Bakanlığımızın hektarlarca hazine taşınmazlarını kapsayan tahsis alanlarında yürüttüğü Çeşme Turizm Projesi planlarını irdelemeye devam ediyoruz. Önceki yazımızda belirttiğimiz ve yine vurgu yaptığımı...

Bakanlığımızın hektarlarca hazine taşınmazlarını kapsayan tahsis alanlarında yürüttüğü Çeşme Turizm Projesi planlarını irdelemeye devam ediyoruz. Önceki yazımızda belirttiğimiz ve yine vurgu yaptığımız üzere, Kültür ve Turizm Bakanlığı ayrı bakanlıklar olarak çalışmalıdır. Çeşme’de tertiplenen turizm geliştirme sahaları için Kültür Bakanlığı’nın ayrı, Turizm Bakanlığı’nın ayrı çalışmalar yürütmesi ve bunları birbirleriyle örtüştürecek ilke kararları almaları gerekmektedir. Bununla beraber, bir diğer başlık, üçüncü bakanlığın, yani Tarım Bakanlığı’nın çalışmaya dahil olması gereğidir. Çünkü büyük turizm destinasyonları için gereken hammadde kaynakları başında yerel üretim sahaları gelir. Antalya turizmi ve otelciliği arkasında yatan en büyük kaynak, hiç şüphesiz Antalya coğrafyasının zırai üretim potansiyelidir. Tarım kooperatifleri, seraları, hayvancığı ile 12 ay dünya üzerinde yetişen hemen her ürünü üretebilen, bu nedenle yurtdışına meyve sebze ihracatında da lider konumda olan coğrafyası, turizmin arkasında duran kaynak olmuştur. Öyleyse, Çeşme planları hayata geçmezden evvel, Çeşme Yarımadamız, öncelikle endemik türler açısından, daha sonra zırai kalkınma bakımından acilen planlanmalı, gerekli altyapılar ilçe tarımına kazandırılmalıdır. İlçemizde üretilen geleneksel türler son yıllarda önem kazanmış ise de, su ürünleri kooperatifleri dışında kurumsallaşmış bir yapı yoktur. Su ürünlerinin başlıca üretimleri balık çiftliklerinden sağlanmakta, bu durum çevrecilerce hoş görülmemektedir. Büyük ve küçükbaş hayvancılık üzerine kayda değer bir kapasite söz konusu değildir. Seracılık da hemen yanı başındaki Seferihisar, Urla gibi zırai merkezlere oranla gelişmiş değildir. Çiftçilerin üretimini teşvik eden, tarım ve zirai kooperatiflerden yoksundur. Halen birçok zeytinci sıkım veya paketleme için Urla’daki işletmeleri kullanmakta, yarımadanın kaynakları kendi içinde ürüne ve katma değere dönüşememektedir. Endemik tür üretimler başında yer alan enginar için de aynı durum söz konusudur. Öyleyse, Turizm Bakanlığı bölgemizde turizmi geliştirecek Mega planlamadan bahis edecek olursa, öncelikli kaynakların yatırımlarına yönelen bir Tarım Bakanlığı Projesi’nden söz edilmesi gerekecektir. İlçemiz pek çok yerinde İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Tarım ve Orman Bakanlığına ait sakız ağacı dikimleri yapılmışsa da, henüz çok genç olan ağaçlar, herhangi bir hasat veya katma değer ürün için hazır değildir. Yavaş gelişen ve verimi yıllar içinde artan sakız ağaçları da Çeşme tarih sayfalarında unutulan bir değerimiz olarak, çok geç kalınmış ve daha ancak yeni gündem konusu yapılmıştır. Zırai veriler konusunda araştırma ve geliştirmenin, üniversiteler, akademisyenler ve zıraat odaları ile topyekun bir çalışma gerektireceği açıktır. Turizm alanlarını besleyecek, meyve sebze üretimi, konserve ve yan ürünleri, tedarik zinciri ve depolama alanları, kurgulamaksızın devasa turizm destinasyonlarından söz edilemez. Bağımsız bir Turizm Bakanlığı projelendirme çalışmasının, bağımsız Tarım ve ayrıca Kültür Bakanlığı’nda değerlendirilmesi de şarttır. Kültür Bakanlığımız günümüze kadar gün yüzüne çıkarılmamış tarihi alanların başında yer alan Erytrai Antik kenti ve Bağlararası Mevkii ile başlamak üzere, envanter, ören yeri, gezi parkurları oluşturmak şeklinde önemli planlamalara başlamak durumunda olacaktır. Elbet ki turizm planlamasının hiç şüphesiz bir diğer ayağı, Sağlık Bakanlığı ve üniversiteler bazında, Termal Kaynakların doğru kullanımı ve hayata geçirilmesi ile başlatılacak Sağlık turizmi hazırlıkları olmalıdır. Başlı başına bir sektör olan Sağlık konusuna ileride devam edeceğiz.