Yerel yönetimler, sadece şehirlerin ya da kasabaların altyapı ve hizmetlerini yönetmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal eşitlik ve insan haklarının korunması açısından da kritik bir rol oynar. İnsan hakları, her bireyin doğuştan sahip olduğu ve devletler tarafından korunması gereken haklardır. Ancak bu hakların hayata geçirilmesi sadece ulusal düzeyde değil, yerel yönetimlerin faaliyetleriyle de mümkün olabilir. Peki, yerel yönetimler insan haklarını nasıl savunabilir ve geliştirebilir? 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü henüz yeni geçirmişken gelin bu konuyu biraz daha derinlemesine konuşalım…
Yerel yönetimler, doğrudan vatandaşla temas halinde olan ve günlük yaşamı etkileyen kararlar alan kurumlar olarak, insan hakları ihlallerinin en hızlı gözlemlenebileceği ve çözüm bulunabileceği yerlerdir. Belediye başkanları, il genel meclisleri ve diğer yerel yönetim birimleri, sosyal hizmetler, eğitim, sağlık ve barınma gibi temel hizmetleri sunarken, bu hizmetlerin erişilebilir, adil ve ayrımcılığa uğramadan sağlanması gerektiğini unutmamalıdır.
Yerel yönetimlerin, insan haklarını ihlal etmeyen bir kamu hizmeti sunmak için belirli sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukların başında, sosyal eşitsizlikleri azaltmak, çeşitli grupların haklarını savunmak ve toplumsal bütünlüğü desteklemek gelir. İnsan haklarının en temel ilkesinden biri olan "ayrımcılık yapmama" ilkesine bağlı kalınarak, hizmetler ve kaynaklar, tüm bireyler için eşit şekilde sunulmalıdır.
Yerel yönetimlerin insan haklarıyla ilgili çeşitli alanlarda alacağı tedbirler, toplumsal barışın ve adaletin sağlanmasında büyük rol oynar. Geçtiğimiz günlerde insan hakları konusunda yaptığı açıklamada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Tugay, “76 yılda 76 milimetre ilerledi mi insanoğlu bilemiyorum. En azından iyi niyetli insanlar ellerinden geleni yapıyor” dedi. O kadar haklı ki… İyi insanlar ellerinden geleni yapıyor ama diğerleri…
YEREL YÖNETİMLERDE KADIN HAKLARI
Bir diğer önemli konuya değinmek istiyorum… Kadın hakları, insan haklarının önemli bir parçası ve yerel yönetimler bu konuda özel önlemler almalıdır. Kadınların ekonomik ve sosyal hayata eşit katılımı, yerel düzeydeki politikaların bir parçası olmalıdır. Kadınların güvenliğini sağlamak, şiddetle mücadele etmek ve iş gücüne katılımını artırmak, yerel yönetimlerin öncelikli hedefleri arasında olmalıdır. Yerel yönetimlerin bir diğer önemli sorumluluğu da eğitim alanındaki katkılarındır. İnsan haklarının korunması ve yayılması, erken yaşlarda verilen eğitimle başlar. Yerel yönetimler, okullarda insan hakları derslerinin verilmesi ve bu konuda eğitim programlarının düzenlenmesi için gerekli adımları atabilir.
Yerel yönetimlerin, insan hakları konusunda sorumluluk taşıyan, bu hakları geliştiren ve ihlallerini engelleyen bir rol üstlenmesi, demokratik ve eşitlikçi bir toplumun temel taşlarını oluşturur. Her bireyin haklarının güvence altına alındığı, ayrımcılığa ve adaletsizliğe karşı durulan yerel yönetimler, tüm toplumun huzur ve refahını sağlama adına kritik bir işlev görür. Günümüzde, yerel yönetimlerin yalnızca altyapı projeleri değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik ve insan hakları noktasında da güçlü bir vizyon sergilemesi gerekmektedir. Böylece, daha adil ve insan haklarına saygılı bir toplum yaratılabilir.