Stadyumlarda tam kapasite seyirci alınmasına resmi olarak başlandı. Her gün 200'den fazla kişi koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiriyor. Daha önce de bu konuya değinerek, "Sağlık Bakanlığı tarafından...
Stadyumlarda tam kapasite seyirci alınmasına resmi olarak başlandı. Her gün 200'den fazla kişi koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiriyor. Daha önce de bu konuya değinerek, "Sağlık Bakanlığı tarafından maçlara giden seyircilerin kaçı maçın ardından korona virüse yakalandı, bu yönde bir çalışma yapıldı mı, bize neden açıklama yapılmıyor" sorularını yöneltmiştim. Zaten genel olarak korona virüs takip sistemimizin maalesef sorunlu ve yetersiz olduğunu biliyor, dile getiriyoruz. Peki, hangi makul sebeple maçlara tam kapasite seyirci alınıyor? Görüyoruz işte, bir kişi dahi maske takmıyor... Sanki herkese ayrılan bir koltuk yokmuş gibi kucak kucağa, dip dibe, yan yana, tezahürat yapılıyor... "Ama onlar aşılı, PCR testi istendi" demesin kimse, aşılı kişiler korona virüse tutulmuyor mu, 48 saat içinde yaptırılmış ve ibraz edilmiş PCR testleri ne denli güvenli? Yapılması gereken önlem almak! Maske-mesafe-hijyen üçlüsünden ne kadar uzaklaşırsak her gün yine 200'den fazla yurttaşı korona virüsten kaybetmeye devam ederiz. Hani herkes büyükşehir belediyelerine bağırıyor, ateş püskürüyor, "Toplu taşımalar çok kalabalık, hani korona vardı" diye ya, olsa olsa 50-100 kişinin bir arada gittiği, zaruri amaçlarla 'taşınma' durumunu ifa ederken maske takıyor olmasını gözardı ediyor ya, 10 binlerce kişi stadyumlarda iç içe salya tükürük çığlıklar atıyor... Artık olan oldu, önemli olan spor sermayesi, taraftar-müşteri ekseninde devam edildiği sürece, onlar sağlıklarıyla değil, spor-uyuşmuşluklarıyla mutlu edilecek. Çünkü mutlu birey eşittir para harcayan bireydir.
YÜKSEK KUR = YÜKSEK BORÇ
Faiz-enflasyon-kur düzleminde dengelerin şaştığı dile getiriliyor, kur yüksekliğinin bizi üretim ekonomisine iteceği, buna mecbur olduğumuz söyleniyor. Peki ülke ekonomisinde önemli yer tutan spor kulüplerinin her geçen gün dövizle borçlandığını, bu borçları TL gelirleriyle ödemeye çalıştığını nasıl unutacağız. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, 4,5 milyar TL borcunun olduğunu açıkladı. Diğer kulüplerimiz de bundan farklı durumda değiller maalesef. Artık karşımızda onulmaz bir ekonomik gedik mevcut. Bu gediğin derinliği de genişliği de her geçen gün artmaya devam ediyor. İşin kötü tarafı, çare yok, kimse çözüm üretemiyor. Mukavelelerin TL üzerinden yapılması da borç yükünü azaltmadı. Kur sabitlemek zaten hayal oldu. Futboldaki kaliteden daha ciddi bir düşüş spor ekonomisinde yaşanıyor. Şimdilik görmezden geliyoruz, hakkımızda hayırlısı.
ŞAMPİYONLUK VE HÜZÜN
Maçlar oynanmış, takımlar yenmiş, yenilmiş, bunlar artık 3. derece dertlerimiz olsun. Bu sorunları gözardı ettiğimiz sürece zaten sürdürülebilir başarı mümkün değil. Her sezon yalnızca bir şampiyon çıkartır, geri kalanına düşense hüzündür.