Adım adım yürüyoruz 100. yıla. Heybemizde umutlar, hayal kırıklıkları, başarılar, ihanetler, yalanlar ve gerçekler...
Aydın'da Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğüne (KYK) bağlı Güzelhisar öğrenci yurdunda meydana gelen asansör kazasının şokunu yaşıyoruz. Adnan Menderes Üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi son sınıf öğrencisi Zeren Ertaş'ın hayatını kaybettiği olayda, öğrenciler asansör bakımının zamanında yapılmadığını iddia etmiş, yönetime tepki göstermişti. Hatta görevli bir memura 7. kata nasıl çıkacaklarını sordukları videoları yayınlamışlardı. Bir yurt yönetiminin ihmali gencecik bir kızın, ailesinin ve tüm sevenlerinin hayatına mal oldu. Geriye Zeren'in 9 Temmuz'da sosyal medya hesabından paylaştığı 'sadece ölüler görür' yazılı asansör fotoğrafı kaldı. Dikkat edin, ekim sonundayız. Bu yöneticilerle, giriyoruz 100. yıla.
Bir de Selim Arıcı var... Çanakkale Emniyet Müdürü Arıcı, bu elim olaya, ihmalkarlara tepki göstermek isteyen öğrenciler için polis ekiplerine, "Müdahale etmeyin" demiş. Yürüyüş güzergahını trafiğe kapatmış, yürüyüş yapacak öğrencilerin fişlenmemesi için yurt yöneticileriyle görüşmüş. Yürüyüş sonunda gençleri çevik kuvvet otobüsleriyle yurda ulaştırmış. Aynı Cumhuriyetin çocuğu, aynı ülkede yönetici bu insanlar.
Öte yandan Milli sporcumuz, Türkiye şampiyonu, satranç büyükustası Kübra Öztürk Örenli de bu Cumhuriyetin pırıl pırıl bir çocuğu, onu hamile olduğu gerekçesiyle Avrupa Şampiyonası'na göndermek istemeyenler de. Kübra' ya destek çığ gibi büyürken Satranç Federasyonu ile sorun çözüldü.
Elbette Filenin Sultanları... Avrupa Şampiyonluğu' nu, Cumhuriyetimizin 100. yılına armağan eden, her biri mücadelesiyle, istiklal marşımızı okuttukları ülkelerde döktükleri gözyaşlarıyla gurur ve saygı abidesi haline gelen gözbebeklerimiz... Onlar ve onlarla ağlayıp gülen milyonlar... Hepsi bu cumhuriyetin öz be öz evlatları. Ama onların "şortunu, baldırını" izleyenlerle giriyoruz aynı 100. yıla işte!
Yani aynı evin, aynı ana-babanın farklı çocuklarıyız hepimiz. Kimimiz dürüst, vefalı, çalışkan; kimi hırsız, arsız, yalancı kimi riyakar. Bazıları belki düzelir, belki öğrenir; ama tarih boyunca mücadelemiz hem dışarıdakilerle hem içeridekilerle olmadı mı zaten? Kurtuluş mücadelesinde de böyleydi, bugün de böyle yarın da böyle olacaksa dahi asla yılmayacağız.
"Egemenliğin kayıtsız, şartsız milletin" olduğunu, "Türk kadınının omuzlar üstünde yükselmeye layık" olduğunu, "Vatanı korumanın çocukları korumakla başladığını", "Hayatta en hakiki mürşidin ilim ve fen" olduğunu aklımızdan çıkarmadan geleceği kuracağız.
"Cumhuriyeti biz kurduk" diyen Mustafa Kemal'e "Onu yaşatacak ve yükseltecek olan biziz" diye haykıracağız, cumhuriyetin ikinci asrını selamlarken.
Haydi toplanın, 100 yıllık sese kulak verin:
Efendiler!
Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!