Bakanlar Kurulu kararı ile turizm gelişim bölgeleri olarak tanzim edilmiş alanlarda yıllarca turistik tesis imarı ve ruhsatı ile konut üretimi yapıldı. Bunların bazıları, sit alanlarında bazıları kıyı...
Bakanlar Kurulu kararı ile turizm gelişim bölgeleri olarak tanzim edilmiş alanlarda yıllarca turistik tesis imarı ve ruhsatı ile konut üretimi yapıldı. Bunların bazıları, sit alanlarında bazıları kıyı ihlalinde, bir kısmı, ayrı binalar olarak site görünümünde, diğer kısmı ise tek bina içinde rezidans tanımlı lüks konutlar olarak ayrı ayrı bölümleri maliklere satıldı veya kiralandı.
2017 yılından önce yapılmış, kaçak, imarına veya ruhsatına aykırı yapıları kayıt altına almak amaçla düzenlenen İmar Barışı sonrası süreç bir miktar daha karışık hale gelmişti. 3194 sayılı imar kanunu geçici 16. maddesi ile Yapı Kayıt Belgesi alan binaların tanımı, ruhsatsız ve kaçak yapılardan oluşuyordu.
Ancak hale hazırda turizm imarı ve turistik işletme ruhsatı bulunan binalar da Yapı Kayıt Belgesi alarak, bağımsız bölümlerde kat irtifakı kurmak için cins değişikliğine gitmişler, yüksek rakamlarda harç yatırmışlardı.
Yine de ruhsatı ve imarı ile çelişen binalarda Yapı Kayıt Belgeleri bağımsız bölümlerde kat mülkiyeti kurmaya yetmedi. Yani turistik tesis olarak yapılmış binanın cinsi değiştirilerek konut olarak kullanımının önü kapalı görünüyordu. Bu şekilde yapılmış binlerce yapı yeni bir düzenleme umudu ile 2021 e kadar beklemişti.
Beklenen karar nihayet 5 Mart 2021 Cuma günlü, 31414 sayılı Resmi Gazetede yayınlandı. Anladığımız kadarı ile Kültür ve Turizm Bakanlığından umulan, düzeltme tam olarak bu değildi. Turizm tesisi imarlı ve ruhsatlı yapılan Bir binada tek tapu içinde bağımsız bölümlerin kat irtifakı kurularak ayrı mülkiyete konu taşınmazlar olamayacağı açıklanmıştı.
Ancak, sit alanları ve diğer ihlaller dışındaki yapılarda, turizm tesis binası dışında kalan ek binaların kat irtifakına konu olabileceği açıklanmıştı. Bu düzeltme emsal yapıların yüzde 90 oranda beklentisini karşılamıyordu.
Açıklamayı değerlendirecek olursak, Bakanlık doğal olarak Turizm alanlarını ve Turizm sektörünü korumuştu. Önceki düzenlemeler ve Bakanlar Kurulu Kararları ile Turizm sektörünün gelişimi için ayrılmış alanların konut imalatına kurban edilişine müsamaha göstermemişti. İşletme dışı ek binalar hakkındaki düzenleme ise dünyada sektörde emsallerine sıklıkla rastlanan bir oluşumla bağdaşıyordu.
Büyük turizm zincir otelleri dünyanın her yerinde, belli bir miktar gelir ve işletme dinamiğini garanti altına almak hedefi ile tesislerinde yüzde 20’ye kadar tercih edilmektedir. Büyük beş yıldızlı, 7 yıldızlı yüksek hacimli otellerin işletme sahaları içinde, özel lüks villalar oluşturulup aylık yıllık kiralamalarına hatta kat hizmetleri verilecek şekilde şahıs mülkiyetine devirlerine sıkılıkla rastlanır.
Bu uygulama çok üst düzey potansiyelin sürekli olarak tesis imkanları, güvenlik ve ayrıcalıklarından faydalanması için düşünülmüş ve rağbet görmüştür. Bu durum düşük sezonlar veya durağan dönemlerde, tesis içi dinamiğin ve devamlılığın teminatı olarak kabul edilmektedir. Yani yine amaç turizm ve turizm ekonomisini canlı tutmaktır. Bakanlığın bu düzenlemesi, konut inşası ile uğraşan pek çoklarının doğalıyla hoşnut olamayacağı doğru bir yaklaşımdır.
Bu aşamadan sonra, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte, turizm tesis ruhsatlı binalarına yapı kayıt almış tüm yapıların mercek altına alınması, gerçek turizm tesislerine dönüştürülmesi üzerine çalışma başlatılması gerekmektedir. Dileğimiz Türkiye için turizmin hak ettiği seviyeye yükseltilmesi, emlakçılık-inşaatçılık şeklinde devam eden algının önünün kesilmesidir.