çakıroğlu, Ferhan Kestanlıoğlu, Metin Aydınoğlu, Bedri Mutaf, Raci Köprülü, Aykut Gümülü ile Sebahattin Bitirim. Kilometre farkı gözetmediler, adeta kotular. Maça çıktığımız, izlediğimiz tanıdığımız bildiğimiz insanlar. Bizim çocuklar yani. Zira bizler Sulhi Garan'ın, İlyas Ayan'ın, Tahir Baran'ın, Halil Erdoğan'ın, Hilmi Ok'un, Hüsnü Özdemiroğlu'nun, Yalçın Darıcı'nın, Doğan Babacan'ın, Orhan Cebe'nin rahmete kavuşmuş ve de yaşayan hocalarımızın kuşağıyız. Bu bir spor yazısıdır, sadece düğün değil. Spora, hakemliğe emeği geçenlere, A'dan Z'ye sevgi ve saygılarımla. Zaman en güzel ilaçtır, belirleyendir, çaredir. Bir düğün daha bunu pekiştirdi. Bu alemin naçizane bir neferi olarak huzurla, saygıyla, dostlukla, ahde vefa ile...